Arka arkaya heyecanlı günler yaşayacağız...
16 Mayıs'ta Çankaya'da devir teslim töreni var.
Demirel, 7 yıldır tuttuğu nöbeti, yeni Cumhurbaşkanına terkedecek... Sonra da -birilerinin tâbiriyle- tantanalı bir biçimde evine dönecek.
Tantana, iyi bir kelime değil...
Muhteşem deselerdi, daha iyi olurdu.
Zaten belli ki, gelenden çok gidenin ihtişamı hissedilecek.
İkisi de güzel.
İkisi de anlamlı.
Çünkü dibinde 14 Mayıs ruhu yatıyor.
14 Mayıs.
Yani Demokrasi'nin doğum günü.
Fazilet Kongresi'nin 14 Mayıs'a denk gelmesi -eğer tesadüf değilse- Demokrasi adına güzel bir seçimdir.
Yenilikçiler-statükocular diye bir ayırım yapamam... Çünkü Fazilet, kendini külliyen yenilemek gayretinde bir parti... Bilgisayar'a hepsinden evvel geçmiş, teknolojik donanımı hepsinden evvel kavramış... Kadrolarını da o'na göre geliştirmiş... Yâni, merkez partilerin kıskanacağı bir kurum bu...
Ama yine de -bence- bir nöbet değişikliği gerekiyor. Abdullah Gül, Bülent Arınç, Abdüllatif Şener gibi değerli isimler ve arkadaşları, mutlaka taze bir kan getirecek...
Belki toplumsal barış, daha çabuk sağlanacak...
Öyle ya...
Partiyi iki kere kapattırma noktasına getirenler, demokrat olduklarını ne kadar iddia ederlerse etsinler, yine de bu ağır faturanın muhatabıdırlar... Çünkü sebebiyet vermişlerdir...
.....
Artık söylem ve eylem değişikliği de yapsalar toplumdaki yaygın kanaatle boğuşmak zorundalar...
Unutmayın...
Takiye diye de bir kambur var sırtlarında...
Doğru veya yanlış... Ama takiye kelimesi onların devrinde girdi literatüre...
Ebediyen orda mı kalsın?
Bütün dikkat ve enerji oraya mı sarfedilsin?..
Seçim kazansanız bile size iktidarı vermezler gibi bir saçma söylenti, daha kaç yıl sürsün?..
Niye sürsün?
Bunlara kim sebebiyet verdi?
Elâlem 12 puan'la iktidar olurken, hattâ seçime hiç girmeden hükümete yamanırken, 1. Parti olmanız bile işe yaramadığına göre, Abdullah Gül ve ekibine sırf şans değil -bence- bir de hak doğmuştur.
Neyse...
Dışardan gazel okumayalım.
Ben sadece 14 Mayıs'ın anlamını vurgulamak istedim.
Gelelim, yine 16 Mayıs'a...
Yeni bir heyecan...
Yeni bir Cumhurbaşkanı...
Ve Demirel'e -jübile değil ama- muhteşem bir veda...
Hemen ertesi gün...
Yâni 17 Mayıs'ta, bir büyük heyecan daha...
Kopenhag'da Galatasaray-Arsenal final maçı...
Dışişleri'nin Kopenhag için, bu defa nasıl organize olduğunu, nasıl alarm'a geçtiğini anlatacaktım ama yer kalmadı...
Bir başka yazıda inşallah...
Daha vakit var.