Siyaset Türkiye'de "yaşlı ve orta yaşlı çocuklar"ın lego oynamasına benziyor. Yani tipik bir yap-boz oyunu..
Yarın sonuçlanacağı görülen Cumhurbaşkanı seçiminden sonra sistemi çağdaş bir yapıya kavuşturacak reform hamleleri, bakalım hangi uyduruk engellere takılacak?.
Yeni Binyıl'ın dünkü manşeti, doğru bir tespit ve yararlı bir uyarı yaptı:
Dünya Bankası, hükümetin aldığı cesur kararları alkışlıyor, umut verici buluyor. Ama iş kredi musluklarını açmaya geldiğinde "ev ödevlerinizi bitirin" diyor..
Bu ödevler bize dayatılan buyruklar değil.
Enflasyon belâsından kurtulmak isteyen Türkiye'nin kendi iradesi ile atmayı taahhüt ettiği zorunlu adımlardır. Mesela..
1. Tarım Satış Kooperatifleri, siyasetçilerin Hazine'nin parası ile hovardalık ettiği birer çiftlik olmaktan kurtarılacak;
2. Aynı şey kamu bankaları için yapılacak. Vakıfbank özelleştirilecek, Ziraat, Halk ve Emlâk bankaları da KİT statüsünden çıkarılıp anonim şirket olacak. İktidarlar seçim ekonomisini buradan finanse edemeyecek, yandaşlarını besleyemeyecek;
3. Tarım desteği için harcanan katrilyonlar yerine gitmiyor. Çiftçi sürünürken tüccar zengin oluyor. Destek artık, ürün fiyatları şişirilerek değil, çiftçiye doğrudan para ödenerek yürütülecek;
4. İktidarların, bütçe denetimine tabi olmadan para kullanmalarına imkân veren fonlar tasfiye edilecek..
Bunlar, sistemi değiştirecek olan reformlardır ve hayata geçirilmeyi bekliyor. Türkiye'nin bunlardan sağlayacağı menfaat yalnız Dünya Bankası'ndan alacağı 5 milyar dolarlık kredi ile sınırlı değil.
Siyasetçi, devleti şirketi gibi görüyor. Parasını dilediği gibi yönlendiriyor, işletmelerine istediği kadar personel alıyor, oy için bir ürüne dünya fiyatlarının çok üstünde para ödüyor.
Bu reformlar enflasyon, haksızlık ve yolsuzluk üreten düzeni değiştirecektir.
Siyaseti, çıkarcı ve niteliksiz insanlar için çekici olmaktan kurtaracaktır.
Bu iktidarın ülkenin geleceğine yapabileceği en büyük hizmet, önünde duruyor.
Biraz gayret, biraz cesaret yeter!
Doğru olmayan, meclisin hür iradesinin zedelendiği konusundaki değerlendirmesidir.
Beş parti liderinin Sezer üstündeki uzlaşması dayatma kabul edilemez.
İstikrarı koruma duyarlılığına dayanan ortak öneri meclis çoğunluğu tarafından haklı görülmüş, oylar da denetlenmeye imkân olmayan bir ortamda kullanılmıştır.
Dayatma 5+5 oylanırken oldu. Çünkü gizli oy kuralı orada zedelenmiş, ama meclis baskıya rağmen iradesini ve onurunu savunmuş, Anayasa değişikliğini geçirmemiştir.
Böyle bir meclisi, kullandığı oy için zan altına sokmak haksızlıktır.
Yarışı kaybedenler, egolarını tatmin etmek uğruna devletin en yüksek makamını 7 yıl idare edecek kişiyi zedelemeye kalkışırlarsa bu hiç şık olmaz.
Seçimleri dövüş değil yarış sayan bir kültürü artık kazanmalıyız!