İtalyan Savaş Tarihi için "Dünyanın en ince kitaplarından biri" tanımı yapılır. İtalyan Futbol Tarihi ise bu sporun beşiği olduğunu iddia eden İngiliz Futbol Tarihi'nden kalındır.
İtalyan futbolcular ve teknik adamlar, futbol için her türlü ortamı ve fazlasıyla parayı, en çok kendi ülkelerinde bulduklarından, bu alanda öteki ülkelere hep yan baktıklarından, dışarıda oynamaya ya da çalışmaya hiç sempatik bakmamışlardır.
Şu son 8-10 yıl içinde Trapattoni'nin Bayern Münih, Scala'nın Dortmund'a teknik adam olarak gitmesi, Vialli'nin Chelsea'de teknik adamlığa kadar uzanan transferi, Vieri'nin Atletico Madrid'e, Panucci'nin Real Madrid'e transferi, son yarım yüzylılda eşine ender rastlanan olaylardır.
Sözü Scala'ya getireceğizi elbette... Eski başkan Süleyman Seba'nın aynı zamanda eski bir futbolcu olarak en büyük hayalinin bir İtalyan teknik adamla çalışmak olduğunu ancak bunu gerçekleştiremediğini iyi biliyoruz.
Beşiktaş, bu konuda dünya çapında bir ilke imza atan kulüptür. 1940'lı yıllarda İtalyan futbolunun efsane ismi Giuseppe Meazza'nın antrenör-futbolcu olarak Beşiktaş'ta görev yapması, 1950'li yıllarda yine aynı kulüpte Puppo Sandro ve Remondini gibi iki İtalyan teknik adamın çalışmasından Türk futbolu da çok şey kazanmıştır.
Scala, İstanbul'daki izlenimlerinden sonra "Evet" deyip imzayı bastığına göre yaşamının en doğru kararlarından birisini vermiştir. Bu arada genç başkan Serdar Bilgili'yi de birkaç gün gibi kısa bir süre içinde böylesine önemli bir operasyonu gerçekleştirmiş olması bakımından kutlamak gerekir.
Scala ve Beşiktaş'ın yan yana gelmesi her iki tarafın da yeniden doğuşu olacaktır. Bize göre de dünyada en gerçekçi futbolu İtalyanlar oynamakta, en doğru gözlemleri de İtalyan çalıştırıcılar yapmaktadır. Beşiktaş'ın parlak bir geleceğe adım attığını söyleyebiliriz.
Kısaca Ahmet-Mehmet kavgasına da değinelim. Buradan Mehmet üzerinden Ahmet'e bir mesaj gönderelim. Mehmet dört dörtlük bir futbolcu ve adam gibi adamdır. Ahmet düşündükçe Mehmet'in haklı olduğunu anlayacaktır.
