Köşkümüzün önü, uzar gider halka halka..
Protokol halkaları, cumhurbaşkanlarının askeri törenlerde nereye dikileceğini gösterir.. Sistem bir cumhurbaşkanının kendi başına nereye dikilmesi icap ettiğini düşünemeyecek olmasından hareket edip, bu halkaları icat etmiştir..
Afyon Lisesi'nin ünlü mezunlarının Mayıs'ta göçü var.. ççüsssçç Lise'nin benden sonra en ünlü mezunu kabul edilen Baba, 16 Mayıs akşamı Çankaya'da son taamını yapıp, karnını iyice doyurduktan sonra uykuya yatacak.. Sabah erkenden tören için kalkacak..
Baba, ön kapıya çıkıp kendisini uğurlamak üzere saf tutmuş muhafız alayının önünden geçecek.. Son denetimi tamamladıktan sonra; şaşırmasın diye önceden işaretlenmiş kireçten halkanın üzerine dikilip;
- "Hoşçakal Asker.." diyecek..
Askeriyede adettir.. Üst durumunda olan ne söylerse söylesin, yüzüne "Sağol.." diye bağıracaksın..
Komutan "Merhaba asker" dedi mi cevabı bağıraraktan "Sağol" diye verilir.. Komutanlar genellikle nazik adamlar olduğundan "Nasılsın asker.." diye bir soru daha sorarlar..
Bu durumda "Hamdolsun iyiyiz.." veya "Ne olsun işte.. Tezkere için gün sayıyoruz.." denmeyeceğinden yine "Sağol" diye çığrışılır..
***
Baba da "Hoşçakal asker" diye son selamını verdiğinde, asker "Güle güle.. Anca gidersin.." diyemeyeceğinden, kurallara uygun olarak "Sağol" çekecek.. Biz de bunları televizyondan seyredip, hisleneceğiz..
Baba'nın eşyalarını taşıyacak olan kamyon köşkün arka kapısına gelecek.. Genel Sekreter, Yaver, Başyaver, bir de kayınbirader Ali Bey; hep birlikte el atıp eşyayı kamyona yükleyecekler..
Beklenen gelişmeler..
Bütün bunlar kendi mecrasına uygun bir şekilde yaşanırken; Lisemiz'in bir başka ünlüsü, muhtemel cumhurbaşkanımız Ahmet Necdet Sezer de Çankaya'ya göçecek.. Bir başka kamyon da onun eşyaları lojmanlardan yükleyip köşke getirecek..
Aslında fazla eşyası olmadığından bir kamyonet de işini görecek belki ama komşu devlet başkanlarının karıları dedikodu yapmasın diye yine de kamyon kiralanacak..
Başyaver, Yaver, Genel Sekreter'e yeniden iş çıkacak.. Hep birlikte eşyalara el atıp içeri taşıyacaklar..
Arka kapıda bunlar olurken, giriş kapısında bekleyen bando mızıka takımı ise sanki Suriye'ye harp ilan etmişiz de seferberlik hali varmış gibi cenk havaları vuracak..
Muhafız alayı yeniden saf tutacak.. Meclis'te yemin eden Ahmet Necdet Sezer'in köşke teşrifi beklenecek..
Büyük bir ihtimalle görevliler, eski cumhurbaşkanının kayınbiraderi Ali Bey'in hala köşkü terketmediğini, eylem koymak üzere çatıya tırmandığını bu sırada fark edecekler..
Telaşlanan Genel Sekreter'in talimatı üzerine Ali Bey'i çatıdan indirmek üzere koşuşacaklar.. Meclis'in eniştesine kalleşlik yaptığını, delikanlı gibi davranmadığını; dolayısı ile millet iradesinin tecelli etmediğini savunan Ali Bey direnecek, üzerine gelen itfaiyecilere:
- "Yaklaşmayın, kendimi aşağıya atarım.." diye bağıracak..
O saatten sonra gazetecileri zaptetmek mümkün olmadığından herkes çatının altına üşüşecek.. Bütün televizyonlar canlı yayına geçtiğinde, elinde mikrofon olan bir televizyoncu:
- "Ali Bey, kameramıza bakıp (Merhaba Televole) diye seslenir misiniz?" diye soracak..
***
Ali Bey yüzüne tutulan spot ışıklarından, suratına patlayan flaşlardan ürküp iyice şaşıracak.. Göğsünde sakladığı Türk bayrağını çıkarıp iki eliyle gererken, aşağıdaki gazete leşkerlerine;
- "Şerefsiz medyaaa.. Bunu da yaaaz!" diye bağıracak..
Elbet işgüzar takımından biri Baba'ya telefon edip "Kayınbiraderin halleri böyleyken böyle.." diye rapor verecek.. Baba kendisine yakışan devlet adamı ciddiyetiyle;
- "Elleşmeyin atlasın.." deyip, rejimi rahatlatacak..
Kayınbiraderin çatıdan indirilmesini makam arabasının içinde bekleyecek olan yeni cumhurbaşkanımız Ahmet Necdet Sezer, birkaç dakika sonra Baba'dan devir makam limuzini ile Köşk'e gelip, tam muhafız alayının saf tuttuğu yerde inecek..
Askerin saf tuttuğu yerde görevliler tarafından önceden çizilmiş seronomi halkalarını heyecandan farketmeyecek..
Aman halkaya dikkat!
Bu protokol halkaları, bizde rejimin temel taşları sayılır..
Yedi yıllığına göreve cumhurbaşkanlarının, saf tutmuş askeri gördüğünde, nereye basacağını bilemeyeceği varsayımından giderek tasarlanmıştır..
Bir cumhurbaşkanının aklına estiği yerde durup "merhaba asker.." demesinden korkulduğu için, bu halkaların yerleri; metre ile ölçülüp biçildikten sonra belirlenmiştir..
Cumhurbaşkanlarının illa ki bu halkaya basması, esas duruş göstererek "Merhaba asker.." demesi icap eder.. Bu Anayasa'da yazılı görevlerden biri değildir ama en önemli devlet hizmetidir..
Halkanın dışına basıldığında vatandaş bundan "Bu cumhurbaşkanının fikri bozulmuş, bir aykırı icraat yapacağı besbelli.." mânâsı çıkarır..
Hemen borsaya koşup kağıt satar.. Öbürü dolara saldırır, diğeri kiraya zam ister.. Alın size durduk yerde ekonomik kriz..
***
Yeni cumhurbaşkanımızın bu protokol halkalarını fark etmeme ihtimalini düşünen Genel Sekreter ilk seremoni töreninde telaşlanacak..
Ahmet Necdet Sezer askerin önüne gelirken, arkasından sokulup "Aman cumhurbaşkanım, halkalara dikkat.." diye fısıldayacak.. Onun bu gayretkeşliği yeni cumhurbaşkanımızı sinirlendirecek, içinden;
- "Dur hele ben bir yer edeyim, sonra gör sana neler edeyim.." diye geçirip, halkanın tam orta yerine dikilecek.. O andan itibaren de rejimimiz tıkır tıkır işlemeye başlayacak..
Bütün bunları neden yazdım?
Kendini bilen bir köşe yazarının görevi olacakları önceden görüp, vatandaşa rapor etmektir..
Haaa! Diyeceksiniz ki Mayıs'ın 16'sına daha çok var, acelen ne?
Afyon Lisesi mezunlarının kaderi böyle yazılmış ki benim de Mayıs'ta göçüm var.. Sizler "Tırılım tıştan, kurtulduk kıştan.." diye sevinirken; Çankaya'da gel git göçleri olurken; ben de o günlerde yeni binamızdaki makam odama taşınma telaşında olacağım..
Belki elim değmez, diye düşündüm.. O günleri bugünden yazdım..