Kendi kendimizin aklını karıştırmayalım: LEEDS'E GİDİLECEK!

"Dünyaya rezil olduk, bir iki şerefsiz, Türk milletini bütün dünyanın önünde küçük düşürdüler" gibi düşünceleriniz varsa hemen sıyrılın.

Böyle bir durum yok, dünyada böyle bir algılama yok.

Fevkalade tatsız bir durum oldu, tamam.

Adam öldürmeyi hiçbir gerekçe haklı kılmaz, tamam.

Ama fatura, kimilerinin zannettiği gibi, bütün Türkiye'ye çıkmıyor.

Bir kere bu kompleksten kurtulalım!

Euronews haberlerine bakın, yabancı televizyonları izleyin, görüntüler felaket ama...

Bütün Avrupa, holiganların ne menem şey olduğunu biliyor, bunlar futbol teröristi!

Avrupalı bunu daha evvel yaşadı, bunu bizden iyi biliyorlar.

Aslında futbolla da ilgileri yok, maça bilet dahi almıyorlar.

Bu tipler, İngiliz takımının maçı olan yere şiddet getiren futbol teröristleri.

Bu tanımlamalar altında durumu değerlendirdiğinizde durumun teşhisi: "Türk futbol teröristleri, İngiliz futbol teröristlerinden iki tanesini öldürdü."

Olay, milletler/halklar, taraftarlar/sporseverler arasında değil, teröristler arasında.

Hata aranırsa bulunur, İngilizler'in böyle olduğu biliniyordu...

* Leeds, bizi uyardı mı?

* Galatasaray, İstanbul Emniyeti'ni uyardı mı?

* Güvenlik güçleri yeterince tedbir aldı mı?

diye sorulabilir.

İleriye dönük bakacak olursak, emniyet güçlerinin Türkiye içinde de futbol teröristi fenomeninin başlamış olduğunu kabullenip bizim lig maçlarında bile kuş uçurtmaması ve bu işin önünü burada kesmesi şart oluyor.

***

Gelelim Leeds tarafına...

Türkler gelmesinmiş!

Yok ya!

Sizin teröristler buraya geldi, bizim teröristler öldürdü diye bizim taraftar sizin teröristlere neden kurban olsun?

Bir yanlış işin çözümü, yine yanlış bir iş mi?

Bizim aklımıza dahi gelmedi İstanbul'da böyle bir olayın olabileceği ve belki de tedbir almada iki tarafın da hataları var.

Ama şimdi durum belli...

Taraftarlık, takım sevgisi, spor, terörizme yenilecek mi?

Sporun, uluslararası müsabakaların temelinde barış yatıyor!

Ha, ne olur...

Türk taraftarlarına dersin ki, "Arkadaşlar durum belli, ne yapsanız tahrik anlamına gelecek bunu kontrol edemiyoruz. Bayraklarla şehirde turlamayın, biz sizi toplu halde istiyoruz, etrafınızda polis olacak, maç sırasında tribünde toplu oturacaksınız, etrafınızda polis çemberi olacak, maç sonrası da uçakla döneceksiniz."

Bu ve buna benzer güvenlik şartları konuşulabilir. Galatasaray yönetimi Leeds yönetimiyle konuşur.

Türk Emniyeti İngiliz Emniyeti'yle görüşür.

Bir yol bulunur.

Ve sonuçta spor, terör şantajına boyun eğmez!

Kendi içimizde de futbol tezahürat jargonundan "Ölüm" lafını çıkartalım, kimsenin kullanmaya yüzü tutacak hali yok!

Son dakika notu: Şiddetin her türlüsüne karşı olduğumuzu göstermek ve olayı lanetlemek için bugün Taksim Meydanı Cumhuriyet Caddesi köşesine "olayın geçtiği yere" çiçek bırakabilirsiniz.

Saklıköy neden saklanıyor?
Şimdi bu yazıyı yazacağım, daha evvel güzel yerlerin adresini verdiğimde başıma gelenler yine olacak...

Kızacaklar ve "Burası bizim sırrımızdı, şimdi herkes gelecek" diyecekler.

Ben de dayanamıyor, keşfettiğim "Kurtarılmış bölgeleri" yazıyorum, bir iki istiladan sonra nasıl olsa gerçekten uyum sağlayabilenler kalıyor.

Saklıköy, İstanbul'a 40 dakika mesafede (Polonezköy'ü geçince) yakaladığınız bir çiftlik hayatı.

İnsanlar gürültüden, kirlilikten uzaklaşıp sakin kalmaya ve basit yaşamaya gidiyorlar ama aslında lüks bir çiftlik...

Atlar var, açık havuz var, tenis kortları var, dağ bisikletleri var, uçsuz bucaksız yeşillik var.

Türk işletmesi, lakin Alman mantığı geçerli. Bir disiplin bir temizlik, İsviçre'deki lüks okul kampları gibi(ymiş!).

Kimler geliyor?
Başlıca müşteri profili şöyle...

"Babamın çiftliğinde atlara binerek geçirdiğim çocukluğumu özledim ve kendi çocuklarım da şu ata binme keyfini yaşasın istiyorum" diyenler.

Size uyuyorsa internette bir göz atın: www.saklikoy.com