kapat

10.04.2000
Anasayfa
Son Dakika
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Spor
Magazin
microbanner
Sabah Künye
Atayatirim
Sofra
Bizim City
Sizinkiler
Para Durumu
Hava Durumu
İstanbul
İşte İnsan
Astroloji
Reklam
Sarı Sayfalar
Arşiv
E-Posta

Turkport
1 N U M A R A
Z D N e t  Türkiye
A T V
M i c r o s o f t
Win-Turkce US-Ascii
© Copyright 2000
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
AHMET TAN(tana@sabah.com.tr )


Yurttaşlık hevesi

Devlet kimi zaman yurttaşını utançtan yerin dibine batırır, arada bir de sevinçten uçurur.

Üç gün içinde devletimiz bu iki duyguyu da yurttaşlarına yaşattı.

"Futbol serserisi" de olsa ülkeye yirmi dört saatliğine gelmiş iki insanı kentin en işlek meydanında gözü dönmüş eli kanlı manyaklara kurban ettirdi.

Daha beteri, İngiltere'ye ve ailelerine karşı hiçbir resmi üzüntü veya özür ortaya konulmadı.

Ama aynı devletimiz, önceki gece yarısı Ankara'da hastanedeyken intihar eden Polonya Büyükelçisi için askeri bir tören düzenledi.

Onunla da kalmadı. Büyükelçinin cenazesi için özel bir askeri uçak tahsis etti.

Yanına da bir sayın devlet bakanımızı katarak cenazeyi Polonya'ya gönderdi.

Bu belki devlet için çok küçük bir jest. Ama, Polonyalılar için de, bizim yurttaşlarımız için de onur verici bir duyarlılık.

Devlet biraz tutarlı olsa intihar eden değerli Büyükelçiye gösterdiği duyarlılığının birazını da sokak ortasında öldürülen iki İngiliz gence gösterebilseydi.

Ama bunu beceremedi.

***

Bizim devletimiz nedense yurttaşını çok, ama çok seyrek mutlu edebiliyor.

Herhalde devlet diye tekil, tutarlı, etkin, yetkin bir tüzel kişilik bulunmamasından...

Devlet onu temsil edenlerin elinde tepeden tırnağa binbir parçalı bir aygıt.

Devleti temsil edenlerde, yurttaşa sevinç vermek türünden hiçbir rüya ya da öncelik duygusu yok.

Varsa yoksa resmi mevzuat denilen o lastikli mezroyu herkese ve her şeye ya körü körüne, ya da üstün körü uygulamak!

Gündelik yaşamda devlet deyince yurttaşların önünü hükümet ya da Meclis kesmiyor.

Bir müdür bey kesiyor.

Ya tapu, ya okul, ya da zabıta müdürü...

Ama yine de devletimiz kendisini en çok valinin, polisin, jandarmanın eliyle ortaya koyuyor.

Mevzuat denilen hazret, ete kemiğe bürünüyor, müdür diye, vali diye görünüyor.

Görünmesiyle de güven vereceğine, yurttaşı canından bezdiriyor.

Ama buna rağmen, yurttaş yine de devlete yakın olmak, hatta devletin destekçisi, parçası olmak hevesinden vazgeçmiyor.

Bunun için de dileğini, sıkıntısını, bazen de öfkesini devlete iletmek istiyor.

Yurttaş Kamil Özdemir gibi.

***

Taksim'deki vahşeti yaşayan ve Apo'nun paketlenlenmesini kıskandıran bir iştahla vahşetin görüntülerinin dünyaya yayılacağını herkes gibi kolayca kestiren Kamil Bey, sabah erkenden heyecanla telefonun başına oturuyor.

Devlet deyince, önce Ankara'yı düşünenlerden olduğu için başkenti çevirmeye başlıyor.

Özel kalemlere döktüğü dil kâr etmiyor.

Dolaylı ya da uzak tanışıklığı bulunan sayın bakanlardan hiçbirine ulaşmayı başaramıyor. Bu kez yüksek bir bürokratları deniyor. Yine nafile.

Oysa bütün anlatmak istediği, Apo yüzünden turizmde ve ticarette geçen yıl yaşanan sıkıntıların bu kez de iki İngiliz kurban yüzünden yaşanmaması için gereken birkaç pratik önlemi devlet katına anlatmak.

Ciddi bir özür veya açıklamanın ya da olayda ihmali olanların görevden alınması iki ülkenin kamuoyu için de uygarca olacağını anlatmak istiyor.

Ama heyecanı kursağında kalıyor.

***

Çaresiz İstanbul'un güvenliğinden en üst dereceden sorumlu diyerek valiliğe yöneliyor.

Sayın Vali'nin veya yardımcılarının elbette her telefona çıkması mümkün değil.

Özel Kalem'deki hanıma, düşüncelerini biraz yüksek sesle anlatmak isteyince, şiddetle ve hiddetle uyarılıyor:

- Kendinize gelin! Sesiniz şu anda banda kaydediliyor. Hem, sayın valimizi önlem almadı diye kusurlu bulamazsınız. Ne demek özür. Susun yoksa!..

Kamil Bey, anayasal yurttaşlık lafını fazla ciddiye aldığını o anda fark ediyor.

Ve "Vali bey, telefonları için aldığı önlemi keşke şehirde de alabilse.." diyerek susuyor.

Anayasal yurttaşlık dinamik özü olan bir kavram. İnşallah, yurttaşların "fesuphanallah" hakkını da kapsıyordur.

Yazarlar sayfasina geri gitmek icin tiklayiniz.

Copyright © 2000, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır