Düşüş mü?

G.Saray için zor maçtı. Fizik ve psikolojik açıdan büyük yorgunluk yaratan Leeds maçı sonrası G.Birliği gibi ters bir takımla oynamak hiç kolay değildi. Hele son 2 hafta kaybedilen 5 puanla beraber, yeni kayıplar Beşiktaş maçı öncesi şampiyonluğu çok zora sokabilirdi.

Son 2 maçta kaybedilen puanları 'düşüş' diye niteleyenler vardı. Oysa G.Saray'ın sorunu golü bulamamaktı. F.Bahçe ve Erzurum'da pozisyon açısından problem yaşanmamıştı. Yani G.Saray'ın kaybettiği puanlar gol yediğinden değil, atamamasındandı. İşte zor denilen G.Birliği maçında kolay bulunan gol vardı. Kırmızı kart da gelince G.Saray'ın işi erken bitti.

Hagi'ye de gerek kalmadı
Hagi'yi bu maçta dinlendirmek, gerekirse sonradan devreye sokmak fikri çok doğruydu. Aslında Hagi'ye de gerek kalmadı. İlk yarıda Sergen iyi oynadı. Ama ikinci yarıda arka arkaya yaptığı hatalar, Fatih Terim'in onun yerine Hagi'yi oyuna sokmasına neden oldu. İyi ki de sokmuş. Yoksa o güzel golü göremeyecektik.

Haftalardır dinlenmeden oynayan Ergün'ün de istirahat etmesi çok isabetliydi. Ayrıca K.Hakan'ın ilerideki maçlarda defansta gerekebilecek olması nedeniyle onu 90 dakika oynatmak doğru bir tercihti. Taffarel, Bülent, Ahmet fazla iş düşmemesine rağmen görevlerini hakkıyla yapan oyunculardı. Ama özellikle orta alanda Suat ve Emre'yi ayrı bir yere koymak lazım. Bu iki oyuncu G.Saray'ın ofansta ve defansta en iyi oyuncuları oldular.

Arif hep golü aradı. Atmalıydı ve bunu da kaleciyi avlayarak başardı. Hakan, ilk golün yapılışında rakip takımı zorlamasıyla önemli bir rol oynadı. Ama sonrasında durdu. Ta ki o güzel golü atana kadar. Hasan Şaş bulduğu forma şansını çok iyi kullanamadı. Ama attığı gol gerçekten gecenin en güzel hareketlerinden biriydi.

Sonuçta zor bir maçtı ve bu skorla G.Saray 4'üncü şampiyonluk yolunda çok önemli bir mesafe katetti.