Mübarek Kurban Bayramı arifesinde yazdığım yazılarda güncel konulardan bahsetmiş, özellikle otobüs firmalarının Nasrettin Hoca gibi önceden kulağını çekmiştim. Bakıyorum da, iyi olmuş, çünkü fazla şikayet gelmedi. Demek ki otobüs firmaları iyi çalışmışlar. Benzin istasyonları da öyle... Birkaç okuyucum aradı, istasyon ismi verdi ve, "Ahmet bey, tuvaletlere baktım pırıl pırıl idi..." dedi. Bu iyiye alamet... Demek ki laf anlamaya başladık. Ayrıca sevgili okurlarımın da konulara yaklaşarak hassasiyet göstermeleri beni memnun etti.
Şimdi gelelim televizyonlarımıza... Keşke onları da uyarmış olsaydım. Belki kendilerine çeki, düzen verirlerdi. Vallahi unuttuğum için çok üzgünüm. Bütün bayram boyunca, havalarında kötü olmasından dolayı evden çıkamadık. Benim gibi kimbilir binlerce kişi de gerek havanın bozukluğundan, gerek kesenin boşluğundan evlerinden çıkamadı ve televizyonlara esir oldu. İşte herhalde bunun farkında olmalılar ki, özel televizyonlarımızın çoğu vatandaşa kök söktürdü.
Nasıl mı diyeceksiniz; Birincisi gösterilen filmler... Ben diyeyim 25, siz deyin 30 defa ekrana gelmiş olan ne kadar tapon, ne kadar ucuz, ne kadar seviyesiz film varsa hepsi bayram dolayısıyla evlerinde esir kalanlara, işkence edilircesine sunuldu. Daha doğrusu zorla seyrettirildi. Yabancı filmlerin ise, çoğu hem kalitesiz, hem şiddet içeren, gençleri kötü yola sevk edilecek filmlerdi... Aman Allahım ne rezalet!.. Herhalde yayınladıkları bu filmlerle reyting rekorları kırmışlardır!... İşin tuhafı basınımızda da Takvim Gazetesi hariç, kimseden tepki yok...
İkincisi ise, eğlence programları... Vay efendim, vay!... Malum yumuşaklarla, uşaklar arasında kavga oldu zannetmeyin. Çünkü yumuşaklar yüzünden, uşakların hiç sesi çıkmadı. Daha doğrusu onları kimse izleyemedi. Nerede nonoşlar, nerede mankencikler, nerede katır sesli şarkıcılar varsa hepsi ekrana doluşmuşlardı. Yani Türkiye Türkiye olalı, bizim vatandaşlar da televizyon seyircisi olalı bu kadar ızdırap çekmemiştir. Kiminle konuştuysam, söz ne zaman bu konuya geldi ise, herkes verdi veriştirdi. Hayret, nasıl oluyor da bu kadar seviyesiz yayınlar yapılıyor?... Vatandaşımız buna layık mı?... Hiçbir özel program, hiçbir Türk Sanat Müziği Konseri hazırlayamadılar mı?... Yoksa o programlar gerici de, bu yayınlananlar mı çağdaş programlar oluyor?... Böyle çağdaşlığın içine...
Bereket ki o beğenmediğimiz, geri kaldı dediğimiz TRT var. Biliyor musunuz, bu bayramın yıldızı TRT idi... Bilmiyorum reyting raporları nedir ama, bana sorarsanız 4 kanalı birden Türk insanının emrinde idi... Hangi kanalı açarsak, bir başka güzellik vardı. Bize hitap ediyordu, yani bu vatanın insanlarına... O Türk Sanat Müziği konserleri o kadar seviyeli, o kadar eğlendirici, o kadar canlıydı ki, sanki evimizin içi bayram yeri olmuştu. TRT sanatçıları, halkı eğlendirmek, neşeli dakikalar geçirtebilmek için göz süzmeden, kalça kıvırmadan, teşhircilik yapmadan, insanların başını ağırtmadan nasıl çalışılacağının örneğini sundular. Doğrusu ya onları tebrik ediyorum. Her zaman böyle örnek olmalarını da diliyorum. Anlayana sivri sinek saz... RTÜK'çülerin kulağı çınlasın...