kapat

19.03.2000
Anasayfa
Son Dakika
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Spor
Magazin
microbanner
Sabah Künye
Atayatirim
Sofra
Bizim City
Sizinkiler
Para Durumu
Hava Durumu
İstanbul
İşte İnsan
Astroloji
Reklam
Sarı Sayfalar
Arşiv
E-Posta

Turkport
1 N U M A R A
Z D N e t  Türkiye
A T V
M i c r o s o f t
Win-Turkce US-Ascii
© Copyright 2000
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
A. SAVAŞ AKAT(aakat@sabah.com.tr )


İyimser miyim?

"İyimser" diye nitelenmeyi önce pek ciddiye almıyordum. "Ne var yani, kötümser olmaktan iyidir" deyip geçiyordum. Ama bir süredir daha sık duyuyorum. Dikkatimi çekti. Üstünde düşünmeye başladım.

Çok sayıda okuyucum, yolladıkları mesajlarda yada yüz yüze konuştuğumuzda, analizlerimi iyimser bulduklarını ifade ediyorlar. Sözcüğü "iyi niyetli ama gerçekçi değil" anlamına kullandıkları anlaşılıyor.

İyimser damgasından aslında pek gocunmuyorum. Doğru bir tarafı var. Kişiliğim itibariyle kötümser bir insan değilim. Ama bir küçük tedirginlik duygusu da belirdi. Acaba bir yanlış mı yapıyorum? Neden öyle diyorlar?

İktisatçı sürekli gelecek hakkında tahminler yapmak zorundadır. Doğallıkla geçmişte olup bitenleri de açıklaması istenir. Ama iktisatçıdan esas beklenen geleceği öngörmesidir.

Demek ki, tahminleri sistematik olarak hatalı çıkan bir iktisatçı mesleğini iyi yapmıyordur. Sistematik sözcüğü önemli. Kasdedilen, fiili sayıların hep aynı yönde sapmasıdır. Bu durumda iktisatçı saygınlığını yitirecektir.

Bunu kim ister? Ben istemiyorum. Eğer hakikaten iyimser olmuşsam, gerçekçiliğimi kaybettiğime işaret eder. Eninde sonunda tahminlerime kimse güvenmeyecektir.

Eski yanılgılar
Önce geçmiş tahmin performansıma baktım. Yanılgılarımı zaten okuyucularımla paylaşırım. Bizim meslekte yanılmak ayıp değildir. Yanıldığını saklamaya çalışmak yanlıştır.

Doğrusu, sistematik hatalar bulmakta zorlandım. Tam tersine, örneğin büyüme hızında son iki yılda hep en kötümser tahminleri yapmıştım. Ve sayılar daha bile kötü çıktı.

Ödemeler bilançosu tahminlerim de fena tutmamış. Bazı iktisatçılar döviz açıklarını hep daha büyük öngörmüşler. Ben daha gerçekçi tahminler yapmışım. Genellikle fazla yanılmamışım.

Faiz tahminlerimi hep korkarak veririm. Yanılgıya çok müsaittir. "Düşecek, uzun vadeye girin" dersiniz, yükselir. "Tırmanacak, repoya dönün" dersiniz aniden çöker. Her iki hatayı da yapmışız.

Ya enflasyon? Orada gerçekten bir sorun var gibi duruyor. 1998'deki düşüşü doğru tahmin etmişiz. Fakat 1999'da enflasyon beklentimiz çok iyimser kalmış. Fiili enflasyon anlamlı şekilde daha yüksek çıkmış. Doğallıkla, bu döviz kuru tahminlerimize de yansımış.

Bundan sonrası
Bu gözlemlerden, "iyimser" sıfatının daha çok enflasyonla mücadele programına verdiğim destekten kaynaklandığı kanısına vardım. Açıkça söylemeliyim. Programı beğeniyorum. Teknik olarak fevkalade tutarlı olduğu kanısındayım.

Daha önemlisi, döviz kurunun nominal çapa tutulmasını uzun süredir savunuyorum. Türkiye'nin kuru sabitlemeden enflasyonu düşürebilmesinin imkansız olduğunu düşünüyorum.

İyimser-kötümser ayırımı kur politikası ile doğrudan bağlantılı duruyor. Çok kişi yıllık sepet devalüasyonun yüzde 20'de kalmasının enflasyonu hedeflenen düzeye düşüreceğine inanmıyor. İnananlara iyimser diyor.

Bu analiz doğru ise, ben iyimser sıfatını hakkediyorum. Ancak, söz konusu olan kendime rağmen iyimserlik. Sadece iktisat teorisinin ve başka ülkelerin fiili deneyimlerinin enflasyonun kurdan fazla sapmayacağını göstermesi yüzünden. Kabahati bende bulmayın. Kabahat teoride...

Yazarlar sayfasina geri gitmek icin tiklayiniz.

Copyright © 2000, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır