Oğlum, yavrum, evlâdım... top peşinde koşacağına, oku adam ol da para kazan.
Hayır, öyle değil... Tam tersi:
- İnek gibi ders çalışacağına, iyi bir futbolcu ol da para kazan be çocuk.
Doğru...
Olimpiyatlara amatör sporcularını yollayabilmek için -40 yıl evvel- bütçesinden fon ayıramayan Türkiye, şimdi dış pazarlarda mekik dokuyor.
Hakan'ın altın kafası yahut Sergen'in sol ayağı, 25-30 yıl önceki Federasyon Bütçesi'nin tamamına bedeldir.
Futbol büyük sektör...
......
Çocukluğumuzda top bulamazdık.
Kağıtları yumak yapıp öyle oynardık.
Eğer mahallenin zengin çocuğu, sahici futbol topu'nu koltuğunun altına alıp aramıza karışırsa, bayram yapardık.
Ah... o top bile, memesi dışarda ve aptal bir deri bağcık'la düğümlenmişti... Orası hep kabarıktı... Çoğumuzun alnında halâ izleri vardır. Kafa atmaktan.
Topun sahibi, kaleye hiç geçmezdi. Hep santrfor oynardı.
Çoğu zaman da kaptan'dı...
Ne kadar kabiliyetsiz olursa olsun, penaltıları da ille o atardı. Fazla dır dır ederseniz de zaten topu alır giderdi, paydos...
İşte o günlerden kalma bir tekerleme:
- Oğlum, evladım... top peşinde koşacağına, otur da dersini çalış.
Galatasaray'ın yüceldiği şu noktada, işte bunları hatırlıyorum.
Türkiye'de milyonlarca çocuk, artık Hakan Şükür olmayı hedefliyor.
Ama milyonlarca çocuk da Fatih Terim olmak istiyor. (Sanki kolaymış gibi.)
....
Fatih Terim'e teşekkürler.
Sadece futbol değil... Fatih Terim, Türk çocuklarına disiplin, ciddiyet, istikrar, plân, program, irade, azim ve inanç kavramlarını aşıladığı için, artık "top peşinde koşanlar"la "derslerini iyi çalışanlar" ortak bir kişilik oluşturacaklardır.
Yâni sırf topçu değil...
Adam gibi adam.