Çifte taraftarlık hakkı..
Tek bir takımı tutup her hafta üzülmek, kahredip kendini içkiye vurmak kader değil.. Taraftarlara ikinci bir takım tutma hakkı tanınsın.. Böylece mutlu olma fırsatı yakalasınlar.. Hem bu insan hakları şeyine de uyar..
Fenerbahçe'yi yazma fikri hiç aklımda yoktu.. Dün tam gazeteden çıkıyordum ki Zafer Mutlu'ya yakalandım.. Genel Yayın Müdürümüz Tayfun Devecioğlu'nun odasına oturmuş, Fener'in Adana ile yapacağı maçın başlamasını bekliyor..
İkisinin de elinde birer sayfa çıkışı var.. Galatasaray maçını birinci sayfadan işlemişler.. Her taraf sarı kırmızı.. Bir tek benim sebepsiz sırıtan sıfatımın bulunduğu köşe maçla ilgisiz..
***
Birinci sayfa spotunda (Vatandaşın bayramda haber alma hakkını kullandırmaya devam ediyoruz..) diye başlamışız lafa..
Ardından hizmetlerimizi övüp (Sadece haber değil, haberin yanında sağlıktan spora kadar çeşitli faydalı bilgiler veriyoruz..) demişiz..
Bizim ahalinin bayram günü gazete okuyacağından kuşkulu olduğumuzdan, bir yerlerimiz dingildemiş, spota bir de (Köşemizde bugün sanat etkinlikleri de var..) cümlesini eklemişiz..
Lafımızı da gazetenin ne kadar iyi birşey olduğunu anlatmak için (Gazeteyi okuduktan sonra katla külah yap..) sözleriyle bitirmişiz..
Fener'i yazsana..
Görevimizi yapmanın huzuru içinde gazeteyi terk etmeye hazırlanırken Zafer Mutlu "Yaa bir baksana.." diye seslendi.. Gazetenin birinci sayfasında aykırı kalmışım, acaba futbolla ilgili birşey yazıp sayfanın bütünlüğüne uyamaz mıymışım?
Uyarız abicim.. Niye uymayalım? Madem köşe yazarıyız, gazetenin birinci sayfasında uzayla ilgili haber olsa geri kalmayız..
Hiçbir şey bilmesek bile oturup "Aya giderken yanınıza neler almanız gerekir.." diye döktürüz.. Altına da kafamıza göre bir liste yaparız:
"Tırnak makası, toz bezi, gramofon iğnesi, tuzlu fıstık, oturak.."
Spotu değiştirelim de acelemiz var.. Uzun uzun düşünecek zaman yok.. Makinanın başına çöküp çalakalem birşeyler yazdım.. Fener'den söz edeceğimi ilan ettim.. Yazının "Karpuzun irisi, yazarın dirisi.." şeklindeki başlığını da "Karpuzun irisi, Fener'in dirisi.." yapıp, binadan fırladım..
Ben nereden bileyim Fener'in kendi sahasında Adana'dan dört gol yiyeceğini?
Ben Fener'i severim ama taraftarının fanatikliğinden de korkarım.. En yakınımdakiler de dahil.. Kaç kere "Fanatiklik futbolu çirkinleştiriyor.." türünden bir tartışmaya efendi efendi başlamışızdır..
Karşılıklı olarak; tribünleri saran küfür dalgasını kınayan laflar ederken birden gırtlak gırtlağa gelmişizdir..
Tecrübemle bilirim ki bir Fenerli ile Cimbomlu'nun efendi efendi tartışmasına imkân yoktur.. Aşk gibi en sıcak duygulardan birini tartışırken bile olay bir anda tecavüz denemesine dönüşebilir..
O sebepten Fener meselesi çok hassasdır.. Pat diye bir laf etmeye gelmez..
***
Yazıya başlamadan evvel gazetenin havasını şöyle bir yoklayayım, dedim.. Fenerli bildiğim kim varsa etraflarında dolanıyorum ki Adana depreminin hasarını anlayayım..
İnanılmaz bir rahatlık içindeler.. Hani doktorun "Ne yersen ye.." dediği yer vardır.. Tam oralara gelmişler.. Mesela "Tebrik ederim, Galatasaray dörtledi.. Siz de dörtlediniz.." diye laf sokuşturdum, oralı olmadılar.. Hatta Erdal Şafak tebessüm bile ediyordu..
Gülümsemesi de bir garipti.. Gözünü sabit bir noktaya dikmiş, yanaktaki kasları geniş bir tebessüm halinde kilitlemiş.. Elimi salladım fark etmedi.. Çakmak çıkardım, Türk filmlerindeki körleşme sahnelerinden bellediğim gibi yakıp, gözünün önünde sağa sola gezdirdim..
Tık yok.. O aklındaki hedefe bakıyor.. Arada bir de "Hııı.." türünden tepkiler veriyor.. Daha doğrusu Fenerli arkadaşı Orhan Vural onun yerine arkadan "Hııı" deyip, efekt yapıyor..
Kemal hâlâ direnmede..
İlle de bir tepki alacağım ya! "Haydi gözünüz aydın, Fener iyi bir hoca bulmuş.." diyecek oldum, aldırmadılar.. "Pendikspor'un hocasını getiriyormuşsunuz.." türünden bir müjde vermeyi denedim.. Boş boş bakmayı sürdürdüler..
Bir tek Kemal Yıldırım eski bir Fenerli olarak direnişi sürdürüyor.. Kemal'in iddiasına göre Fener, Adana maçını yokuş yukarı oynamış.. O yüzden dikiş tutturamamışlar..
Ayrıca eski iddiasında ısrarcı.. Kafayı Sütaş reklamındaki siyah danaya takmış.. Her naklen yayında Sütaş reklamı gösterilir.. Kemal "O dananın her maç bir golü var.." diyor.. Eğer o reklamdaki kara dana ile Moldovan yan yana oynatılırsa hava hakimiyeti tam olurmuş..
Biraz da kesenin ağzını açmak icap edermiş.. Maçlara çıkarken hakemin eline birkaç kuruş sıkıştırılırsa, işe yararmış..
***
Benim fikrimce gazete içinde "futbol huzurunu" sağlamak için, çalışanlara çifte taraftarlık hakkı tanınmalı.. Temsil Hıncal Uluç'un eskiden Fenerli olduğunu, Galatasaray'a sonraları geçtiğini söylerler..
Galiba köpeği Cimbom'un etkisiyle takım değiştirmiş..
Diğer arkadaşlarımız da yeri geldiğinde takım değiştirebilmeli.. Ben zaten bir yemeğe takım değiştirecek karaktere sahibim.. Benim için sorun olmaz.. Yavuz Donat da benim gibi rahatlardan..
Hasta Galatasaraylıdır ama Fenerbahçe'nin kongre üyesidir.. Aynı zamanda Gençlerbirliği yönetimine de girmişti.. Bu hesaba göre her hafta sevineceği bir takımı var..
Diğer Sabah çalışanlarının neden olmasın?
Hem bu uygulamanın başarılı örnekleri de var.. Temsil yazarlarımızdan Ali Bayramoğlu.. Her hafta Galatasaray'ın rakibine bakıp takım değiştiriyor.. Önce Bologna'yı tuttu.. Ardından Dortmund'a geçti..
Geçen hafta da kendine İspanyol süsü verip Mallorcalı olduğunu ilan etmişti.. Şimdi yarı finalde Arsenal'in çıkma ihtimaline karşı İngilizce dersi alıyor..
Herkese tavsiyem budur.. Çifte taraftarlık konusunda inatlaşmamak lazım.. Yoksa "Tilki, tilkiliğini ispat edene kadar post elden gidecek.."