DYP Genel Başkanı Tansu Çiller, partisinin dünkü grup toplantısında, Başbakan Bülent Ecevit gibi ANAP lideri Yılmaz'ı hedef aldı, Cumhurbaşkanlığı seçimiyle ilgili tavrını "kriz avcılığı" olarak değerlendirdi.

Yılmaz için "Siyasi hacker (korsan)" tanımını kullanan Çiller, ANAP liderinin krize yatırım yaparak Başbakan olduğu gibi, bugün de aynı stratejiyle Cumhurbaşkanlığı'na oturmayı planladığını öne sürdü. Çiller, "Tavşana kaç, tazıya tut" politikası izlediğini savunduğu Yılmaz'ı samimi olmaya davet etti. Cumhurbaşkanlığı makamı bir partinin liderlik sorununa kurban edilemez" diyen Çiller, Yılmaz'ı, 5+5 formülüne karşı olduğunu "mertçe" açıklamaya çağırdı. İşte Çiller'in konuşmasından önemli notlar:

* Şayet siyasetin yetkin bir kuruma dönüşmesini istiyorsak, tıpkı gelişmiş demokrasilere sahip ülkelerdeki gibi hiçbir siyasi krize yol açmadan Cumhurbaşkanlığı seçimi sonuçlandırmamız gerekiyor.

* Cumhurbaşkanlığı makamının dar çerçeveli bir takım ittifaklarla doldurulmuş olması, sadece o makamın saygınlığına gölge düşürmeyecektir. Siyasetteki kısır çekişmeleri daha da derinleştirecektir. Bu da önümüzdeki 5 ya da 7 yıl için kronik istikrarsızlık demektir. Cumhurbaşkanlığı seçimini birtakım entrika ve ayak oyunlarıyla sonuçlandırmak ve yeni seçilecek Cumhurbaşkanı'nı daha baştan şaibeli hale getirmek, bu ülkeye yapılacak en büyük kötülük olur. Her zamankinden daha büyük bir olgunluğa ihtiyacımız var.

* Kendilerinden samimiyetle sağlanan konsensüsün gereğini yapmalarını bekliyoruz. Eğer samimilerse, milletvekillerinin imzalarını getirsinler.

* Cumhurbaşkanlığı meselesinde uzlaşmayı baltalama gayretlerini görüyoruz. Herhangi bir partinin bu teklife hayır deme hakkı vardır. Ancak bu kadar önemli bir meselede "Tavşana kaç, tazıya tut" politikasının yeri yoktur. Eğer karşıysanız, çıkıp mertçe "Biz buna karşıyız" deyin.

* Sorunun bir krize yol açmadan çözülmesi görüşü doğru bir görüştü. Biz de buna destek verdik. Ama şimdi ne yapılıyor? Şimdi yapılan kriz avcılığıdır. Sergilenen mantalite şudur: Krize yatırım yaparak Başbakan olduk, öyleyse bir kere daha krize yatırım yaparız, Cumhurbaşkanlığı'nı da kaparız.

* Cumhurbaşkanıyla taktik polemik yapmak uğruna devletin terör mücadelesini kanun dışılıkla, şehit ve gazilerimizi de komitacılıkla suçlayanlar, eğer o dönemin terör mücadelesinin hesaplaşmasını yapmak istiyorlarsa, şehit ve gazilerimizi hedef almasınlar, o hesaplaşmayı bizimle yapsınlar. Biz o mücadeleyi Çanakkale ruhu ile, Kürdü ile Türkü ile birlikte ve yasalar çerçevesinde yaptık. Ama eğer bir çuval cevizin içinde, birkaç çürük var ise devlete düşen görev bunun üzerine gitmektir.

* Geriye dönmek mi istiyorlar? Buyursunlar dönsünler. Biz payımıza düşenin hesabını veririz. Ancak onlar da "Bir avuç çapulcu" dedikleri meseleyi Türkiye açısından nasıl ateş topu haline getirdiklerinin hesabını versinler. Bu ateş topunu siyasete yeni girmiş Çiller'in kucağına atıp nasıl kaçtıklarını millete bir anlatsınlar.

* Bize rutin olmayan işlerin hesabını soranlar, kendi rutin dışı işlerinin de hesabını versinler. Bu memlekette rutin dışılık mı arıyorsunuz? Seçilmiş birinin atanmış Başbakanlığı kabul etmesi de rutin dışı değil miydi? Hakkındaki 8 soruşturma dosyası nedeniyle hükümete girmelerinin doğru olmadığını söyleyenlerin, bugün cumhurbaşkanlığı yolunda ince hesaplar peşinde olmayı doğru bulduklarını görüyoruz.