|
|
İlk kavga başladı
Çankaya krizi, kader arkadaşı DSP lideri Ecevit ile ANAP lideri Yılmaz'ı karşı karşıya getirdi
DSP lideri ve Başbakan Bülent Ecevit ile ANAP Genel Başkanı Mesut Yılmaz, ilk kez karşı karşıya geldi. Yıllardır tam bir kader arkadaşlığı yaşayan iki partinin liderinin arası, Çankaya krizi nedeniyle açıldı. Ecevit dün üstü kapalı olarak Yılmaz'ı hedef alan sert bir konuşma yaptı ve ağır eleştiriler yönelterek uyardı. Ecevit, "Bir genel başkan, Cumhurbaşkanlığı gibi devletin bütünlüğünü, ulusun birliğini, rejimin esenliğini ilgilendiren yaşamsal bir konu söz konusu olduğu zaman kendi partisinde uyum sağlayamazsa, liderliğin gereğini yerine getiremiyor demektir" dedi. Cumhurbaşkanlığı seçimi ve Demirel'in Cumhurbaşkanlığı görevini sürdürebilmesi için gerekli Anayasa değişikliği konusunda ortaklarıyla ve muhalefet liderleriyle uzlaşma sağlayan Ecevit, ortağı Yılmaz'ın günlerdir yaptığı açıklamalar karşısında sonunda patladı. Düne kadar Yılmaz'ın "samimi olmadığı" yolundaki eleştirilere "Ben samimi olduğuna inanıyorum" diye yanıtlar veren Ecevit, "Çankaya konusunda liderler farklı, milletvekilleri farklı düşünce içinde olabilir" diyen Yılmaz'a yönelik sert bir konuşma yaptı.
LİDERLİĞİN GEREĞİ
Ecevit, dün partisinin Meclis Grubu toplantısında anayasa değişiklikleri ve Cumhurbaşkanı seçiminin gizli oyla yapıldığını ve bu konularda bağlayıcı parti kararları alınamayacağını hatırlatan Ecevit, "Fakat eğer bir genel başkan, Cumhurbaşkanlığı gibi devletin bütünlüğünü, ulusun birliğini, rejimin esenliğini ilgilendiren yaşamsal bir konu söz konusu olduğu zaman kendi partisinde uyum sağlayamazsa, liderliğin gereğini yerine getiremiyor demektir" dedi. Bu sözleri milletvekilleri tarafından uzun süre alkışlanan Ecevit konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Oysa ben Meclis'teki bütün Genel Başkanların, Genel Başkanlık ötesinde, liderlik konumlarının da bulunduğuna inanıyorum. O nedenledir ki, ben, Cumhurbaşkanlığı seçimi konusunda, oylama gizli de olsa, Grup kararına bağlanmasa da, liderler tarafından belirtilen tercihin partilerince de destekleneceğini düşünüyorum. Bunda yanılmadığımı umarım..."
Ecevit, gruptaki konuşmasında Demirel'in konusundaki ısrarının nedenlerini de açıkladı. "Cumhurbaşkanı seçimleri hep sorunlu olmuştur, veya sorunlara neden olmuştur. Oysa şu sırada Türkiye'nin gerilim yaratıcı, istikrarı sarsıcı yeni sorunlara tahammülü yok."
NEDEN DEMİREL?
DSP lideri, "Kuşkusuz, Cumhurbaşkanlığına layık değerli devlet adamlarımız vardır" dedikten sonra şöyle devam etti: "Ama Sayın Demirel'in deneyimi ve partiler üstü konumu da çok önemlidir. Sayın Demirel olmazsa, büyük olasılıkla Cumhurbaşkanlığına bir partili gelecektir. Sayın Demirel ise, deneyimli bir politikacıdır ama herhangi bir partiyle bağı yoktur. Bu aşamada başka herhangi bir seçeneğin ister istemez partiler arasındaki ilişkilerde sarsıntılara yol açabileceği kaygısını duyuyorum."
Ecevit, "Sayın Demirel'in Cumhurbaşkanlığı süresinin uzatılmasını içine sindiremeyenler olabilir" dedikten sonra da şu uyarıyı yaptı: "Fakat bu aşamada, Demirel'in süresi uzatılmazsa ne gibi durumlarla veya sorunlarla karşılaşılabileceğini de düşünmek gerekir. Başbakan olarak, bunu düşünmeyi görevim sayıyorum." Başbakan Bülent Ecevit, Anayasa değişikliği için yeterli sayının bulunamayacağı iddialarına da cevap verdi ve şunları söyledi: "Son günlerde Anayasa değişikliği veya Sayın Demirel'in Cumhurbaşkanlığı için yeterli oy sağlanamayacağı kuşkusunu yaygınlaştırma eğilimi belirdi. Ben bu tür kuşkuları Meclis'teki partilerin liderlerine haksızlık sayıyorum. Çünkü bu liderlerin hepsi Sayın Demirel'in süresini uzatmayı uygun bulduklarını açıklamışlardır."
ANAP'TAN CEVAP BİR SAAT SONRA GELDİ: Dayatma liderlik değil
ANAP Genel Başkan Yardımcısı Salih Yıldırım, Ecevit'in "liderlik"le ilgili sözlerine karşılık, "Dayatma liderlik değildir" dedi
ECEVİT'İN saat 11.00'de başlayan Grup toplantısındaki konuşması, ANAP'a bomba gibi düştü. ANAP'ın cevabı gecikmedi ve ilk açıklama Genel Başkan Yardımcısı Salih Yıldırım'dan geldi. Yıldırım, saat 12.00'de TBMM'de düzenlediği basın toplantısında, Ecevit'in "liderlik"le ilgili sözlerine değinerek şunları söyledi: "Bunu demokratlıkla ve özgür düşünceyle bağdaştırmam mümkün değildir. Liderliğin fonksiyonları, misyonları çok farklıdır. Kişilerin iradesini, düşüncesine dayatmayla baskı koymak değildir liderlik. Bunu birbirine karıştırmamak gerekir. Liderlik, geleceği planlayan, gelecekteki sorunlarla alakalı konularda grubuna da bireye de yol gösterici olabilecek evsafta fikir sergileyen, bunları oluşturan kişi olmalıdır. Yoksa kişilerin düşüncelerine ambargo koymak, düşüncelerini dayatmayla bir yerlere taşımak liderlikle ilişkisi olan şeyler değildir. Belki geçmişteki liderlik anlayışı buydu. Ama bugünkü demokratik ortamda liderliğin tanımı ve anlamı bu değil."
Yıldırım, partisinin Cumhurbaşkanı seçimi konusunda "açık, net ve samimi olduğunu" ifade ederek, "Bizim sorunumuz kimin seçileceğiyle ilgili değildir. Biz sistemle, ilkeyle ilgiliyiz" dedi. Yıldırım, Ecevit'in "istikrar" konusundaki uyarılarına da şu karşılığı verdi: "Türkiye'nin, geleceğini kişilere endekslemekten kurtarmasını bilmesi gerekiyor."
İpleri koparan sözleri neler?
YILMAZ'IN Ecevit'in sert mesajlar içeren bir konuşma yapmasına neden olan açıklamalardan bazı örnekler şöyle:
* Beni en çok şaşırtan husus şudur; Anayasa değişikliği gizli oya tabidir. Gizli oya tabi bir hususta parti kararı alınması, grup kararı alınması söz konusu değildir. Parti başkanlarının bu konudaki inisiyatifi ancak telkin şeklinde olabilir. Zaten zorlama söz konusu olamaz, hukuken söz konusu olamaz.
* Türkiye'de lider hegemonyasından şikayet eden çevreler, şimdi milletvekillerine gizli oylama suretiyle tanınmış olan bu yetkinin liderler tarafından yeterince yönlendirilmemesinden şikayet etmektedirler. Bu bir çelişkidir.
* Liderler olarak vardığımız mutabakata bazı milletvekili arkadaşlarımız karşı çıkıyor. Bunu da saygıyla karşılıyorum. 10 yıllık genel başkan olarak bir tek milletvekiline bile şahsi fikirlerinden dolayı husumet beslemedim, bir fikri zorla empoze etmedim.
* Arkadaşlarımın bu tavırlarını bir disiplinsizlik örneği olarak görmüyorum.
28 Şubat süreci yakınlaştırdı
ECEVİT ve Yılmaz, Türk siyasetinde pek örneği görülmemiş biçimde uzun süredir "kader arkadaşlığı" yapıyorlar ve uyumlu bir ilişki içinde bulunuyorlardı.
1995 seçimlerinden önce birbirleri hakkında sıcak mesajlar veren Ecevit ve Yılmaz, Refahyol hükümeti döneminde yaşanan 28 Şubat sürecinde iyice yakınlaştılar. Refahyol'un yerine ANASOL-D hükümetinin kurulmasında ve uyumlu bir çalışma yürütmesinde de bu yakınlığın büyük rolü oldu. 55'inci hükümetin son döneminde Yılmaz'a yönelik sert eleştiriler karşısında ona destek veren Ecevit, bu hükümetin yıkılmasından sonra kurulan DSP azınlık hükümeti sırasında bile Yılmaz'la koalisyon ortaklığı sürüyormuş gibi davrandı.
Ancak kader arkadaşlarının arasındaki ipler, Çankaya konusunun gündeme gelmesiyle gerilmeye başladı. Yılmaz, Demirel'in görev süresinin "3 yıllığına uzatılmasını" isterken, Ecevit, Demirel'in "uzatma yerine seçilme" arzusuna destek vererek Demirel'in 5 yıllığına yeniden seçilmesi formülünü benimsedi. Ecevit'in görüşü, MHP lideri Bahçeli tarafından da benimsendi. Üç lider, yaptıkları zirve toplantısında mutabakata vararak kamuoyuna açıkladılar ve bir Anayasa değişikliği teklifi hazırlatarak imzaladılar.
Ancak ANAP'tan gelen Demirel'e yönelik tepkiler ve Yılmaz'ın kendisinin aday olacağı iddiaları ortalığı karıştırdı. Yılmaz'ın Pazartesi günü partisinin Başkanlık Divanı toplantısı öncesinde ve önceki gün grup toplantısında söyledikleri ve Cumhurbaşkanlığına aday olmayacağını net bir şekilde açıklamaması, Ecevit açısından bardağı taşırdı.
|
Copyright © 2000, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır
|