kapat

21.02.2000
Anasayfa
Son Dakika
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Spor
Magazin
microbanner
Sabah Künye
Atayatirim
Sofra
Bizim City
Sizinkiler
Para Durumu
Hava Durumu
İstanbul
İşte İnsan
Astroloji
Reklam
Sarı Sayfalar
Arşiv
E-Posta

Turkport
1 N U M A R A
Z D N e t  Türkiye
A T V
M i c r o s o f t
Win-Turkce US-Ascii
© Copyright 2000
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
CAN DÜNDAR(cdundar@sabah.com.tr )


Yine Duyar... yine pis kokular...

Tam bir yıl olmuş.

20 Şubat 1999 tarihli SABAH'ta Özdemir Sabancı'nın katili Mustafa Duyar'la ilgili bir yazı yazmıştım.

Duyar, Sabancı suikastı hakkında, ATV için yaptığım görüşme talebini kabul etmiş, dönemin Adalet Bakanı görüşmeye izin vermiş, ancak tam cezaevinde buluşacağımız hafta öldürülmüştü.

Bunun üzerine "Komplo teorilerini sevmem" diye başlayan bir yazı yazmış ve olup bitenleri anlattıktan sonra "Tesadüfün bu kadarına inanmayı da saflık sayıyorum" demiştim.

Geçen hafta Duyar'ın katili Ahmet Yargüder duruşma için mevcutlu getirildiği İstanbul'da jandarmanın "izniyle" kaçınca, 1 yıl sonra Duyar konulu bir yazıya daha, banka reklamını andıran bu girişle başlamak zorunda kaldım:

"Komplo teorilerini hiç sevmem!"

***

Olay akışını kısaca anımsatalım:

* Sakıp Sabancı 20 Kasım 1995 günü yaptığı bir basın toplantısıyla "Doğu Raporu"nu açıkladı. Güneydoğu sorununun "kuvvet kullanılarak çözümlenemeyeceğini" söyledi ve "çizmeyi aşmakla" suçlandı.

* 7 hafta sonra, 9 Ocak 1996'da Özdemir Sabancı Türkiye'nin en iyi korunan iş merkezlerinden birindeki makam odasında öldürüldü.

* Suikasttan bir süre sonra ANAP'ın "Susurluk uzmanı" Eyüp Aşık'ı arayan birisi asıl hedefinin Sakıp Sabancı olduğunu söyledi, "Bize emir geldi. 'Güneydoğu işine el attığı için bir ders vermek istiyorlar' diye düşündük" dedi.

* Aşık'ın Susurluk Komisyonu'nda verdiği ifadeye göre, Duyar olduğunu tahmin ettiği bu genç, telefonda "Binada aslında 3 değil, 4 kişi olduklarını, olaydan sonra öldürülmeye çalışıldıklarını, suikast için verilen silahların daha sonra kendilerinden geri alındığını ve bu silahlardan birinin, daha sonra Bucak'ın Susurluk'ta kaza yapan otomobilinden çıktığını" söylemişti.

* Duyar, suikasttan 1 yıl sonra Suriye'de yakalanıp Türkiye'ye getirildi. İtirafçı oldu, 3 kez de intihara kalkıştı. Cezaevinde buluştuğumuzda bu konuları konuşacaktık. Başvurumuz Bakan'ın oluruna rağmen Bakanlık bürokrasisine takıldı. Ve bizim görüşme başvurumuzdan 5 hafta sonra 15 Şubat 1999'da Duyar, (aynı bakanlık bürokrasisinin izniyle) Afyon'a nakledilen Karagümrük Çetesi elemanlarınca öldürüldü.

***

Burada biraz soluklanalım ve küçük bir ayrıntıya dikkat çekelim:

Duyar'ı vuranların Karagümrük çetesinin lideri Nuri Ergin'in adamları olduğu açıklanmıştı. Ergin, 20 Ekim 1999 günü İstanbul'da yargılandı. Kendisine Duyar'ın öldürtülmesi de dahil işlediği suçlar soruldu.

"Çektiğim her tetiğin altına imzamı atarım" diyen Ergin, Duyar cinayetini üstlenmedi. Aynen şöyle dedi:

"Duyar'ın öldürülmesini benim üzerime atıyorlar. Benim gücüm buna yetmez. Beni aşan bir iş. Devlet, Duyar'ın katillerinin kimler olduğunu çok iyi biliyor."

Nuri Ergin jandarmalar arasında götürülürken de "Yukarıdakiler beni kullandılar, şimdi işleri bittiyse söylesinler" dedi ve elinde hepsinin koltuklarını sallayacak kasetler olduğunu söyledi.

Parantezi kapatıyoruz.

Duyar'ı vuran Ahmet Yargüder geçen hafta, 15 Şubat'ta (tam Duyar'ı vurduğu günün yıldönümünde) İstanbul'daki duruşmasından sonra kendisini korumakla görevli jandarma astsubay Yalçın Önal'la birlikte Karagümrüklüler Derneği'ne gitti. Bir süre sonra Astsubay Önal, sevgilisiyle bir otel odasına çekilirken kelepçeleri çözülen Yargüder "kuş olup uçuverdi." Sonra SABAH'ı arayarak "Bu firar, jandarmanın bana bir hediyesidir" dedi.

***

Dedim ya, ben "komplo teorilerini hiç sevmem".

Ama bunların tümünün tesadüf olduğuna inanmamızı beklemelerini, aklımıza haraket sayıyorum.

Şimdi her şeyi bilen biri daha var:

Sabancı suikastının tetikçilerinden Fehriye Erdal...

Belçika'da tutuklu bulunan Erdal'ın, Türkiye'de idam cezası olduğu için iade edilmeyip salıverilmesi an meselesi... Acaba Türkiye, bu konuyla gerçekten uğraşıyor mu?

Bir soru daha:
Fatih Ürek'in yılan dansından, sosyetenin giyim tarzına kadar her konuda görüş beyan eden Sakıp Ağa, kardeşinin suikastı üzerinde bütün bu gölgeler dolaşırken suskun... Suikasttan beri ne Güneydoğu sorunu, ne de suikast hakkında konuşuyor.

Neden?

Yazarlar sayfasina geri gitmek icin tiklayiniz.

Copyright © 2000, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır