


7 yıl müzayedesi...
Üç lider anlaştılar; cumhurbaşkanlığı seçimi için anayasa değişikliği imzaya açıldı. Amaç, Demirel'in süresini uzatmak...
Cumhurbaşkanlığı süresinin ilk tartışması 1924 Anayasası'nda yapıldı. Tasarı Anayasa Komisyonu'nda görüşülürken, süre yedi yıl olarak belirlenmişti.
Tasarıyı hazırlayanlardan, gazeteci kökenli Yunus Nadi Bey komisyon başkanıydı. Komisyon sözcülüğünü gazeteci kökenli Celal Nuri (İleri) üstlenmişti. Katiplik görevi yine gazeteci kökenli Hakkı Tarık (Us)'a verilmişti.
***
Cumhurbaşkanlığı süresinin yedi yıl olarak belirlenmesinin en önemli gerekçesi, cumhurbaşkanlığının tarafsızlığı idi.
Eğer cumhurbaşkanı, meclisin seçim dönemlerinden farklı bir dönem için seçilmezse, her dönem yeniden seçilmek için tarafsızlığını kaybedecek ve kendisini yeniden seçmeleri için siyasetçilere esir olacaktı. Unutmayınız, tek parti dönemindeydik ve CHP'nin başında Atatürk vardı. Buna rağmen cumhurbaşkanının tarafsızlığı için görev süresinin, meclis seçim döneminden farklı olmasında ısrar ediliyordu.
***
İşin cıvıklığı hemen kendini gösterdi.
İzmit Mebusu İbrahim Bey, "Milletvekili seçimlerinin beş yılda bir olması ve cumhurbaşkanının da beş yılda bir seçilmesi için" önerge verdi.
Çorum Mebusu Ferit Bey, cumhurbaşkanlığı süresinin dokuz yıl olmasını istedi.
Saruhan Mebusu Mehmet Bey, sürenin on yıl olması için önerge verdi. Onbeş yıl diye sesini yükseltenler görüldü.
Süre açık arttırmaya çıkarıldı.
***
Her dönemde ve her ilişkide kraldan fazla kralcı çıkar ya, bu görüşmelerde de aynı üslup görüldü. Karesi Mebusu Süreyya Bey, "Bu memleketin reisi millisi vardır. Ve ebediyete kadar reisi milli kalacaktır. Dolayısıyla cumhurbaşkanlığı süresi Ebedi Şefimizin hayatı boyunca olmalıdır" önerisini getirdi.
Komisyon Sözcüsü Celal Nuri öneriye karşı çıktı. "Bu maddede Gazi Hazretleri'nin şahsiyeti asla söz konusu değildir. bu anayasa ebedi olmak üzere hazırlanmaktadır ve gelecekte cumhurbaşkanlığı makamını işgal edecek herkesi kapsamaktadır" diyordu. Sonra sertleşti: "Yağ çekmeyi bırakın; bir kişi için anayasa yapılmaz, bir kişi için tasarıyı değiştirmenin âlemi yok..."
***i
Tasarıda öngörülen yedi yıllık sürenin korunmasını, üç gazeteci milletvekili Yunus Nadi, Celal Nuri ve Hakkı Tarık sonuna kadar savundular. Meclis seçim dönemi ile cumhurbaşkanı seçim döneminin eşit olması halinde cumhurbaşkanı tarafsızlığının sağlanamayacağını ısrarla gündeme getirdiler.
Sonunda işin özü bir yana bırakıldı. Cumhurbaşkanının tarafsızlığı fikri rafa kaldırıldı. Cumhurbaşkanlığı süresi ile meclisin seçim süresi eşit olarak benimsendi.
***
1961 Anayasası'nda süreyi yedi yıla çıkardık ve 1982 Anayasası'nda bu hükmü koruduk. Anayasanın en aklı başında maddelerinden birisi budur.
Yedi yıllık süreyi uzatarak cumhurbaşkanlarını tekrar görevde tutmak isteyen siyasetçiler oldu. Örneğin, Kenan Evren bu tür siyasetçi lütuflarına itibar etmedi. "Daha da başımızda kal" davetlerini elinin tersiyle itti.
Şimdi kırk yıllık geleneğimizi bir yana bırakıyor ve cumhurbaşkanlığı seçim süresi ile meclis seçim dönemini yeniden eşitlemek için anayasa değiştiriyoruz. Demek ki, her seçim döneminde meclis kendi cumhurbaşkanını da seçecek. Yani cumhurbaşkanı seçimlerinde karşılıklı tarafsızlığı korumak mümkün olmayacak...
Bu üslup ile anayasa değiştiren acaba dünya üzerinde kaç parlamento var?
Amaç ne?
Tek hedef Demirel'i yeniden seçmek...
Kendi üyeleri arasında liyakat aramayan bir Meclis'in saygınlık iddiası ne kadar gerçekçi ve geçerlidir?
***
Geçen hafta hissesi tükenmiş bir kıssa yazdım. Celallenip ağzını bozanlar çıktı. Bu kıssadan kimse kendine özel hisse çıkarmasın.
Köyün kırk yıllık çobanı, bereketli bir sofranın başına geçmiş ailesiyle karnını doyuruyormuş. Kapı önünden geçen kurda seslenmiş:
- Buyur misafirim ol; sevdiğin yemekler var.
Kurt, eski kulağı kesiklerdenmiş. Bıyık altından gülmüş.
- Sağol! Teşekkür ederim. Biraz önce bir çoban yedim; tokum...