kapat

19.02.2000
Anasayfa
Son Dakika
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Spor
Magazin
microbanner
Sabah Künye
Atayatirim
Sofra
Bizim City
Sizinkiler
Para Durumu
Hava Durumu
İstanbul
İşte İnsan
Astroloji
Reklam
Sarı Sayfalar
Arşiv
E-Posta

Turkport
1 N U M A R A
Z D N e t  Türkiye
A T V
M i c r o s o f t
Win-Turkce US-Ascii
© Copyright 2000
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
SELAHATTİN DUMAN(sduman@sabah.com.tr )


Dövünüp dizden mi olak?

Gazetede siyaset konuşup, meşveret edebileceğim bir yazar arkadaşım yok! Her biri memleketi kendisi idare ediyor sandığından, edindikleri bilgilere "devlet sırrı" muamelesi yapıyor, dolayısı ile bana birşey söylemiyorlar..

Baba'nın hallerini biraz sinirli gördüm.. Aksırıp, tıksırmasına bakan gazeteci "Hasta mısınız?" diye soruyor, Baba "Devlette devamlılık esastır, hastalık varsa elbet hakkından gelinir.." diyeceği yerde, rutinin dışına çıkıp;

- "Sana ne? Sen doktor musun?" diye tersleniyor..

Belli ki sinirleri, Arif Sağ'ın elindeki sazın telleri gibi gerilmiş.. Boş bulunup "Hastayım ya!" dese, soruyu soran gazeteci, geçmiş olsun demesiyle birlikte telefona koşacak:

- "Baba hastayım, dedi.." diye haber geçecek.. Gazetenin yazı işleri de bundan "Babanın sağlığı cumhurbaşkanlığı görevinin devamına uygun değil.." mânâsı çıkarıp, manşet yapacak.. Ondan sonra ayıkla pirincin taşını..

***

Son günlerde Çankaya'ya umre ziyareti yapan siyasi hacı adaylarına bakarsak Baba'nın seçilmesi garanti gibi birşey.. Halbuki biz de oturup "Eğer seçilememe ihtimalini görürse Amerika gezisini iptal edecek.." diye yazmıştık..

Geziyi iptal etmesine etti.. Lakin bekliyorum ki bir aklı eren çıksın da "Bu iş karıştı.." diye yazıp, beni doğrulasın..

Bir kişi bile çıkmadı.. Tam tersine.. O günden beri de medya eşrafı bizi yalanlamak için tersini iddia edip duruyor.. Bir film çevriliyor ama ne? Hâlâ söktüremedim..

Meraklısı başka biri..

Bizim gazetede bu işleri konuşup, meşveret edebileceğim bir yazar arkadaşım yok! Her biri memleketi kendisi idare ediyor sandığından, edindikleri bilgilere "devlet sırrı" muamelesi yapıyor, dolayısı ile bana birşey söylemiyorlar..

Sanki biz James Bond'un yanında casusluk stajı yapıyoruz..

Birkaç kez Yavuz Donat'ın ağzını yoklayayım dedim, nafile.. Tek kelime söylemiyor.. Çok üstelersem "Bunlar sır.. Öyle ileri geri konuşulmaz.." diyor, ertesi gün hepsini kendi köşesinde yazıyor..

Zaten Baba ile etle tırnak gibi olmuşlar.. Gazeteci Yavuz Onursal'ın iddiasına göre Baba, ne zaman Çankaya mevzusu açılsa "Ben koltuk meraklısı değilim.. Meraklı olan Yavuz Donat.." diyormuş..

Aslında Baba'nın bal gibi koltuk takıntısı vardır..

Yakın çevresi iyi bilir.. En haz etmediği şey odasına kabul ettiği kişilerin koltuğuna dikkatli bakmasıdır.. Biri koltuğuna merakla baktı mı sinir olur.. Onun hakkında derhal eksi not verir..

12 Eylül olduğunda, Evren Paşa'nın kolcuları Baba'yı dertop edip Güniz Sokak'taki evine tıkmış, kapıyı da üzerine kilitlemişti..

Boru değil, koskoca ihtilâl ortamı.. İnsanlar tabur tabur içeri tıkılıyor, ibret niyetine 17 yaşındaki çocuklar bile asılıyor..

Herkes suspus olmuş.. Bir tek Baba direnmekte..

***

Direniyor, dedimse "Al fişeği eline, tak Keleş'i beline.." siyaseti izleyip dağa çıkası değil..

Zaten Ankara çevresinde niyetlensen çıkacak dağ bulamazsın.. Bir Elmadağ var, onu da kayak meraklıları zaptetmiş..

Baba'nın direnmesi posta marifeti ile.. Üşenmeyip oturmuş, Evren Paşa'ya hitaben mektup yazmış.. Mektubunda "Siz demokratik bir rejimi devirdiniz.. Bu yaptığınız Anayasa'ya aykırıdır.." filan demiyor..

Siyasi haklarını da istemiyor.. Başbakanlık'taki makam koltuğunu geri istiyor.. Başbakanlık dediğin yer devletin bir malı.. İçindeki eşya da zimmetli.. Ancak Baba'nın kullandığı koltuk şahsi malı..

Parasını cebinden sayıp almış.. Koltuğun faturasını da mektuba iliştirip "Koltuğumu geri verirseniz çok memnun olurum.." diyor.. Çatır çatır da geri alıyor..

Anlayacağınız koca Evren Paşa bile yıldı.. Çankaya'ya zıpladığında İstanbul'u basan İbşir Paşa'dan bile kudretliydi.. Memleketi zaptetti, Baba'nın koltuğunu zaptetmeyi göze alamadı..

Şapkası fötr oğlan..
Lafı dolandırmamızın sebebi "Siyaseten danışacak" adam bulamadığımızı anlatmak için.. Dedik ya! Bir kısmı olaya devlet sırrı süsü veriyor.. Bir kısmı da kendini turist zannettiğinden, Türkiye'nin iç işlerine karışmıyor..

Bu turist gazeteciler Baba'nın yurt dışına götürüp getirdikleri.. Eğer Baba'yı kızdırırlarsa bir daha dış seyahat göremezler.. Gidecekleri en uzak mesafe Lalapaşa kazası olur.. Bunu bildiklerinden;

Şapkası fötr baba..

Tepede otur baba

Dışarıya giderken

Beni de götür baba..

Siyaseti güderler.. İthal işkence makinası getirip, ağızlarına burunlarına ceryan tutsanız "Elimi soktum astara, dilimi kesti testere.." deyip, Baba'ya aykırı gelecek tek kelime etmezler..

***

Hal böyle olunca elimin altında danışacak tek kişi kalıyor.. O da bizim Kemal Yıldırım..

Onun da eşref saatini denk getirmek lazım.. Yarım saattir göz ucuyla kesiyorum, kafasını çapraz bulmacadan kaldırdığı yok.. "Takıldığın neyse sor da söyleyelim.." deyip yanına gittim..

Çengel bulmacada "Uçma organı" yazan beş kutuluk bir kelimeye takılmış.. Cevabı belli.. "Yaz işte, kanat!" dedim ama bizimki dış yardım almayı kendine yediremedi..

- "Turbo motor da olabilir" diye direndi..

Sığmaz, diyecek oldum "Her kutuya iki harf yazarsan sığar.." karşılığını verdi.. Lafın bittiği yer vardır ya! Oralara gelmiştik.. Akıl sormaktan vazgeçip yerime oturdum..

Bizimki birden meraklanıp "Ne yazıyorsun?" diye sordu.. "Çankaya, filan.." dememe kalmadı lafı ağzıma tıkadı:

- "Baba ile uğraşma.."

Ben içimden "Haydaaa! Bizim Kemal de mi Baba'ya asker yazıldı?" diye geçirirken açıklamasını yetiştirdi:

- "Baba'yla kimse başa çıkamaz.. Kurtla bir olup kuzuyu yer, çobanla bir olup ağlar.. En iyisi sen kendi işine bak!"

Yazarlar sayfasina geri gitmek icin tiklayiniz.

Copyright © 2000, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır