
Macera...
Biz baştan beri "seçilmezse kriz olur" denilen bir kişinin, aslında kendisinin başlı başına kriz sebebi olacağını söyledik.
Korktuğumuz başımıza mı geliyor?.
Anayasa'yı 5+5 olarak değiştirmeyi öngören "Demirel Yasası" gündemde.
Fakat ANAP boyundan büyük işler çeviriyor. Seçimden yüzde 13 oy alarak dördüncü parti olarak çıkan ANAP, yolsuzluk suçlamalarından Yüce Divan'a gitmesi gereken liderini, dumanlı bir hava yaratarak Çankaya'ya çıkarmanın hayallerini kuruyor.
Bu durum, "istikrar bozulmasın" diye 5 yıl daha Cumhurbaşkanı seçilmesi düşünülen Demirel'in yoluna taş koyuyor.
Havayı duman sarması, Anayasa Mahkemesi'ndeki kapatılma davası ve Erbakan'ın kurtarılması konularında Fazilet'e pazarlık kozları veriyor.
Ecevit'in kaş yapayım derken göz çıkarmaya aday bir derdi ülkenin başına nasıl sardığını gördünüz mü?.
Kral lâzım değil
Bu gidişin siyaseti daha da kirleterek daha çetrefil sorunlar yaratacak bir istikrarsızlığı başımıza saracağı belli değil mi?
Koalisyon liderleri, Demirel formülünün halkoyuna gitmeden geçmesine büyük önem veriyor. Çünkü halktan onay alamayacaklarından korkuyorlar. Böyle demokrasi olur mu?. "Halka rağmen çözümler"in istikrara hizmeti dokunur mu?
Biliyorlar ki halk siyaset üslubunda ve dünyaya bakışta yeni vizyonlar, denenmemiş, genç, dinamik, temiz liderler istiyor.
Türkiye çağdaş bir ülke olacaksa hukuka dayanacaktır. "Halin icabına göre rutin dışına" çıkan önderlerin koruyuculuğuna artık muhtaç olmayacaktır.
Avrupalı bir Türkiye'nin, her gün 24 saatimizi alan, yılda 167 bin, görev süresinde 1 milyon kilometre yol yapan olağanüstü cumhurbaşkanlarına ihtiyacı olmamalı.
Bize Enver Sedat, Saddam Hüseyin, Eyüp Han, Yahya Han, Burgiba türü üçüncü dünya modeli başkanlar lâzım değil.
Demirel için Anayasa değiştirmek ve bir kral seçmek, Türkiye'ye kötülüktür. İstikrarsızlığın kuyusunu kazmak asıl budur.
"Sahaya inerim.."
Dün Zagrep'e uçarken gazeteciler Demirel'e "Tekrar Cumhurbaşkanı olmazsanız nerede oturacaksınız?" diye sordular. Cevap:
"16 Mayıs günü Güniz Sokak'taki evimize gideriz.."
Bu sosyal bir proje değil, siyasi içerikli tehdittir. Tercümesi de şudur:
"Çankaya'da kalmazsam sahaya inerim, kazık atanları bellerim!"
Belli ki Demirel'in seçilmesi şartına dayalı istikrar, ülkeden çok parti liderlerinin çıkarlarıyla ilgili bir sorun.. Köşesine çekilmeye razı olmayan Demirel, halkın gözünde "işgalci" durumuna düşmüş birçok parti lideri için tehlike oluşturacaktır.
İstikrar, Demirel'i Çankaya'da tutma kabulüne dayalı bir teslimiyetin, garantisi olmayan hayalidir. Karşılıksız çek gibi..
Türk halkı için de, değişim hakkından vazgeçmektir.. Hukuku ve demokrasiyi geri götürmek de cabası.
Bu maceradan vazgeçilmeli. Zararın neresinden dönülse kârdır.