Ağzı sıkılığıyı ile tanınan, yıllarca Türk-İngiliz İş Konseyi Başkanı olmasına rağmen sadece bir kez konuşan Çolakoğlu'nu en azından bankasının halka açılma aşamasında konuşturmayı denemiş gazeteciler. Bunu kısmen başarmışlar. Bir kaç net cümle etmiş Çolakoğlu.
Çolakoğlu'nun suskunluğu onun tarzı. Tüm iş ilişkilerine yansımış gibi. Hatta bankanın patronu olmasına karşılık, bundan 4-5 sene önce yönetim danışmanı şirketlerden biri dadanmış Çolakoğlu'na. Yönetim danışmanı bayan bir kere tesbit etmiş orta yaşlı Çolakoğlu'nu. "Bakın sizin cv'nizi ele geçirdim. Çok iyi eğitim almışsınız. Mali sektörde önünüz çok açık. Gelin sizi transfer edelim" demiş. Telefon diyaloğu 2-3 ayda bir tekrarlanmaya ve yönetim danışmanı israrını ve Çolakoğlu için düşündüğü kariyeri daha da açmaya başlamış. 4. telefonda 'Görmüyor musunuz, önünüz o bankada tıkalı. Yıllarca yönetim kurulu danışmanlığından bir adım ileri gidemediniz' deyince Çolakoğlu dayanamamış ve gerçeği söylemiş: Ben bu bankanın sahibiyim.
Gazetecilerin işi gerçekten zor.