kapat

03.02.2000
Anasayfa
Son Dakika
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Spor
S u p e r o n l i n e
Magazin
Atayatirim
Sofra
Bizim City
Sizinkiler
Para Durumu
Hava Durumu
İstanbul
İşte İnsan
Astroloji
Reklam
Sarı Sayfalar
Arşiv
Hazırlayanlar
Sabah Künye
E-Posta

Turkport
1 N U M A R A
Z D N e t  Türkiye
A T V
M i c r o s o f t
Win-Turkce US-Ascii
© Copyright 2000
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
GÜLAY GÖKTÜRK(gokturk@turk.net )


Avrupa ve faşizm (1)

Doğrusu oldukça tartışmalı, oldukça karmaşık bir konu... Avusturya'da neo faşist partinin yüzde 27 oyla koalisyon ortağı olması üzerine Avrupa Birliği'nin giriştiği 3. Viyana Kuşatması'ndan sözediyorum.

Tüm boykot tehditlerine rağmen ırkçı Özgürlük Partisi Muhafazakar Parti'yle koalisyon ortağı olunca, Avrupa Birliği Avusturya'yla siyasi ilişkilerini asgari düzeyde tutma, bir anlamda AB'den dışlama kararı alıyor.

Meselenin hemen akla gelen o kadar çok boyutu var ki, neresinden başlamak gerektiğine karar vermek zor.

En iyisi önce en popüler olandan başlamak... Yani dünkü gazetelerde yer alan 28 Şubat benzetmelerinden...

28 Şubat benzetmeleri ilk bakışta doğru görünüyorsa da, arada önemli bir fark var: Evet, Avrupa 1945'ten bu yana her gece yattığında tıpkı bizim "irticanın hortlaması" kabusumuz gibi "faşizmin hortlaması" kabusu görüyor. Ama dikkat edin, bu olayda (en azından şimdilik) kimse kalkıp da Özgürlük Partisi'nin kapatılmasından, neo faşist liderin tutuklanmasından sözetmiyor. AB'nin Avusturya'ya söylediği özetle şu: "Elbette kendi iktidarını kendin seçersin. Ama benim de senin seçtiğini içime sindirmeme ve seninle ilişkimi askıya alma hakkım vardır."

Unutmayalım ki, sözkonusu platform, gönüllü bir platformdur. Bir klüptür ve klübün belli standartları vardır. Bu dışlama tutumunun, AB'nin başka bazı ülkeler için başka gerekçelerle -örneğin sağlıklı işleyen bir parlamenter sisteme sahip olmaması yüzünden- aldığı dışlama tutumundan bir farkı yoktur.

Bu tutumda, "hoşgörmek"le "hoş bir şey olarak görmek" arasındaki farka tanık oluyoruz. Uluslararası kamuoyu Avusturya'daki neo faşist yükselişi yasaklamıyor, bu anlamda "hoşgörüyor" ama hiç de hoş bir şey olarak görmüyor. Aksine Avrupa demokrasisi için bir tehdit olarak algılıyor ve tedbirini alıyor. Ama aldığı tedbir başını ezmek değil; ilişkiye girmemek.

Bu tıpkı, mahalle komşularımızla ilişkimize benzer. Hiçbir mahalle sakini, sevmediği bir adamın o mahallede oturmasına itiraz edemez. Ya da onun evinde neler olup bititiğine burnunu sokamaz. Ama yine hiç bir mahalle sakini de komşularının hepsini sevmek, hepsiyle görüşmek, ahbaplık etmek zorunda değildir. Kimi komşular pek sevilmeyebilir ve "havayı bozdukları" için kabul günlerine çağrılmayabilir.

Bence bugün Avrupa Birliği'nin Avusturya'ya yaptığı, sevilmeyen, kafa dengi olmayan komşuyla ilişki kurmamaya benziyor. Bu yüzden de ilkesel olarak bakıldığında itiraz edecek pek birşey bulunmyor. Ve eğer bir benzetme yapacaksak; 28 Şubat müdahalesinden çok, seçim sonrasında hiçbir partinin Refah Partisi'yle koalisyon yapmak istememesine benziyor.

Avrupa Birliği bu tutumuyla, bir yandan sıkı komşuluk edeceği kimseleri seçme hakkını kullanırken, bir yandan da Avrupalı seçmene bir mesaj yolluyor. Bu mesajı okuyan Avrupalı anlıyor ki, bundan böyle tek tek ülkelerdeki seçmenlerin kime oy vereceklerine karar verirken, dünya kamuoyunu da dikkate almaları gerekiyor.

Tabii eğer, ülkelerinin uygar dünyadan kopup yalnız kalmasını istemiyorlarsa... Bir seçmen açısından oy vermek, "Ülkem için en iyisi nedir?" sorusuna verilen cevap olduğuna göre, ülkesinin uygar dünya tarafından tecrit edilmesini istemeyenlerin, buna göre oy kullanması isteniyor.

Evet, Avrupa Birliği, ilkesel olarak hakkı olan bir tutum alıyor.

Ama acaba siyaseten akılcı davranıyor mu?

O çok korktuğu faşizmle mücadelede doğru siyasi tutumu alıyor mu? Kendi içindeki farklılığı kucaklamak anlayışına uyuyor mu? Ya da demokrasinin malum paradoksuna doğru yaklaşıyor mu?

Yazının başından beri yazdıklarım, AB'nin tutumunun ilkesel haklılığını açıklıyor. Ama Avrupa'nın faşizme ve daha genel olarak ırkçılığa karşı tutumunu tartışma ihtiyacını ortadan kaldırmıyor.

Yarın bu noktadan devam edeceğiz.

Yazarlar sayfasina geri gitmek icin tiklayiniz.

Copyright © 2000, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır