Şurası bir gerçek ki, G.Saray gerek oyuncu zenginliği gerekse oyun anlayışı olarak Trabzonspor'dan üstün bir takım. Böyle bir takıma karşı oyundaki stratejinizi çok iyi belirlemek zorundasınız.
İlk yarıda bordo-mavili takım, G.Saray'a karşı kendi sahasında çok adam bulundurarak, rakipten kaptığı toplarda ani karşı ataklarla golü bulmayı hedeflemişti.
İlk yarıda Vugrinec ile kazanılan golün dışında, 2-3 net gol pozisyonu daha ürettiler. Ayrıca saha içi yardımlaşmaları ve kazanma azimleri önceki maçlarına oranla daha üstündü.
Fakat bordo-mavili takım nedense golü bulduktan sonraki anlarda aşırı telaş ve panik yaşıyor. Özellikle ikinci yarıda savunmada yaptıkları hatalar akıl alır gibi değil.
Selim ne duracağı yeri biliyor ne de ayağına aldığı topu olumlu kullanıyor. Sadece gelen her topu gelişi güzel vurmaktan başka birşey yapmıyor. Osman ise anlaşılmaz bir sinirlilik içersindeydi. Bu da oyununu olumsuz etkiledi.
İlk yarıda Vugrinec son vuruşlarda akılcı olsa takımını daha da rahatlatırdı. Fatih ise haftalardır kendisine şans verilmesine rağmen nedense istenilen performansı vermekten çok uzakta bir futbol ortaya koydu. Ve yine hayal kırıklığı yarattı.
Trabzon'un dünkü maçtaki en büyük yanlışı ise oyundaki tempoyu iyi ayarlayamamasıydı. Bu yüzden oyunun ilerliyen bölümlerinde Galatasaray fizik olarak daha iyi olduğu için rakibine üstünlük sağladı ve de attıkları iki golle öne geçme olanağı buldular. Oyunun kontrolunu da ele geçiren Cimbom, skoru koruyarak yarı finale çıkan takım oldu.