kapat

29.01.2000
Anasayfa
Son Dakika
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Spor
S u p e r o n l i n e
Magazin
Atayatirim
Sofra
Bizim City
Sizinkiler
Para Durumu
Hava Durumu
İstanbul
İşte İnsan
Astroloji
Reklam
Sarı Sayfalar
Arşiv
Hazırlayanlar
Sabah Künye
E-Posta

Turkport
1 N U M A R A
Z D N e t  Türkiye
A T V
M i c r o s o f t
Win-Turkce US-Ascii
© Copyright 2000
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
YAVUZ DONAT(ydonat@sabah.com.tr )


Yorum

Ankara'dan İzmir'e uçarken de konuştuk, İzmir'den Ankara'ya dönerken de. İzmir-Manisa arasında "helikopterde" yine konuştuk. Dün sabah "tekrar" konuştuk. Ama Demirel "asker konusunda... Genelkurmay bildirisi konusunda... Fazilet Partisi konusunda" ne tek bir söz etti, ne de renk verdi.

***

Cumhurbaşkanı, "Türkiye'nin itfaiye müdürü." Görevi:

- ...... ahengi gözetmek.

Kurumlar arasındaki ahengi.

Ve ahenk bozulunca da...

"Yatıştırmak... Yapıştırmak... Yangının büyümesini önlemek."

Manisa'da da... Dün de... "İtfaiyeci Baba" galiba bu konuyu düşünüyordu.

***

Cumhurbaşkanı'nın da işi zor...

Bir yanda "üzerine titrediğimiz... Gözbebeğimiz" şanlı ordu. Ve ordunun "laiklik... Üniter devlet" konusundaki hassasiyeti.

Öte yanda ise... "Kapatılan... Bir daha... Bir daha kapatılan ama hâlâ yüzde 15 oyu bulunan bir siyasi hareket.

Demek "kapatmak çözüm değil."

Ama Fazilet'in de "söylemine" özen göstermesi, bazı "konuları" kaşımaması şart.

***

Siyaset, şanlı ordunun "kurumsal hassasiyetini" gözardı etmemeli.

Ve "herkes" de şundan emin olmalı:

- Laik Cumhuriyet'in temeli, öyle bir grup konuşması ile falan sarsılacak kadar çürük değildir.

Fıkra

Aiz Baba'ya "28 Şubat... Recai Kutan... Genelkurmay bildirisi" dedikçe...

Baba da...

"Eğitimi... Sağlığı... Enerjiyi" uzun, uzun anlatıp, "ana konuya" girmeyince...

Dayanamadık:

- Efendim... Meşhur fıkra... Hakim, Karadenizli'ye demiş ki... Samsun'da, Sinop'ta dolaşmayı bırak da... İstanbul'a gel, İstanbul'a.

Fıkrayı bilen Baba güldü:

- Gelmem.

(Not: Bilenlerin, bilmeyenlere anlatması ricasıyla.)

Demirel ile Manisa notları...

Belediye binasına girerken... Demirel'e "olağanüstü bir ilgi" vardı. Belediye Başkanı, ilginin nedenini bize şöyle açıkladı:

- 34 yıl aradan sonra, Belediye'ye, ilk kez bir Cumhurbaşkanı geliyor... Bu az şey mi?

Koskoca Manisa Belediyesi'ne, 34 yıldır, hiçbir Cumhurbaşkanı'nın gitmemesi...

Düşündürücü ama gerçek.

***

Manisa Belediyesi'nin "tarihi" 113 yıllık.

Bu 113 yıl içinde "iki defa üst üste" seçim kazanan "tek kişi" var:

Şimdiki başkan Adil Aygül.

Demek, başarılı ki, halk seçiyor.

Manisa "özelleştirme rekortmeni."

Temizlik, özelleşmiş.

Park, bahçe, mezarlık bakımı...

Kreşler, huzurevi...

Pazar yerlerinin denetimi, trafik hizmetlerinin belediyeyi ilgilendiren bölümü...

Hepsi özelleşmiş.

Baba dedi ki:

- Tebrik ederim... Ankara'nın yapmaya çalıştığı da bu... Devletin işini, daha az masrafla, daha iyi yürür hale getirmek.

***

Demirel nereye gitse, dert dinler...

Manisa'da ise...

"Başka şeyler" dinledi.

Örneğin:

* Efendim, Manisa'da üretilen TV, dünyanın 103 ülkesine ihraç ediliyor.

* Efendim, birinci Organize Sanayi doldu... İkinciyi yaptık... O da doldu... Şimdi, üçüncü Organize Sanayi Bölgesi mi kursak... Yoksa "serbest bölge" mi?

* Efendim belediyenin kimseye borcu yok... Sizden para, pul istemiyoruz... Sadece Yerel Yönetim Reformu yapılsın, yeter.

***

Manisa, İzmir'in "arka bahçesi."

Sanki "mahallesi."

Manisa, Celal Bayar Üniversitesi'nin 14 bin öğrencisi var.

Yüzde 47'si "İzmir'de yatıp, kalkıyor."

Ayrıca... Binlerce İzmirli... "Daha ucuz diye" Manisa'da ev tutmuş... Sabah İzmir'e gidiyor, akşam Manisa'ya dönüyor.

Ancak bir "sorun" var.

"Yol" sorunu.

Manisa ile İzmir arasındaki yolun "20 kilometrelik bölümü" hâlâ "tek yol."

Eğer "çift" hale getiriliverse...

Manisa "patlayacak."

İzmir ise "rahatlayacak."

Ve her yıl, yüzlerce kişi "trafik şehidi" olmayacak.

***

Adettendir, Baba'ya, her gittiği yerde bazı "hediyeler" verilir...

Baba da bunları Ankara'da "Çankaya'nın salonlarında" sergiletir.

Ama Manisa'da "öyle bir şey" hediye edildi ki...

Ne sergiye konur, ne müzeye kaldırılır.

Hediye "bir sepet dolusu mesir macunu."

Baba'yı duygulandıran şehit mektubu

Şehit aileleri geldiler... "Baba" diye uzandılar. Ve Demirel'in elini öptüler.

Baba, gözlerini kıstı...

"Öteki babalara... Şehit babalarına" bakmaya başladı.

"Şehit babalarından biri" sesini yükseltti:

- Sayın Cumhurbaşkanım!..

Odada tam bir sessizlik.

"Acılı baba" devam etti:

- Bizler... Manisalı 140 şehidin geride bıraktıkları... Analar, babalar, eşler, çocuklar... Devletimizin, şehitlerimize verdiği madalyaların emanetçileriyiz.

Baba, duygulandı.

Dudakları kıpırdadı.

Şehit babası:

- Çocuklarımızın madalyalarını geri vermek gibi bir niyetimiz yok... Onları, gururla yakamızda taşıyacağız.

"Salondakilere" baktık...

Dokunsanız, herkes ağlayacak.

Aklımıza, Mehmet Emin Yurdakul'un şiiri geldi:

Git evladım, yıllarca ben oğulsuz kalayım.

Şu yaralı bağrıma kara taşlar çalayım,

Haydi oğlum, haydi git,

Ya gazi ol, ya şehit.

Oğlu, Güneydoğu'da şehit düşmüş...

Babası diyor ki:

- Vatan sağolsun... Bu toprak için, öteki oğlum da feda olsun.

Sonra söz Demirel'e geldi.

"Şehit babasına" döndü...

Ve dedi ki:

- Sen bir şehidin babasısın... Ya ben?.. Ben, beşbin şehidin babasıyım... Sen gel de bir bana sor... Bağrım nasıl yanıyor?.. Nasıl kanıyor?

Yine "duygulu bir sahne."

Çok kişi, eliyle... Mendiliyle... Gözlüğüyle... "Gözyaşını gizliyor."

***

Şehit babasının son sözü:

- Şehit ailelerinin sözcülüğünü üstlenerek, bizlerin acılarını istismar edip, siyasi rant peşinde olanları kınıyoruz.

Sonra da cepten çıkan bir zarf:

- Sayın Cumhurbaşkanımız... Taleplerimizi yazdık... Arz ederiz.

Baba zarfı aldı, cebine koydu.

***

Akşam, Ankara'ya dönerken...

Baba'ya sorduk:

- Şehit ailelerinin mektubunda neler yazılı?

Demirel, cebinden mektubu çıkardı:

- Al, oku...

Okuduk.

Öylesine "masum" talepler ki...

* Şehit ailelerini ilgilendiren yasalar yapılırken, bizim de fikrimiz alınsın.

* MGK'nın tavsiyesiyle "Şehit Ailesi Dernekleri" kurduruldu... Ama sonra kimse bu derneklere rehberlik etmedi... Diyalog kurmadı.

Ve mektubun "üçüncü" paragrafı:

- Bizler, evlatlarımızın şehit olduğu değerler uğruna bugün de can veririz.

Mektubu Baba'ya geri verirken "adresi" not ettik:

"Yurt-Sav... Yurt Savunması Gazileri ve Şehit Aileleri Dayanışma Derneği - Hakkı İplikçi Parkı - Yurt-Sav sokağı - Tel: 0.236.238 21 83 Manisa."

Belki "ilgilenenler" çıkar diye...

Yazarlar sayfasina geri gitmek icin tiklayiniz.

Copyright © 2000, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır