O zamanlar daha önce de dediğim gibi, gümrük duvarları yüksek, kaçakçılık revaçtaydı. Bir süre kızakta bekletilen Tantan'ı bu sefer İstanbul'un Mali Polis Müdürü makamında görüyoruz. O sırada ihtilal de olmuş, askeri yönetim iş başına gelmişti. Kendisine büyük yetkiler verilmiş ve "Yürüyebildiğin kadar yürü... Kaçakçılıkla uğraş, muzur faaliyetleri önle" denmişti.

İşte onun bu Mali Polis Müdürlüğü döneminde, oraya daha önce torpil yapıp gelenler, bu sefer de Türkiye'nin en ücra köşelerine tayin yaptırabilmek için sıraya girdiler. Tabii bu arada iyi niyetle çalışan büyük bir kitleyi hiçbir zaman töhmet altında bırakmak istemem. Çünkü Tantan sadece bir semboldü. Onun gibi nice fedakar ve namuslu polis bu teşkilatta görev yapmıştır.

Evet bütün İstanbul'un kaçakçılarına kan kusturan, günde 2-3 kamyon radyo, teyp, televizyon yakalayan, kaçak sigara ve viski kamyonlarını peş peşe Emniyet Müdürlüğü'nün önüne dizen bu polis şefinin evine girebilmiş bir tek gazeteci vardı. O da şu anda bir büyük gazetenin Haber Müdürlüğü'nü yapan, o zamanki polis muhabiri Fehim Yener idi... Tantan ile araları çok uyumluydu. Bir gün bana onun Şehremini'nde oturduğu polis lojmanlarındaki evini anlatırken şunları söylemişti; "Ağabey aklın durur... Eve girdim şaşırdım. Yerde halı yok, o bildiğimiz uzatma kilim parçaları... Perdeler Nazilli basmasından. Koltuk hak getire. 8-9 tane tahta sandalye var o kadar... Ama hepsi pırıl pırıl, tertemiz ve bu evde 6 çocuk bakıyor. Ayrıca da evde ne bir teyp, ne de bir televizyon var." Enteresandır her gün kamyonlarla kaçak radyo, teyp, televizyon yakalayan polis şefinin evinde bunlardan bir teki bile yoktu.

AHMET VARDAR