Konca'nın vasiyeti
17 Temmuz 1998'de kaçırılan ve öldürüldüğü ancak bir hafta önce ortaya çıkan Konca Kuriş kadınlar için bir sığınma evi kurulmasını istiyordu
Hayatın çarkları Konca Kuriş için artık daha hızlı dönmektedir. Çünkü artık o hem bir iş kadını, hem anne, hem de özellikle Kuran-ı Kerim üzerinde çalışan bir araştırmacıdır.
Ve 90'lı yılların ortalarında araştırmalarının sonuçlarını halka açıklamaya, görüşlerini anlatmaya karar verir. Bu, "Kadın Sempozyumu" başlığı altında bir konferansla olacaktır. Konca, bu konferasında Kuran-ı Kerim'de kadınlara yönelik ayetleri açıklamaya çalışır.
İlk kez, kadın adet halinde namaz kılabilir, kadın-erkek yan yana cenaze namazı kılabilir gibi görüşlerini telaffuz eder. Bu, bir anlamda içinde yıllardır biriktirdiğini dışa vurmasıdır.
İşte bu dışa vuruş, İslami kesimde Konca'ya karşı tepkilere neden olacaktır.
Bu konferansın ardından "Bağımsız Kadın Derneği"ne kaydını yaptıracaktır. Ama derneğe girişi de olaylar yaratır. Gerçi dernek, bütün politik görüşlere kapalıdır. Hoşgörü ana unsurlarından biridir. Fakat Konca'nın türban ile dernek binasına girmesi, kimi kadınların huzurunu kaçırır, 30-35 kadın neredeyse istifanın eşiğine gelir.
Konca, bundan sonra kendisini "İslami Feminist" olarak niteleyecektir.
YENİ AMAÇ
Artık tek bir amacı vardır: Kadınlar için bir sığınma evi açmak...
O dönemde Mersin Büyükşehir Belediye Başkanı olan Halil Kuriş de akrabasıdır. Sığınma evi projesi için belediyenin de desteğini almaya çalışır. Dernek Başkanı Necla Ölçer, Konca'nın ablasıdır. Necla Hanım da Mersin'de kadınların ezildiğini, koca dayağına maruz kaldığını anlatıyor ve sığınma evinin önemine değiniyor.
Necla Hanım'a göre Konca'nın bir vasiyeti, zaman zaman şakayla karışık da olsa eğer ölürse cenazesinde kadınların ön safta yer tutması... İkinci vasiyeti ise bir kadın sığınma evinin mutlaka açılması. Çünkü derneğe yalnız Mersin ve çevresinden değil, İzmir gibi, Sivas gibi, Türkiye'nin başka illerinden de kadınlar başvuruyor.
Dernek üyesi kimi kadınlar, Konca'nın kaçırıldığı 17 Temmuz 1998'den sonra sığınma evi projesinde bazı aksaklıklar olduğunu söylüyorsa da, Başkan Necla Ölçer, "Bu artık Konca'nın bir vasiyeti oldu. Mutlaka sığınma evini açacağız" diyor.
ASLINDA KİMDİ?
İki gün Mersin'in altını üstüne getirdim. Gerek ailesinden, gerek komşularından, hatta uzaktan bir merhaba diyenlerden Konca'nın hayatı üzerine üç-beş kelime almaya çalıştım. Ama nafile. Kime Konca desem, "aman adımı yazmayın" cümlesi aramıza duvar örüyor. Gümrük meydanında, İsmet İnönü bulvarında dolaşıyorum. Ve önüme çıkan kadınlara soruyorum:
- Nasıl bilirdiniz Konca Kuriş'i?
Kimi "çok samimiydi" diye başlayan övgüler düzerken, kimi de boş gözlerle yüzüme bakıyor:
- Biraz fazla abartılmadı mı Konca Kuriş?
Bağımsız Kadın Derneği'nin afişi önünde durup bu yazının son cümlesi olarak yazıyorum:
- O bir kadındı. Düşündü, konuştu.
Ve...
İşte burada bitiyor söz de sözcük de...
REFİK DURBAŞ
|