İŞKENCEYLE İTİRAF
Kasetlerden birinde de, cesedi dün Kartal'da bulunan Zehra Vakfı Başkanı İzzettin Yıldırım'a, işkenceyle bazı itiraflar yaptırılıyor. Yaklaşık 15 dakika süren bu kasette Yıldırım'a, Hizbullah'ın içine sızan bir MİT ajanı olduğunu söylemesi için çeşitli işkenceler uygulanıyor. Kasetteki konuşmasının başında pişman olduğunu söyleyerek af dileyen İzzettin Yıldırım, kasedin sonlarına doğru, şunları söylüyor:

TELLE BOĞUYORLAR
"Beni nasıl olsa öldüreceksiniz. İstediklerinizi söylersem canımı kurtarırım dedim ama beni bırakmayacağınızı anladım. Ben MİT ajanı değilim." Salondaki 150 polis müdürünün bile midesi bulanarak izlediği ikinci kasette ise gözleri, elleri ve ayakları bağlı bir rehinenin boğulma sahneleri bulunuyor. Boynuna geçirilen bir telle boğulan kurbanın ayaklarına başka bir Hizbullah militanı bastırarak, boğazına geçirilen ipten kurtulmasını önlüyor. Rehinenin can çekişmesi yaklaşık 10 dakika sürüyor.

Militanların her biri ihbarcı
HİZBULLAH militanları emirlere karşı gelirse diğer militanlarca sorumlulara rapor ediliyorlardı. Bu sayede örgütün içinde bir oto kontrol sistemi oluşturuluyordu. Bazen bir kadın, kocasını dahi rapor edebiliyordu. Bu durumun canlı örneği Filiz Yalçın'dı. Şu an tutuklu olarak İzmir DGM'de yargılanan Yalçın, örgüt aleyhine konuşmaya başladığı için eşini rapor etmiş, ancak eşinin kaçırılması üzerine polise başvurmuştu. Genç kadın sayesinde örgütün Antalya ağı çökertildi.

Serdar CANIPEK

Deşifre olanlar göz hapsine
Bİr militan deşifre olursa göz hapsine alınıyordu. Deşifre olmuş militan bir başka militanın evinin odasına kapatılıyordu. Ev sahibi dahi bu kişinin kim olduğunu bilmiyordu. Göz hapsindeki militanın yemeği kapısının önüne bırakılıyor, oda kapısı çalındıktan sonra uzaklaşılıyordu. Militan da tuvalete gideceği zaman kapıyı çalıyor ve ortada kimse kalmadığı zaman odadan çıkarak tuvalete gidiyordu. Emre uymayarak evden çıkan militan, eğer dışarıda kendisini tanıyan bir militan tarafından görülürse rapor ediliyor ve cezalandırılıyordu.

İşte örgütün şifreleri
HİZBULLAH'IN, özel haberleşme yöntemleri kullandığı anlaşıldı. Militanların sureler aracılığıyla haberleştiği, bulundukları yerin güvenli olduğunu anlatmak için "cama oyuncak tavşan koyma" ya da arabayı ters park etme gibi yöntemler kullandığı belirlendi. Akdeniz Sorumlusu Mehmet Emin Ekinci'nin Bağcılar'daki evine giden polisler, camda duran oyuncak tavşanı kaldırmayınca Ekinci'yi kıskıvrak yakalamayı başardı. Murat Kurt ve Ahmet Kanlıbıçak da tavşan tuzağına düşüp eve gelince polis tarafından gözaltına alındı.

ÖRGÜTÜN en çok kullandığı bir diğer yöntem "arabayı ters park etme". Otomobilini her zaman belli bir yöne park eden militan, eğer ters yöne park ediyorsa bu "evin tehlikede olduğu" anlamını taşıyordu. Hizbullahçılar, dinlenebilir endişesiyle telefon kullanmadığı için özel kurye ile mesaj gönderiyordu. Mesaj, zarf içinde kuryeye veriliyordu. Mesajı alan kişi, kuryeye tespit edilen bir sureyi "parola" diye soruyordu. Cevap veren kurye de, karşısındakinden şifreli sureyi okumasını istiyordu.

İhsan DEMİR (SHA)