kapat

18.01.2000
Anasayfa
Son Dakika
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Spor
S u p e r o n l i n e
Magazin
Atayatirim
Sofra
Bizim City
Sizinkiler
Para Durumu
Hava Durumu
İstanbul
İşte İnsan
Astroloji
Reklam
Sarı Sayfalar
Arşiv
Hazırlayanlar
Sabah Künye
E-Posta

1 N U M A R A
Z D N e t  Türkiye
A T V
M i c r o s o f t
Win-Turkce US-Ascii
© Copyright 2000
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
ZÜLFÜ LİVANELİ (livaneli@sabah.com.tr )


Drakula'nın şatosunda

Gezgin tabiatım beni bu hafta sonunda Transilvanya'ya Karpat dağlarının eteklerindeki Bran şatosuna götürdü.

Kayaların üstüne kurulmuş olan şato 1377'de yapılmış ve gerçekten de bir çok efsaneye kaynaklık eden ürkütücü bir görünümü var.

Soğuk taş duvarlar, labirent gibi geçitler, dev şöminenin arkasına gizlenmiş olan gizli merdiven ve eksi 15 derecede gezdiğimiz şatonun kanlı geçmişi.

İrlandalı yazar Bram Stoker, Drakula tipini yaratırken bu şatoyu ve Prens Vlad'ı temel almış.

Prens Vlad bizim Kazıklı Voyvoda olarak tanıdığımız kişi.

Bu adamın zalim ve kana doymayan karakteri, vampir Drakula'nın yaratılmasına yardımcı olmuş.

Vlad 40 bin kişiyi kazığa geçirerek öldürmüş.

Dünyanın en acılı idam şekli olan kazığa geçirme törenlerini bizzat seyreder ve kan görmekten müthiş zevk alırmış.

10 bin yeniçeriyi de kazığa geçirdiği söyleniyor.

***

Bram Stoker'ın yararlandığı bir başka Balkan sapığı da Macar Batori Prensesi.

Bu prenses, bakire kanının kendisini uzun yaşatacağına inandığı için binlerce masum kızı öldürtüp kanını içmiş veya banyo yapmak için kullanmış.

Sarayında; yatak odasının altı bile gömülmüş bakire cesetleriyle doluymuş.

Bu prenses suçunun cezasını feci bir biçimde ödemiş.

Kadını canlı canlı heykel haline getirmişler.Gövdesinin tümünü ve başını kaplamışlar.Gözleri bile kapanmış. Sadece ağzı açık kalmış. Buradan hava alabiliyormuş ve onu her gün besliyorlarmış. Böylece ölümü çok uzun ve acılı olmuş.

***

Bu gerçek öyküleri dinleyince insan günümüzün Balkan kasaplarının zulmünü daha iyi kavrayabiliyor.

Gerçekten de çok sert, vahşi ve kanlı bir tarihi var Balkan toprağının.

Bu tarihe Niş şehrinde, kesilmiş kelleleri üstüste koyarak yapılan "Kellekule"yi katmak istemezdim ama ne yazık ki Osmanlıların isyancıların kellelerinden yaptığı bu kuleyi gözlerimle görmek bahtsızlığına uğradım.

İnsan tarihi acılarla dolu.

***

Drakula şatosunu 1926'dan sonra Romanya Kralı Ferdinand ve karısı Maria, yazlık olarak kullanmışlar.

Kraliçe Maria'nın da çok ilginç bir öyküsü var.

Güzel kraliçe, Bulgaristan'ın Balçık bölgesinde gördüğü bir Türk kaptana aşık olmuş. Öyle büyük bir aşkmış ki bu, herkes tarafından duyulmuş.

Ve kraliçe öldüğü zaman kalbinin çıkarılıp, büyük aşkını tanıdığı Balçık'a gömülmesini vasiyet etmiş.

Öyle de yapmışlar.

Bugün Kraliçe Maria'nın kalbi, Türk kaptanı ilk kez gördüğü Balçık'ta gömülüymüş.

***

Gördüğünüz gibi Balkan hikayeleri kanla, ihtirasla, cinayetle yoğrulmuş. Gölgeleri karanlık Karpat dağlarından, Transilvanya'dan yazılan bu yazı da ister istemez geçmişin hayaletleriyle dolu.

Yazarlar sayfasina geri gitmek icin tiklayiniz.

Copyright © 2000, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır