


Dünya çapında bir star
Tarkan konserini zaten yazacaktım ama başarısı basında hak ettiği kadar vurgulanmadığı için daha geniş yazmaya karar verdim.
Konser tek kelimeyle muhteşemdi.. Sadece sanatını tüm Avrupa ülkelerinde ve ABD'de de kabul ettiren, üstelik şarkılarını Türkçe söylemekte ısrar ederek ve yabancı hayranlarına da Türkçe söyleterek kabul ettiren Tarkan değildi mükemmel olan.. Bizim, Türkiye'de ancak bir Madonna, Spice Girls veya Rod Stewart konserinde gördüğümüz güzellikte, en son teknolojik yenilikler uygulanarak hazırlanan sahneler ve tüm organizasyon da kusursuzdu. Bir kere bütün Tarkan konserlerinde, organizasyonlarında İstanbul Plak'ın başarısı gözle görülüyor. Bunu Tarkan yurt dışındayken olup biten her şeyi yakından takip ederek basını anında doğru bilgilendirme çalışmalarında da fark etmiştim. Hiç hata yapmıyorlar. Ses, ışık ve dekoru hazırlayan 'STARAS' ise bu konserde deneyimini konuşturmuştu doğrusu. Sahnenin kenarından ve tepeden inen köprünün her iki yanından saçılan ışıklar, bilgisayarla hazırlanıp projeksiyonla koskoca sahnede sergilenen ışık oyunları, tam zamanında ve ölçüsünde kullanılan sis, ses müzik düzeni ve herşey..
Tarkan kendisinden bekleneni son bir yıl içinde ülkesine fazlasıyla verdi. Adını dünyanın müzik starları arasına başarıyla yazdırdı. Bu başarıyı gururla taşıdı. Dünyanın en ünlü dergilerine, gazetelerine mükemmel bir İngilizceyle ve her seferinde Türklüğünü ön plâna çıkararak röportajlar yaptı. Yüzlerce röportajında, radyo ve televizyon sohbetinde hep ölçülüydü, olaylar tamamen aleyhinde geliştiği dönemde bile hatalı tek bir cümle sarfetmedi. Sabırla ve bir stara yakışacak olgunlukla hareket etti. Ben bugüne kadar onu hep yardım konserlerinde izledim. Programı müsait olmasa bile gerektiğinde her şeyi yüzüstü bırakarak bu konserlere beş kuruş ücret almadan çıktığını biliyorum. Son konserinin de geliri olduğu gibi Türk Eğitim Gönüllüleri Vakfı'nın depremzedeler için kurduğu "Hayat Mahalleleri"ne bırakıldı biliyorsunuz.
Biz ne yazık ki sanatçılarımızın başarısını fazla değerlendiremiyoruz. Zayıf bir noktalarını yakaladığımızda onları köşeye sıkıştırmaktan daha fazla zevk alıyoruz. Dünya başarılarına şapka çıkardığında bile biz onlarla yeterince gurur duymayı başaramıyoruz. Sanatın her dalında böyle.. Opera, bale, tiyatro, sinema, her dalda çok başarılı sanatçılarımız var ama çoğumuz isimlerini bile bilmiyoruz. Tarkan gibi, bir sanatçımızın Türkiye'nin adını dünya çapında duyurması, dünya "yıldız"ı olması ise hiç kolay bir iş değil. Yıldızlarımızın başarısıyla gurur duyma ve onları takdirlerimizle ödüllendirme fırsatını kaçırmamalıyız.
Maydanoz meselesi
"Efendim, madem ki benim kameramanımı dışarı çıkarttı, ben de ona televizyondan, gazeteden veryansın ederim.." Bu çağdışı medya anlayışına bir son vermek gerekiyor artık.
Konserde olanlar gördüler, yaşadılar.. Basın mensupları (en azından çoğu) konser sonuna kadar sahnenin dibindeydiler. Ellerindeki kameraları havaya kaldırarak ve bir sürü para ödeyip, bunun karşılığında sanatçıyı izlemek isteyenlerin de önüne perde gibi dikilerek.. Bununla da yetinmeyip tribünlerin ön sıralarına da tırmandılar..
Ben bir koltuk için 45 Milyon TL. vermişsem, önümde bir kameraman istemem, siz ister misiniz?
Kameramanlar hırpalandıysa bu büyük yanlış ama kurallar önceden belirtildiğine göre bunlara uymamak da aynı derecede yanlış.. Bu konserlere giren kameramanlar haber kameramanları, herhalde konserin tümünü kaydetmeye hakları olduğunu düşünmüyorlar. Konser yöneticilerinin birinci şarkıdan sonra dışarı çıkmalarını istemesi son derece doğal, bütün yabancı sanatçıların konserinde de aynı uygulama yapılıyor.
Tarkan gibi çok sayıda Batı ülkesinde konser veren bir sanatçının konserinde neden yapılmasın? Artık bencillikten vazgeçelim de her konuda "doğru"lara kendimizi uydurmaya çalışalım. Güzel olaylara gölge düşürmeyelim, ne dersiniz?
Sakat kafalar
Ormanları koruyan işçilere para bulunamadığı için "Ağaçları kesip satın, paranızı çıkarın" denmiş ve bu kimbilir kaç zamandır uygulanmış, her ay bir orman kesilmiş. Haber çıktıktan sonra Orman Bakanı " Çare bulacağız" diye açıklama yapıyor. Şimdiye kadar neredeydi acaba?
Bir yanda biz tek tek, üçer beşer ağaç dikerek, ülkemizi yeşillendirelim yanan yıkılanın yerine yenisini koyalım diye iğneyle kuyu kazıyoruz, adamlar öbür tarafta orman, orman kesiyorlar. Üstelik korumak üzere tutuldukları ormanları. Bu kadarını Temel bile düşünemezdi. Elleriniz kırılsın İnşallah, başka bir şeycik demem..
Bir yanda Çekül Vakfı, toplamı " 8 Milyon TL karşılığında 7 ağaç" dikenlerin çabasıyla 7 Ağaç Ormanları üretiyor, TEMA ülke içinde ağaçlandırma için çırpınırken Almanya'da da "Tanıtım Etkinlikleri" düzenliyor, diğer tarafta adamlar orman, orman kesiyorlar. Gelecek kuşaklar adına da söylüyorum "Elleriniz kırılsın İnşallah!"
Bunlar Merkez Bankası çalışanlarına para bulamadıkları gün "Kendiniz için de para basın" diyebilirler, hiç şüpheniz olmasın..
Bana kalırsa kesin milletin sabır sınırının, bu rezilliklere daha ne kadar dayanabileceğini ölçüyorlar.