Sizlerden bir süre ayrı kalmanın çok sıkıcı olduğunu söylesem inanır mısınız?... Gerçekten de yorgun bir halde idim ve bir süre izin yapayım demiştim. Ve bu süre zarfında yurt dışındaki oğlumun ve torunumun yanında kaldım. Onlarla özlem giderdim. Ama yukarıda da söylediğim gibi sizlerden ayrı kalmanın bir boşluğu da oluyor. Bunu derken illa bir sürü insanın dertli olması, sıkıntıya düşmesi ve haksızlığa uğramasını istediğimden değil, ama sizlerden hergün gelen yüzlerce mesajı okumayı adet edindiğimden bu boşluğu hissettim. Neyse artık yine uzun bir süre birlikte olacağız. Yüce Allah sağlık, sıhhat verdiği sürece problemlerinizi halletmeye çalışacağım.
Evet, ne diyordum bir süre yurt dışına çıkmıştım. Dünyanın en ileri ülkesi olan Amerika'da neler mi gördük, neler mi yaşadık, isterseniz kısaca anlatayım; Hani derler ya, "Eller gider Ay'a, biz kalmışız yaya..." İşte o misal bir haftalığına araba kiralamıştım. Ve o bir hafta da yağmurlu geçti. İnanır mısınız sileceklerden süzülen su ile yandaki arabaların sıçrattığı su aynı temizlikte... Buradaki alışkanlıkla otomobil bu yağmurda ne hale geldi diye baktığımda, hayret sanki oto yıkayıcısından çıkmışız... Bu bahsettiğim yer Amerika'nın 1 milyon nüfuslu bir şehri... Sokakta tanıdık, tanımadık herkes birbirlerine güler yüz gösterip, selamlaşıyorlar. Ne kimse ile hesaplaşıyor, ne de kimse kimsenin gözünü oymaya çalışıyor. İsteyen istediği kıyafeti giyiyor, istediği kiliseye gidiyor... Okullarda her türlü inanış serbest... Otelde yatağınızın baş ucundaki komidinde muhakkak bir İncil var. Televizyonda yılın boks maçını seyrediyorsunuz, galip gelen boksöre mikrofon uzatılınca, "Önce bana bu gücü veren Allah'a şükrederek sözüme başlayacağım" diyor. Sonra da ona yardım edenleri bir bir sayıyor.
Bütün bu anlattıklarım örneklerin sadece küçük bir kısmı... Orada televizyonlarda şu anda ne konuşuluyor biliyor musunuz, Amerikan Cumhurbaşkanının yaşı 60'ı geçen vatandaşlarına sağlık ve ilaç hizmetini devletten bedava alabilmeleri için uğraş vermesi... Alın işte en büyük fark... Onların kurtarıcıları yok... Zoraki eğiticileri yok... İten-kakanları yok... Ama Ay'a da gitmesini bilmişler. Bizde ise, 60 yaş üzerindekilere ne yapılıyor?...
Evet ben giderken ülkenin ana konusu "APO'yu asalım mı, asmayalım mı?..." idi, döndük ve bir de baktık ki, gazetelerin manşetleri yine aynı... "APO'yu asalım mı, besleyelim mi?..." Sanki ülkenin dengesi onun üzerine kurulmuş. Boş işlerle uğraşmak o kadar hoşumuza gidiyor ki, bir türlü bırakamıyoruz. Adamı öldürmek için onbinlerce şehit verdik, bütçemizin anasını ağlattık, şimdi de yaşatmak için dünyanın çabasını gösteriyoruz. Akıl almaz bir iş vesselam... Neyse biz bu boş işleri bırakalım da kendi işlerimize bakalım. Yarından itibaren yine sizlerin sesini duyuracağım.