


Gönül kervanı...
Şehit yakınlarını hem ikna etmek lâzım, hem teskin etmek lâzım.
Onları devlete küs ve kırgın bir halde bırakamayız. Ölenler öldü, kalan sağlar bizimdir hiç diyemeyiz.
*
Apo'nun infazı'nı erteleyen Zirve Kararı için, bizim de katkımız var.
Kamuoyu oluşturmak uğruna çok yazılar yazdık... MHP'liler üzerinde kurulan baskılarda hepimizin payı oldu.
Bunları niye yaptık?
Ne Mesut Yılmaz'ın hatırı için, ne de Ecevit'in kara kaşı kara gözü için.
Sadece Türkiye'nin menfaatleri için.
Biz buna inandık.
Aldığımız bütün eleştirilere rağmen, Apo'yu alel acele asmakla bir yere varamayacağımızı anlattık.
Devlet Bahçeli'ye Devlet Adamı gibi davrandığı için teşekkür bile ettik.
Hepsi güzel.
Peki, iş bitti mi?
Şimdi bizi bekleyen başka bir sorumluluk yok mu?
*
Var...
Eğer şehit yakınlarını, onların annelerini, babalarını, çoluklarını, çocuklarını ikna ve teskin edemezsek, zirveden çıkan karar, bizi daima yaralı bırakacaktır. Bizi daima mahçup kılacaktır...
Bunu hâlletmeliyiz.
Ülkede kalabalık bir küskünler ordusu bırakamayız. Onlara sırtımızı dönemeyiz.
Sonra bize derler ki:
Vefasız... hayırsız...
Hattâ:
- Duygusuz...
*
Yâni biz yaptık, oldu'yla iş bitmez.
Neden yaptık?
Ateş düştüğü yeri yaktığına göre, bunu şehit yakınlarına anlatmakta güçlük çekebiliriz... Kabul.
Ama anlatmaya üşenemeyiz.
İster anlasınlar, ister anlamasınlar deyip geçemeyiz.
Başbakan çıkmalı, bütün televizyonları aynı anda tek hatta kitlemeli ve neden böyle yaptığımızı tane tane anlatmalı.
- Efendim, anlattı ya.
Hayır, yetmez.
Gerekiyorsa, bir Türkiye turu atmalı, gerekiyorsa şehit yakınlarını guruplar halinde ziyaret etmeli, gerekiyorsa bir ulusal brifing düzenlemeli... anlatmalı, anlatmalı... Bıkmadan, usanmadan anlatmalı.
Biz o'na yine yardımcı olacağız.
Ama böylesine hayati bir siyasi kararda, Başbakan'ın en önde yürümesi lâzım.
*
Deniz Gezmiş'i asmak işe yaramadı diyor Başbakan.
Evet yaramadı, biliyoruz.
Ama Deniz Gezmiş'le Apo bir mi?
Deniz Gezmiş'in, geride bıraktığı müşteki yok... Burada ise 30 bin aile var... Ortalama 5'er kişilik aile olsalar, 150 bin kişi eder.
Başbakan, iyi yürekli ve insancıldır... 150 bin kişinin acısı'nı mutlaka yüreğinde hissediyordur.
Öyleyse...
Acele tarafından bir tatmin politikası için derhal organize olmak lâzım.
Tek başına Ecevit'e bunu yıkmak da yanlış. Bir Gönül Kervanı lâzım...
İkna için, teselli için, teskin için... bir toplu taarruz lâzım.
Sevgi dolu, toprak ve yağmur kokulu, şefkatle yoğrulu, ulusal bir girişim lâzım.
Ta ki bu anneler en içten ve en samimi duygularla evlâtlarımız bu vatana helal olsun diyerek boyunlarını öne eğene kadar.
Bence gün kaybediyoruz.
Biraz çabuk olalım.