Mihri Belli İrticacı mı, askerci mi?
28 Şubat sürecinde Ordu'nun yanında olduğunu söyleyen Sosyalist Mihri Belli, 12 Mart askeri müdahalesinden sonra MSP adaylarını desteklemişti
TÜRK solunun en ilginç isimlerinden biri olan Mihri Belli, 25 yıl arayla sergilediği iki zıt tavırla yeniden tartışma gündemine oturdu. Ömrü askeri darbeler sonrasında mahkemeler, cezaevleri, sürgünler ve yurtdışında mültecilik yaparak geçen bu sosyalist aydın, Yeni Şafak Gazetesi'nde yayınlanan bir röportajda, 28 Şubat 1998 sürecinde orduyu desteklediğini söylüyordu.
"Eski Tüfek" lakabıyla tanınan Belli, uzun röportaj sırasında 28 Şubat konusundaki soruyu şöyle yanıtlıyordu: "Bir tarafta Ordu var, bir tarafta da Çillerciğimle Erbakancığım var. Şimdi ben burada herhalde Çiller'i tutmam."
Belli, röportajı yapan muhabirin "Darbelerin CIA destekli olduğunu, Türkiye'yi laik-antilaik, gerici-ilerici diye kamplara bölenlerin CIA destekli hareket edenler olduğunu en iyi bilenlerdensiniz" şeklindeki ısrarını ise şöyle yanıtladı: "Refah'a oy vermeyen müslüman değildir diyerek asıl bölücülüğü Erbakan yaptı."
Bu sözler basında yankı buldu, bazı yazarlar tartışmayı "Mihri Belli gibi müktebesatı kuvvetli bir Marksisti kendisinin doğal müttefiki sanan bu zihniyet ancak böyle sükutu hayale uğratılabilirdi" sözleriyle köşelerine taşıdı.
12 MART'TAKİ MİHRİ BELLİ
Ancak 28 Şubat sürecinde ordunun yanında olduğunu söyleyen sosyalist Mihri Belli'nin 12 Mart 1971 askeri darbesinden sonra çok farklı bir tutum sergilediği ortaya çıktı. Belli, darbeden sonra 1973 yılındaki ilk seçimlerde, bazı bölgelerde Milli Selamet Partisi adaylarının desteklenmesini önermişti. Belli, geçtiğimiz günlerde yayınlanan "İnsanlar tanıdım" başlıklı anı kitabının ikinci cildinde bu dönemi şöyle anlatıyor:
ATATÜRKÇÜLÜK KILIFI
"Seçime katılan partilerin mevzilenmesi şöyleydi: 12 Martçılarla işbirliği yapmış AP, CGP, DP ve MHP bir yanda, 12 Mart faşizmine bulaşmamış hatta bir ölçüde muhalefet etmiş CHP, MSP, TBP ve MP öte yanda. MSP adaylarının da yerine göre desteklenebileceği yolunda görüşümüzün laiklik ilkesine aykırı bir tutum oldunu ileri sürenler oldu. MSP'nin niçin hiç değilse bir yanıyla demokratik güçler arasında sayılması gerektiğini dilim döndüğünce açıkladım. İşbirlikçi sermayenin güdümündeki propagandanın, zaman zaman "Dini irtica hortladı; laiklik elden gidiyor" diye feryat ederek solcusundan demokratından gericiliğin hakiki temsilcisi, demokrasi düşmanlarına, halk düşmanı faşistlere kadar uzanan bir "Atatürk devrimleri savunucuları cephesi"ni oluşturabildikleri, Türkiye'nin bir gerçeğiydi. Oynanan oyunu sezemeyenler, gardırop Atatürkçülüğünün hakiki gericiliğin maskesi olarak kullanıldığı gerçeğini göremeyenler gaflet içindeydi."
|