Yeni çizgi
Sâkin bir devre yaşıyoruz.
Clinton geldiğinde, ABD'yi protesto edenler 200 kişiyi geçmedi.
AGİT'i kimse yadırgamadı.
Helsinki'ye imza atarken Bağımsız Türkiye sloganıyla kimse yollara dökülmedi.
Bütün Türkiye PKK'ya öfkeli ama Apo'nun infazı durdurulunca, gençlik, mitingler falan düzenlemedi.
*
Önceleri öyle miydi?
NATO'ya hayır'dan tutun da, Kıbrıs için ya taksim ya ölüm'e kadar, hergün sokak hareketleri olur, solda veya sağda fraksiyonlar bile çarpışırdı.
"Sosyal faşistler" "Amerikan uşakları" "CİA Ajanları"
Bu sataşmalar artık duyulmuyor.
DGM'yi ezdik, sıra MES'de diyen yok.
"Katil sermaye" kubbede kalan bir sâda şimdi.
*
Demek ki Türkiye, sâkin ve soğukkanlı düşünmeyi öğrendi.
Ülkenin menfaatleri izm'leri yok etti.
Buna bir de depolitizasyon eklenince, ortalık süt liman...
Sendikalar uyum içinde... İşçi-işveren ilişkileri belli bir düzeyde...
Masum öğrenci hareketleri artık çizginin dışına çıkmıyor.
İsrail'e kızan yok... Bilakis... En önemli anlaşmalara Erbakan'ın imzası atıldı.
Ya Yunanistan?
6-7 Eylül olaylarıyla Rumları gereksiz yere ürkütüp kaçıran şu Türkiyede, şimdi Kardeş Yunanistan duyguları hâkim.
*
Devlet Bahçeli'yi Apo meselesinde ikna edip yumuşatanlar, -ne sağ, ne sol- akl-ı selim sahibi bir kampın adamlarıdır.
"Apo kontrol altında."
Öyle bir kontrol ki, İmralı Adası'ndan açıklama yapabiliyor... Hiç kimse de rahatsız olmuyor.
Ateş Paşa'nın Hatay sınırından Suriye'ye seslenerek başlattığı o haysiyetli süreç, şimdi akıllı bir bekleyişe dönüşmüştür... İtalya'ya kızıp İtalyan mallarını ezdik, çiğnedik, tekmeledik ama şimdi Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin sonucunu bekleyecek kadar bir sabır taşıyoruz.
Yıllarca "Kürt" diyemedik, şimdi ise Kürt Kimliği'ni arıyoruz.
*
Nerelerden nerelere geldik.
Falkonetti Ecevit diye o'nu meydanlarda hırpalayan MHP'liler bugün Ecevit Kabinesinin en sağlam kanatıdır...
Bitmedi.
Demirel'in eski can düşmanı Ecevit, şimdi Demirel'i Türkiye'nin güvencesi olarak görüyor ve bir dönem daha Cumhurbaşkanlığı yapması için bayraktarlık ediyor.
Örnekleri çoğaltabiliriz. Ama bunlar yeter.
Türkiye, şimdiye kadar hiç böylesine akıllı-uslu olmamıştı.
Öyleyse, yarınki F.Bahçe-Beşiktaş maçı da bir Fair-play örneği getirmelidir.
Tekmeli tokatlı değil, bol şutlu ve bol gollü bir maç istiyoruz... Türkiye'nin yeni çizgisi, yarınki maçta mutlaka sahaya yansımalı.