kapat

15.01.2000
Anasayfa
Son Dakika
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Spor
S u p e r o n l i n e
Magazin
Atayatirim
Sofra
Bizim City
Sizinkiler
Para Durumu
Hava Durumu
İstanbul
İşte İnsan
Astroloji
Reklam
Sarı Sayfalar
Arşiv
Hazırlayanlar
Sabah Künye
E-Posta

1 N U M A R A
Z D N e t  Türkiye
A T V
M i c r o s o f t
Win-Turkce US-Ascii
© Copyright 2000
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
CENGİZ ÇANDAR(ccandar@sabah.com.tr )


İpini çeken muhalefet...

Türkiye'nin şu sıradaki en büyük sıkıntısı, MHP'nin kendi bilinen görüşleriyle ters uygulamalar içine sokulması değil. Bunu ikide bir MHP'nin başına kakmak için fırsat kollayan kötü ve zararlı bir muhalefetin varlığı...

Muhalefet, Türkiye'nin ilerlediği şu en kritik geçitteki performansıyla, 28 Şubat muhalefetine de tasavvur edilemeyecek ağır bir hasar vererek, kendi bindiği dalı da kesecek ve bunun farkına bile varamayacak kadar basiretten yoksun. Önünde AB kapıları esnemiş Türkiye'nin "idam" yanlısı muhalefeti! Bir ülkenin başına gelebilecek en büyük siyasi talihsizliklerden biri...

Şehit ailelerinin içine düştükleri derin ve anlaşılır hayal kırıklığını istismar yoluyla, Türkiye'de "gerilim ve kutuplaşma politikası"nı besliyorlar ve böylece adetâ yeni şehit ailelerine davetiye çıkarıyorlar.

Bütün bu hengâmede, toplumda gerçekten masžm iki kesim insan var. Biri, canlarından aziz evlâtlarını, eşlerini, babalarını toprağa vermiş olanlar; diğeri kimliklerine saygı gösterilmesi kaydıyla sukžn ve barış içinde bu ülkede yaşamaktan başka hiçbir arzusu olmayan ve bugüne kadar zaten inanılmaz çileler çekmiş Kürt vatandaşlarımız.

İlki, aylar boyu "intikam" duygularıyla avutuldu ve kullanıldı. Bugün içine düştükleri yürek parçalayıcı hayal kırıklığında haklılar. Onları kullananlar şimdi nasıl yatıştıracaklarının sıkıntısındalar. Ama, "intikamcı" bir uygulama, onların acılarını dindirirmiş görüntüsü verip, çok daha fazla şehit ailesi üremesine yol açacak. Çünkü, "intikam", artık bu noktadan sonra "kan davâsı" getirecek.

Zaten, mesele, Abdullah Öcalan'a uygulanacak en uygun cezanın onu "asmak" olup olmadığı noktasından çıktı. "Türkiye, 21. yüzyılda meden” ülkeler ailesinin içinde olmak niyetinde mi, değil mi" sorusuna aranan cevap haline geldi.

"İdam"ın bu noktada tayin edici bir "sembolizm" değeri var. "İdam"sa, niyet yok; aksi halde "evet, niyet var" sembolizmi söz konusu.

Türkiye'de ulusal birlik ve toplumsal barış bakımından, "idam" konusunun son derece işlevsel ikinci bir yönü daha var. Türkiye, Kürt vatandaşlarına bundan böyle saygılı olacak mı, olmayacak mı?

Abdullah Öcalan'ın idam edilip edilmemesinin bu soruyla ne ilgisi var diye saçma bir polemiğe kimse girmesin. Var. Türkiye'de ve Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı kimliğiyle dışarıda yaşayan milyonlarca Kürt, konuyu böyle algılıyor!

O yüzden, "idam kampanyası" yürütmek, Türkiye'yi havaya uçurmak için sinsice yere bırakılmış bir dinamitin fitilini ateşlemekten farksızdır.

İşte bu yüzden MHP'yi aczde göstermenin, müstehzi biçimde MHP'ye yüklenmenin, MHP'yi didiklemenin, varabileceği tek yer, Türkiye'ye zarar vermektir.

Niçin?

Sebebi basit: Türkiye'de önümüzdeki dönem "yaraların sarılması" için geçirilecekse, MHP'de "itidal"i özendirmek uygun düşer. Yok, eğer Türkiye'yi uluslararası plânda yalnızlığa mahkžm etmek, AB rotasını yoldan çıkartmak ve kan dökülmesinin geri gelmesini istiyorsanız, o zaman MHP'nin "militan" yanını okşamanız gerekecek.

Bir ülkede faşizme zemin hazırlamanın en temel yollarından biri, toplumsal isterileri beslemektir. İleri sürülen gerekçeler ne kadar "ulv”" ve "egemenlik doktrinlerine dayalı hukuk"tan kaynaklanıyor olursa olsun, "idam" isterisinde bir toplumu buluşturmaya kalkışmak, faşizme çanak tutmak demektir.

Türkiye, öyle bir rejim yönünde sapma yaparsa tepesinde en fazla boza pişirileceklerin en önünde bugünkü muhalefet ekipleri geliyor. Bunu dahi algılama yeteneğinden yoksun olmaları hayret verici.

Neyse ki, Türkiye'nin dümenini şu sırada gösterişsiz ama en basiretli biçimde Bülent Ecevit tutuyor. 12 Ocak zirve kararının -gerçi sonucun böyle olacağından bizim hiçbir zaman en küçük bir kuşkumuz olmadı- dış dünyadaki yansıması, Ecevit'in "devlet adamı kişiliği"nin kayda geçirilmesi oldu. İletişim çağındayız. The New York Times gibi bir gazetenin birinci sayfasından, neredeyse alt manşet halinde verilen haberi milyonlarca kişi gördü, okudu ve Ecevit'in ve Türkiye'nin akıllıca bir yönde davrandığının işaretini aldı.

Kötü muhalefetli bir ülkeden bir nebze teselli bize...

Yazarlar sayfasina geri gitmek icin tiklayiniz.

Copyright © 2000, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır