kapat

06.01.2000
Anasayfa
Son Dakika
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Spor
S u p e r o n l i n e
Magazin
microbanner
Sofra
Bizim City
Sizinkiler
Para Durumu
Hava Durumu
İstanbul
İşte İnsan
Astroloji
Reklam
Sarı Sayfalar
Arşiv
Hazırlayanlar
Sabah Künye
E-Posta

Z D N e t  Türkiye
A T V
M i c r o s o f t
Win-Turkce US-Ascii
© Copyright 2000
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
MURAT BİRSEL(mbirsel@sabah.com.tr )


Sabancı: Bana 30 tane kız ismi say!

Sakıp Ağa telefonun öbür ucunda...

- Murat kardeşim, bak, sen şimdi bana 40-50 tane ülke ismi saysana...

- Şimdi hemen mi?

- Say say Fransa, Almanya, Amerika... Bir süre sonra insan tıkanıyor.

- Evet de...

- Ülkeleri bırak, sen yakışıklı adamsın, bana 40- 50 tane kız ismi say bakalım...

- Sayamıyorum da anlamıyorum da!

- Hah güzel söyledin! Ben de anlayamıyorum, Türkiye teknolojiye yatırımda, teknoloji kullanımında, dünyada 40'ıncı - 50'nci sıralarda nasıl olur. Bak sayamıyoruz kardeşim o kadar gerideyiz! Buna sıkılıyorum ama umutluyum...

- Neden umutlusunuz?

- Eskiden bu ülkede Ramazan'da şeker bulunmazdı, çimento yoktu. Özel sektör dinamizmi geldi, bunların hepsi bulunur oldu. Biz birbirimizle yarışır olduk. Sadece şirketler değil, bak şimdi okullar yarıştırıyoruz. Şimdi diyorum ki araştırma yarışına da girelim, özel sektör olarak. Mecburuz, sırf TÜBİTAK'la bu iş -ne kadar iyiniyetli olsa da- gitmez. Kendi adımıza biz ARGESA'yı kurduk, oradan çıkan sonuçlarla bilgi beceri satarak sonunda Dupont'la ortak olduk. Dupont'a fikir sattık! Yatırımı buraya yapacaksın... Sakallılara, küpelilere...

- Sakallı küpeliler mi dediniz?

- Evet, ben Philip Morris'i gezdim Amerika'da, aklım durdu. Bilgisayarlar, temizlik, sürat. Üretim hızından malı göremiyorsun. "Vay vay vay" dedim, "Bunlar normal, esas araştırma geliştirme tesislerini gör" dediler, gittik... Kardeşim burada saçı sakalı karışmış adamlar var, kulağında küpeli olanı var. Bir makine var önlerinde çalışıyorlardı, "Kaç para bu makine" dedim "10 milyon dolar" dediler. Altın adamlar, altın değerinde makinelerle geleceği hazırlıyorlar. Kim ki dünyada en büyük, git bak araştırma geliştirmeye verdiği para en çok. Herkes köfte ekmek satar ama gör bakalım McDonalds nasıl hazırlanıyor, teknolojisi ne seviyede!

- Ne yapılması lazım?

- İşe özel sektörün en ciddi şekilde el atması lazım. TÜBİTAK'ta insanlar iyi ama sistem elini kolunu bağlamış. Adam Amerika'da en uç araştırma laboratuvarından gelmiş, içinden "Gelmez olaydım" diye geçiriyor. Biz ARGESA'da, hayatları yurtdışında araştırma laboratuvarlarında geçmiş de emekli olmuş yabancıları işe alarak başladık. Sonra araştırma şirketleri arasında köprüler kurduk, evlilikler yaptık. Rötar çoktu ama hızla yol aldık. Mısır'a teknoloji satarak başladık. Para olarak küçük işti ama o andan itibaren bir başka ligde oynadığımızı dünya kabullendi, bugünlere geldik. Bu bir ruh. Bu ruh halini artık Türkiye'ye yaymak lazım. En önemli yatırım insan, araştırma geliştirme, akıl!

***

Konuşma karşılıklı, iyi yıl dilekleri, benden saygı, Sabancı'dan sevgi cümleleriyle bitti.

Saçıma sakalıma bakmasınlar, küpeme takmasınlar, kafamın içine baksınlar diyenler adına içimi sevinç kapladı.

Apo'nun canlısı ölüsünden daha faydalı

Ankara'nın önündeki sorunlardan en önemlisi, bir gerçeği vatandaşlara anlatabilmek.

Hayata devletin tepesinden bakılmasıyla, sokaktan bakılması arasında büyük fark olduğu siyasal bilimlerin giriş derslerinde öğretilir.

Çünkü bir dağın tepesinden bakanla vadiden bakan arasındaki görüş farkı, burada aynen mevcuttur. Yukarıda olan daha çok ve daha ileriyi görür, daha fazla bilgi sahibidir ve doğru yolu seçmek için elinde daha çok veri vardır.

Oradan bakınca, milli menfaatler açısından ruhunu teslim eden Apo'nun canını almamak daha faydalı olacak tablosu görülebilir. Zaten bu fayda görülmeseydi, Kenya'dan kendisi değil cesedi gelirdi. "Çatışmada öldü" denirdi, o zaman dünya da sesini çıkaramazdı.

Yani Türkiye bu çıkar hesabını yabancı baskıyla yapıyor değil, kendisi için yapıyor.

Helikopterde Apo sordu:

- Faili meçhul mu olacağım?

Cevap geldi:

- Sana o iyiliği yapmayacağız!

Demek ki devletin bir bildiği var. Ankara'nın zor işi, Apo'yu asmama tercihinin aslında adalete ve nefrete galip gelecek bilinçli bir Türkiye sevgisi boyutunda olduğunu, yabancılara çaktırmadan (ve aslında asarak çoğunu için için sevindirmeden) vatandaşa anlatabilmekten geçiyor.

Çiklet çiğne, kilo ver!

Dünyaca ünlü Mayo Kliniğinde yapılan bir araştırmaya göre her gün uyku ve yemek saatleri dışında sürekli çiklet çiğnerseniz 5 kilo verdiğiniz kanıtlanmış. Biraz "cakkırtılı" bir metot ama veri veridir!

Yazarlar sayfasina geri gitmek icin tiklayiniz.

Copyright © 2000, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır