Acı ama gerçek

Ramazan rehaveti... Yılbaşı yorgunluğu... Bayram hazırlığı... Ve bütün bunların doğal sonucu, "siyasetin kepenkleri birkaç gün daha kapalı."

Bayramdan sonra ise...

Siyasetin sıcaklığı "mevsim normallerinin" üzerine çıkacağa benziyor.

Önce "koalisyon liderleri zirvesi."

Ardından "Tansu Hanım'ın ziyaretleri."

Prof. Çiller dün dedi ki:

- Bütün genel başkanlara gideceğim. Yüz yüze konuşmak istiyorum.

***

DYP Genel Başkanı'nın "yüz yüze konuşmayı arzuladığı" konular neler?

Prof. Çiller:

- Yıllardır konuşuluyor... Siyasi Partiler Yasası, Seçim Yasası değişsin diye... Bence de değişmeli.

- Hangi yönde değişmeli?

- Avrupa Birliği'ne uyum yönünde.

- Örneğin?

- Önseçim zorunlu hale gelsin.

- Başka?

- Seçim Yasası, vatandaşın tercihini de dikkate alsın... Yani bir ilden beş milletvekili seçiliyorsa... Parti oradan on aday göstersin... Seçmen, on aday içinden, beşini işaretlesin.

Tansu Hanım'ın üzerinde durduğu bir başka husus da "üye kayıtlarının ciddi bir sisteme bağlanması."

***

- Sayın Çiller, ziyaretleriniz seçim ve siyasi partiler yasa değişikliği ile sınırlı mı?

- Hayır... Bir konuyu daha açacağım.

- Hangi konu?

- Cumhurbaşkanlığı.

- Öneriniz?

- Halk seçsin... Ama "Başkanlık sistemi" olmasın... Sadece, Cumhurbaşkanı'nın yetkileri artsın.

- Ne gibi yetkiler?

- Örneğin, siyasi tıkanıklıkta, Cumhurbaşkanı, ülkeyi seçime götürebilsin.

***

Hasan Ekinci, Prof. Çiller'in "siyasi işlerden sorumlu yardımcısı."

Dedik ki "neler oluyor?"

Ekinci:

- Üye kayıt sistemi çöktü... Her şeye sıfırdan başlamak gerekiyor... İlçe seçim kurulları devreye girsin... Üye kayıtlarını, seçim kurulu tutsun.

***

Sistem "ne zaman" çöktü?

Hasan Ekinci:

- Balıklı göle bomba atıldı... Amaç, büyük balıkları yakalamaktı... Ama küçükleri de öldü... Hatta... Yumurtalar bile yok oldu... Ve bütün bunlar, ihtilalle birlikte oldu.

Ekinci bir "anısını" anlattı.

DYP konvoyunda kaza olmuş.

Bir "partili" ölmüş.

Ölen adamın yakasında "DYP rozeti" varmış. Ancak...

"Yakanın arka kısmında" iki rozet daha bulunuyormuş.

"Başka partilerin" rozetleri.

Ekinci:

- Anlaşılıyor ki adam "duruma göre" rozet değiştiriyor... Yani "menfaatine" göre... 1980'den önce böyle değildi.

***

Yine Hasan Ekinci anlattı:

- Resmi kayıtlara göre bir partinin dört milyon üyesi var... Buna "eşlerini" de dahil et... Eder sana sekiz milyon oy... Ama bakıyorsun, parti seçimde üç milyon oy almış... Demek ki sistemde bir sakatlık var... Yani bir kişi, aynı anda "iki, üç partiye birden" kayıtlı.

***

- Sayın Ekinci, Cumhurbaşkanlığı?

- İşte bu konuda siyaset ikiyüzlü... Resmi beyan başka, yürütülen kulis başka... Demek, sandıkta kullanılacak oy daha başka olacak.

- Öyleyse... Ne yapmalı?

- Ne yapılacaksa hemen yapılmalı... Yumurta kapıya dayanmadan... En geç Şubat sonuna kadar.

***

Dedik ki "siyasetin ikiyüzlü olduğuna dair sözlerinizi yazacağız."

Ekinci de dedi ki:

- Madem yazacaksın, sözümü düzelteyim... Siyaset ikiyüzlülüğün de ötesinde... Üç yüzlü... Dört yüzlü... Acı, ama böyle.

Evet...

"Acı ama gerçek."