kapat

07.12.1999
Anasayfa
Son Dakika
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Spor
S u p e r o n l i n e
Magazin
Sabah İnternet
L E I T Z
Sofra
Bizim City
Sizinkiler
Para Durumu
Hava Durumu
Bayan Sabah
İstanbul
İşte İnsan
Astroloji
Reklam
Sarı Sayfalar
Arşiv
Hazırlayanlar
Sabah Künye
E-Posta

Teba
1 N U M A R A
Z D N e t  Türkiye
A T V
M i c r o s o f t
Win-Turkce US-Ascii
© Copyright 1999
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
ALİ KIRCA(alikirca@sabah.com.tr )


Yılbaşında ne yapacaksınız?

Kaldı 24 gün...

Geçen yılbaşında başlayan "geri sayım"ın tam 341 günü geride kaldı...

Artık ver elini 2000...

Şimdi herkes "o gece", ne yapacağını düşünüyor...

O geceyi planlamaya çalışıyor.

Neden o gece?

Çünkü, 1900'lü yıllar; 2000'li yıllara dönüşüyor.

Simgesel olarak, 1 Ocak 2000, yeni milenyum'un başlangıcı sayılıyor.

Simgesel olarak...

Aslında herkes de biliyor ki; o gece, yeni milenyum filan başlamıyor.

Ne yüzyıl sona eriyor, ne de binyıl...

Yüzyılın ve binyılın, son yılına giriliyor sadece...

Yeni yüzyıla ve yeni binyıla ulaşmak için, daha 365 gün geçmesi gerekecek...

Ancak, tüm dünyada artık işin bu tarafı tartışılmıyor bile...

Çocuğun doğduğu gün "bir yaşında" sayılamayacağı gerçeği ortadayken ve 1 Ocak 1000 tarihinden itibaren "sadece 999" yıl geçmişken, yine de bin yıl tamamlanmış sayılıyor.

Tüm dünya "galatımeşhur" olarak; 1 Ocak 2000'i asrın sonu ve milenyum'un başlangıcı kabul ediyor...

Tabii; işin gözardı edilemeyecek yanı; artık hayatımızda 2000 rakamının telaffuz edilecek olması...

Belki de, gerçek olan tek şey bu... 1900'lu yıllar bitiyor, 2000'li yıllar başlıyor...

Yani; yine de bu yılbaşı bir dönüm noktası...

Yani; yine de bu yılbaşında kutlanacak birşey var...

24 gün kala yaşanan heyecanlar büsbütün anlamsız değil...

Ama, siz siz olun; yine de bu yılbaşı için hiçbir şey planlamayın...

O gece ne yapacağınızı şimdiden düşünmeyin!..

Gerçekte yeni bir yüzyıla girilmeyeceği için değil...

Ya da yeni bir "milenyum"un başlayacağı iddiası; erken bir "masal"dan ibaret olduğu için de değil...

Salt 2000'e girmek de kutlanabilir bir şeydir.

Kutlanmaya değer bir şeydir.

Ama, siz siz olun, yine de bu yılbaşı için hiçbir şey planlamayın...

O gece ne yapacağınızı şimdiden düşünmeyin..

Bir "Ramazan" gecesine rastladığı için değil..

İnançlarınıza ters düştüğü için de değil...

1900'lerden 2000'lere geçme anında, özel duygular ve heyecanlar yaşamak, neden aykırı düşsün ki, dinlerin hayat alanına?..

Ama siz siz olun; yine de bu yılbaşı için hiçbir şey planlamayın..

O gece ne yapacağınızı şimdiden düşünmeyin...

ooo

Geride kalan yıl, tarifsiz acılarla geçtiği ve onulmaz yaralar açtığı için değil...

Evet...

17 Ağustos'un, ruhlarımızda yarattığı depremlerin artçı sarsıntıları hâlâ sürüyor...

Evet...

Deprem şehirlerinin trajik manzaraları henüz belleklerimizde taptaze..

Çünkü, nereye çevirsek yüzümüzü, bize her şey o geceyi hatırlatıyor... O sıcak, o bunaltıcı; o caddeleri ceset kokan Ağustos günlerini...

Enkazların altında kalan yaşama sevinçleri, korkular, umutlar, umutsuzluklar...

Ve.. Derin sessizlikleri bölen; yüreklerimizi parçalayan o ses:

"Kimse var mı orda?.."

Dahası; çadırlarda, çadırkentlerde ve prefabriklerde, kör ışıklarda, gece ayazlarında, belki kar-tipi altında geçirilecek yılbaşı gecesi; bir karnaval gecesi olabilir mi?

Yarısı ağlarken yüreğimizin yarısı gülebilir mi?

Ama, yine de asıl sebep o değil...

Belki de o gece; kederlerden saadetlere geçişin "mucizevi" dönüm noktası olabilir...

Acıları silkip atmanın omuzumuzdan; umudu yeni bir başlangıçta kucaklamanın...

Lakin;

Siz siz olun; yine de bu yılbaşı için hiçbir şey planlamayın...

O gece ne yapacağınızı şimdiden düşünmeyin..

Hani, o popüler şarkıdaki gibi; "Bence bu asrın hatası olur..."

Ya da "Asrın hayal kırıklığı.."

ooo

O gece; New York'ta Times Square'daki yüzbinlerce kişinin arasında olabilirsiniz. Bence olmayın...

Los Angeles'ta dünyanın en büyük yılbaşı partisinin düzenleneceği; tam iki milyon beşyüzbin kişi'nin katılacağı karnavalın içinde yer alabilirsiniz.. Almayın...

Miami'deki dev kumsal partisine; Rio'da asrın karnavalına; Küba'daki muhteşem liman bayramına; Paris'te, Eyfel'in ışık seli şenliğine; Londra, Trafalgar'da lazerlerin büyülü gecesine; Moskova'da, Kremlin'in dans edeceği dünya halkları kutlamasına; Mısır piramitlerinde güneşin 12 rüyasına katılmayın....

Bütün bu olağanüstü görkemli kutlamalara gücünüz yetti diyelim... Yine de uzak durun.. Hayal bile etmeyin..

İstanbul'da, Ankara'da, İzmir'de, ülkemin seksenbir şehrinde de, siz siz olun bu yılbaşı için birşey tasarlamayın..

Kendi kişisel tarihinizde yaşadığınız, sıradan yılbaşı gecelerinin sabahlarındaki hayal kırıklıklarını düşünün...

Bu asrın içinde yaşanan aşina hayal kırıklıklarından ders almadan yaşayacağınız o gece; sizin için "asrın hatası" olabilir...

Onun için, bırakın hayatın dizginlerini kendi haline..

Hesapsız kitapsız; plansız-programsız girin yeni asrın kapısından içeri...

Belki de; hayat, size asrın şansını bahşedecektir, ısmarlanmamış bir karnavalın şafak vakitlerinde...

Kim bilir?..

Yazarlar sayfasina geri gitmek icin tiklayiniz.

Copyright © 1999, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır