CEMALETTİN GÜRSOY
Yazımıza tüm özürlü kardeşlerimizin 3 Aralık Özürlüler Günü kutlu olsun diyerek başlamak istiyoruz. Birleşmiş Milletler'e üye tüm ülkelerin hemfikir oldukları bir kararla ilan edilen 3 Aralık Özürlüler Günü zor geçen hayat içerisinde yılda bir günde olsa özürlü insanları biraraya getirebiliyor.
Amaç, tüm özürlelerin seslerini bu anlamlı günde bağlı oldukları dernekler aracılığı ile kamuoyuna duyurmak. Çeşitli eylem ve etkinlikler düzenleyerek hem dayanışmayı pekiştirmek, hem de ileriye dönük umutları sürekli yeşil tutmak.
İstanbul'da tüm dünya şehirlerinde olduğu gibi böylesi bir yürüyüşe mesken oldu. 3 Aralık sabahı tüm özürlü arkadaşlarımız İstanbul Tünel'inde neredeyse bir asker edasıyla toplandılar. İçlerindeki duyguları sloganlarla dışa vurdular. "Özürlü toplum omuzomuza, iş eğitim sosyal güvenlik, eşit hak ve özgürlük" sloganları İstanbul'un havasına karışırken, birlik beraberlik duygusu tüm özürlü arkadaşlarımızı ve eşlik eden vatandaşları sarmıştı.
İstanbul Belediyesi Bondosu eşliğinde vatandaşların alkışları arasında Beyoğlu İstiklal caddesini geçip Taksim Atatürk Anıtı'na kadar yüründü. Anıta çelenk bırakıldıktan sonra görme bir özürlü kardeşimizin tüm topluluğun dertlerin tercüman olan bir konuşma yaptı.
Yaşamlarında karşılaştıkları güçlükleri dile getiren konuşmasında arkadaşımız, devletin artık sosyal bir devlet olmasının gereklerini yerine getirmesini istedi. 'Devlet biz özürlülere iş veremiyorsa insanca yaşam için asgari ücretten az olmamak şartıyla sakatlık tazminatı versin' diyerek tamamladığı konuşması büyük alkış aldı.
Yürüyüş olaysız bir şekilde son buldu. İşte bu güzel insanlar uğradıkları haksızlıklara karşı ve toplumun bazı bireylerince dışlanmalarına isyan edercesine ellerindeki pankartları sallıyorlardı. Eşit hak ve özgürlük, iş diye bağırarak kaldırım taşlarını topuklarıyla dövercesine tepkilerini dile getiriyorlardı.
İşin en acı tarafı böyle anlamlı bir günde sorunlarına eğilebilecek hiç bir devlet yetkilisinin olmayışıydı. Şu günlerde Ankara'da 2.Özürlüler Şurası yapılıyor. Yetkililer burada sözde tüm özürlü kardeşlerimizin sorunlarına çözüm arıyor. Özürlüler için böylesine anlamlı bir günde aralarına katılma zahmetini göstermeyen bu yetkililerin çözüm üretmelerini beklemek de hayal olur diye düşünüyoruz. Anayasamızın 2. maddesinde "Türkiye Cumhuriyeti Sosyal Bir Devlet'tir" ibaresi 'bulunması ve gene Anayasamızın 61. Maddesinde de özürlülerin, çocuklar ve yaşlılarla birlikte " Özel olarak korunması" öngörülmesine rağmen yetkililer özürlü sorunlarına gereken hassasiyeti göstermişler midir? Orası biraz şüpheli...
Batılılaşma uğruna bazı değerlerimizi yitiren özürlüsüne ve yaşlısına sahip çıkmayan ve vurdumduymaz bir millet olmuşuz. İngiltere'de özürlüler için özel köpekler yetiştirilerek günlük ihtiyacını karşılanması sağlanıyor. Bizde ise durum tam tersi. Daha onların insanca yaşamlarını sürdürebilmeleri için refah düzeylerini yaratamamışız.
Yeni bir yüzyıla girdiğimiz şu günlerde yetkililerin tüm özürlü sorunlarına gereken alakayı göstererek acilen çözüm üretmeleri, sorunsuz ve çağdaş bir şekilde insanca yaşayarak nice Özürlü Günlere...
Atasözü - Küçük ölçekle büyük ambar dolmaz