Bir takım düşünün ki, ilk yarıda 2-0 öne geçiyor. Sahaya kırmızı kart görmek için çıkan Tolunay, 47. dakikada emeline ulaşıyor. Ama daha iyi oynayan, daha iyi pozisyonlar yakalayan 10 kişilik Bursa... Mustafa, tek başına cirit atıyor. Attırdığı 2. gol mükemmel... Onun iyi futboluna 4-3-3 oynayan F.Bahçe orta sahasında karşı gelecek kimse yok. Çünkü Tayfun, Ogün ve Moshoeu'dan kurulan orta saha Zeman'ın, pratikte gösterdiği 4-3-3 sisteminde ne yapacağını bilmiyor. Bence de haklılar.
Ön libero oynayan Ogün, oyunu yönlendirmeye çalışıyor. Ama yardımlaşma mümkün değil. Çünkü senin 3 kişi ile oynadığın orta sahayı, rakip zaman zaman 5 veya 6 kişiyle kontrol ediyor. Bir de tek başına takım Mustafa var ki...
Zeman, kitaplardaki teoriyi pratiğe taşımak için ne bekliyor, anlamıyorum. Sergen gibi Türkiye'nin en yaratıcı yıldızı kenarda... 2. yarıda oyuna giriyor. Ama ne şevki kalmış ne de oynama arzusu. F.Bahçe'de oynamayan oyunculara bakıyoruz; Dimas, Sergio, Murat Yakın, Sergen, Oulare. Hepsi milyarlık oyuncular. Bir de Johnson, o da cezalı. Olsa ne olur, olmasa ne olur. Bu kadar transfer yanlışı, bu kadar antrenör yanlışı yapılan bir takımda bu sonuçları beklemek sürpriz değil.
Koca F.Bahçe, rakibin tek kişiyle hücumda kaldığı dönemde bile 3 kişi ile, 4 kişi ile defansta o tek adamı bekliyor. Hele bir de rakip 10 kişi. O zaman bile geri dörtlüden kımıldamıyor. Böyle bir futbol anlayışı buraya İtalya'dan gelmiş olamaz. Bu olsa olsa Afrika'nın balta girmemiş ormanlarından gelen bir anlayıştır. Yazık bu F.Bahçe'ye ve F.Bahçe'de oynayan futbolculara. Yazık, bu taraftara. Maçın başında Boliç'e, maçın sonunda Preko'ya yapılan her iki hareket de yüzde 100 penaltıydı. İlhami Kaplan iki penaltıyı resmen yedi.