Durusu

TERKOS Gölü çevresindeki yerleşim birimlerinden Durusu beldesinin Belediye Başkanı Ercan Avcı, "Terkos havzasını kurtarma çağrısı" yaptı; Cumhuriyet gazetesine görüşlerini şöyle açıkladı:

"BÖLGE koruma, kollama, yaşama ve yaşatma mantığıyla korunmalı. İstanbul'un bu en önemli su havzasında kalıcı, düzgün bir imar planı yapılması gerekiyor. Aksi halde bölge diğer su havzalarının akıbetine uğrayacak. Terkos ve çevresi salt su havzası olduğu için değil, aynı zamanda doğal hayatın ender yörelerinden biri olduğu için de korunmalı. Çevreci örgütlerin gözlerini bu çevreden uzaklaştırmamalarını diliyorum."

BAŞKAN Avcı kamuoyunun dikkatini yöreye çekmek için Durusu Belediye Meclisi'nin, beldenin adını "Terkos" olarak değiştirme kararı aldığını da vurguladı.

SAYIN Avcı'nın kaygılarını çok haklı karşılıyoruz, söylediklerini çok doğru buluyoruz. Fakat galiba, biraz eksiği var. Bize kalırsa Terkos Gölü'nün çok yakınında Durusu gibi yerleşim alanlarının bulunmaması gerektiğini de söylemeliydi.

GELİŞMİŞ batılı ülkelerin hiçbirinde artık, kentlere su sağlayan havzaların en az 60-70 kilometre yakınına kadar insan yerleşimine izin verilmiyor. Bu havzalar yemyeşil ormanların arasında yeralıyor. Ulusal Park yapılıyor; Başkan Avcı'nın dediği gibi doğal hayat bu ortam içerisinde korunuyor. İnsanların Ulusal Park'tan tatil amacıyla, doğayı kirletmeksizin, son derece denetimli şekilde yararlanmaları sağlanıyor.

BU yapılmayıp su havzasının yakınında insan yerleşimine izin verilirse, o yerleşime ait kirliliğin, evsel atıkların kaynağa karışması kaçınılmaz oluyor.

BAŞKAN Avcı'nın açıklamasını bu bakımdan biraz eksik bulduk. Başkan "bölgede koruma, kollama, yaşama ve yaşatma mantığıyla hareket edilmesi gerektiği"ni söylerken, "yaşama"yı da özellikle vurgulayarak "havzada insan yerleşimi"ni haklı gördüğü gibi bir izlenim veriyor. Sanıyoruz düşündüğü bu değil; bir dil sürçmesi sözkonusu..

DURUSU'nun adını "Terkos" olarak değiştirmekle Terkos Gölü'nde suların durulmayacağı, kirlenmenin önüne geçilemeyeceği de bir gerçek.