kapat

27.11.1999
Anasayfa
Son Dakika
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Spor
S u p e r o n l i n e
Magazin
banners
Sabah İnternet
L E I T Z
Sofra
Bizim City
Sizinkiler
Para Durumu
Hava Durumu
Bayan Sabah
İstanbul
İşte İnsan
Astroloji
Reklam
Sarı Sayfalar
Arşiv
Hazırlayanlar
Sabah Künye
E-Posta

Teba
1 N U M A R A
Z D N e t  Türkiye
A T V
M i c r o s o f t
Win-Turkce US-Ascii
© Copyright 1999
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.


İz bırakanlar

"Sende olan bir şeyi ver. Bu, bazıları için sandığından da çok makbule geçecektir." Henry W. Longfellow

İnsanın çocukluğunda ya da gençliğinde kendisini etkileyen bazı kişiler, bazı olaylar vardır. Bunlar unutulmaz; iz bırakırlar kişinin yaşamında. Dayımla yengem de, eminim kendileri farkında bile değiller ama, benim yaşamımda güzel izler bırakmış böylesi kişilerdir.

Okumayı çok seven bir çocuktum. İlkokul bitmiş, kolej sınavlarını kazanmıştım. Artık İngilizce öğreniyor, dahası bir an önce İngilizce kitap okuyabilmek için can atıyordum. Yıl sonuna doğru bir gün kitapçı dükkânının önünden geçiyordum ki, olduğum yerde kalakaldım.

Aman Tanrım, vitrinde muhteşem bir kitap vardı. Daha doğrusu kalın karton kutusunun içinde ciltli iki kitap. Kumlu gri zemin üzerine sırtı koyu yeşil bantlıydı. O koyu yeşil bantların üstündeyse yaldızlı harflerle yazarın adı, Somerset Maugham ve Complete Short Stories yazılıydı. Renkler öylesine uyumlu, görünüm o kadar şıktı ki, gözümü alamıyordum.

Dahası kitap İngilizce'ydi! Ben de artık İngilizce öğreniyorum ya... Vitrinin önünde ne kadar bir süre durdum, bilemiyorum. Sonunda cesaretimi toplayıp, içeri girdim ve o kitabı görmek istediğimi söyledim. Sayfaları karıştırdım.

***

Büyük düş kırıklığı... Benim İngilizce'mle bu kitabı okuyabilmem için daha çok zaman geçmesi gerekecekti. Yine de vazgeçemiyor, kabını okşayıp duruyordum. Bu kez fiyatını sordum. Kitapçı öyle bir rakam söyledi ki, düş kırıklığım koyu bir mutsuzluğa dönüştü. Bir yıllık harçlığımı biriktirsem, yine de yetmezdi.

Yüzümden düşen bin parça eve geldim. Dayım, "Hayrola, bu ne surat," dedi yüzünde hep o bizlerle eğlenen ifade. Mırın kırın ettikten sonra derdimi anlattım.

Beni dinledi, dinledi, sonra da, "Bunun bir tek çaresi var," dedi ve cüzdanından çıkardığı parayı bana uzattı. Çözüm öylesine hızlı gelmişti ki, şaşkınlıktan dona kalmıştım. Sevinememiştim bile.

Anneannem, "Parmak kadar çocuğa o kadar para verilir mi? Hem de altı üstü bir kitap için," diye homurdandı.

"Verilir," dedi dayım son heceyi uzatarak, "Böyle bir kitaba bu para verilir."

Ondan sonra uçarcasına kitapçıya gittiğimi, kitapları bağrıma basıp eve gelişimi, sonsuz mutluluğumu hatırlıyorum. O kitaplar hâlâ kütüphanemin baş köşesindedir; bu olayın anısıysa aldığım en güzel armağanlardan biri olarak belleğimde...

Dayım sonra güzel ve zarif bir genç kızla evlendi. Bir gün annemle beni evlerinde yemeğe davet etttiler. Sadece ikimizin konuk olduğu ailece yenecek teklifsiz bir akşam yemeği...

O sofrayı ilk gördüğüm anı unutamam. Gerçi annemin sofraları klasik anlamda her zaman güzeldi, özenliydi ama bu çok değişikti.

Yengem yemek masasında bir sahne dekoru yaratmıştı sanki. Şimdi böyle ilginç düzenlemeler var ama o zamanlar hiç yoktu.

Kırmızı beyaz kareli bir örtü sermiş, şarap şişesinin boynuna kırmızı peçeteyi şöyle bir bağlayıvermiş, bir sürahinin içini papatyalarla doldurup bir köşeye yerleştirmişti. Ana yemek hasır kılıflı servis tabağında gelen lazanyaydı.

Ekmek, kalın bir ekmek tahtasının üstünde duruyordu. İtalyan yemeğini, İtalyan sofrasını anımsatan ayrıntılarla sunarak bir bütünlük koymuştu ortaya. Hayran olmuştum, tek kelimeyle hayran...

"Bütün bu hazırlık bizim için mi?" deyivermişim. Öyle ya biz bizeydik.

"Daha önemli kim olabilirdi ki," dedi yengem gülümseyerek ve ekledi, "Aslında ben sofra düzenlemekten büyük zevk alıyorum."

***

Böylece yengem sofra düzenlemesinin bir sanat eserine, yemek yemeninse bir şölene dönüşebileceğini, ayrıntıların insan yaşamına neler katabileceğini göstermişti. Bu benim için ömür boyu sürecek bir kazanımdı.

Bunların herbiri o genç yaşlarımda benim için önemli birer kazanımdı. Eminim durup düşünürse pek çok kişi hayatında iz bırakmış büyüklerini anımsayacaktır.

Bunun değerini bildiğimize göre şimdi de bizler çaba göstermeliyiz. Gençlerimizin yaşamında güzel izler bırakabilmenin mutluluğunu yaşamalı ve yaşatmalıyız...


Copyright © 1999, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır