kapat

27.11.1999
Anasayfa
Son Dakika
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Spor
S u p e r o n l i n e
Magazin
banners
Sabah İnternet
L E I T Z
Sofra
Bizim City
Sizinkiler
Para Durumu
Hava Durumu
Bayan Sabah
İstanbul
İşte İnsan
Astroloji
Reklam
Sarı Sayfalar
Arşiv
Hazırlayanlar
Sabah Künye
E-Posta

Teba
1 N U M A R A
Z D N e t  Türkiye
A T V
M i c r o s o f t
Win-Turkce US-Ascii
© Copyright 1999
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
ALİ KIRCA(alikirca@sabah.com.tr )


İklim değişir...

Prokop Abi'nin İstanbul'a geldiği gün, bende Atina'ya gittim. Karşı sahile geçtim.

Rastlantılar bitmek bilmiyordu.

"Prokop Abi" yazısını 23 Kasım 1997'de yazmıştım.

Tam iki yıl sonra, 23 Kasım 1999'da Prokop Abi, Atina'dan İstanbul'a çıkıp geldi, beni ziyaret etti..

İşe bakın ki, ben aynı saatlerde Atina'ya gitme hazırlığındaydım.

Prokop Abi, sılasına dönerken ben onun "gurbet"ine yolculuğa çıkıyordum...

Sezen Aksu'nun Atina'nın iklimine hakim kıldığı İzmir imbatının esintilerini paylaşmak için...

Rastlantıların ya da bu bölgenin "tuhaf buluşmaları"nın sonu yoktu.

Sezen Aksu; Kürt şair Kemal Burkay'ın, olağanüstü şairane bir "Türkçe"yle yazdığı "Bu Şehir Bana Küstü"yü Yunanlı Haris Alexıou'yla "Rumca" söylüyordu... Atina'da...

İşte bak!..

"İklim değişir Akdeniz olur"du ya...

İklim değişip Akdeniz oluyordu...

İstanbul'da ve Atina'da bir gün önce yağan yağmur ve serin hava, konser süresince bahar iklimine dönüşüyordu...

Bahar, sokaklarında dolaşıyordu Atina'nın...

15-20 yıl önce, kaç kez gelip gitmiştik Yunanistan başkentin...

Çarşıdaki esnaftan taksi şoförüne kadar içten içe; kimi zaman dıştan dışa vurulan bir sinsi düşmanlık her yerde seziliyordu.

Ya şimdi?..

Ne yazık ki, kolay bir dostluk için egenin iki yakasında "zor ölümler" yaşanacaktı...

Ayakta alkışlarla kapanan görkemli bir gecenin bitişinden tam 24 saat sonra bu kez "zor ölüm"ler şehrindeydik.

Deprem Bölgesi'nde...

İklim yeniden değişmişti...

Ayaklarımız bileklerimize kadar balçıkta; soğukta ve çiseleyen yağmur, serpiştiren kar altında...

Ege'deki dostlukların sıcaklığının buralara ulaşması zaman alacaktı anlaşılan...

Çevremiz çocuklarla kuşatılmıştı.

Çığlık çığlığa...
"Kürt" şairi Kemal Burkay'ın "Türkçe" yazdığı, Sezen ve Haris'in yer yer "Rumca" okuduğu şarkıdaki gibiydi her şey...

"Bu şehir onlara küsmüştü.."

Bu şehir, bu şehirler...

Çadırda, yere serilmiş kilimin üzerinde "ödev"lerini yapan çocukların gözleri çadırdaki televizyonun üzerindeydi. Biraz sonra, çadırdaki hallerini bütün Türkiye "canlı" yayında izleyecekti. O ekranda... Ama o ekranda, o sırada şöyle yazıyordu: "David Copperfield, yarın bu ekranda, canlı yayında..."

Yarın olunca, o ekranda David Copperfield, canlı yayında uçuruluyordu. Bu satırların yazarı tarafından...

Bolu'ya kar yağıyordu...

Deprem bilimciler, İstanbul'da deprem olacak diyorlardı.

Gece, binalar tartışılıyordu.

Kalfa, "ben inşaat yapmasını kimseden öğrenmedim; bildiğim gibi yapıyorum" diyordu.

Herkes, oturduğu evlerden korkuyordu.

Deprem vergisi iğneden ipliğe sarsıyordu günlük hayatın fay hatlarını...

Türkan Şoray'la Şener Şen'se İkinci Bahar'a hazırlanıyorlardı.

İklim değişiyor, Akdeniz oluyor, İkinci Bahar geliyordu...

Prokop Abi; yağmur altında İstanbul; Akdeniz güneşinde Atina, Sezen Aksu; konser salonu; çamurlara batmış çadırlar; insanın içine işleyen kış ayazları; uçuran ve uçurulan sihirbaz; yağmur gibi yağan vergiler; Türkan Şoray, İkinci Bahar ve... ve... Bolu'ya kar yağıyordu...

Ne tuhaf!.

Bu coğrafyada iklim nasıl da hızla değişiyordu!.. Nasıl da!..

Yazarlar sayfasina geri gitmek icin tiklayiniz.

Copyright © 1999, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır