Ankara, Apo'yu ne yapacak?
Perşembe saat 22.30... Meclis'te "deprem vergileri" müzakere ediliyor... Mesut Yılmaz bir ara Genel Kurul'dan çıkıyor... İkinci kattaki "Genel Başkanlık" odasına geçiyor.
- Mesut Bey, Apo'yu ne yapacaksınız?
- Yargı süreci bitmedi.
- Yargıtay kararını açıkladı ya.
- Evet ama... Bir ay içinde "kararın düzeltilmesi" talebi olabilir... O süre beklenecek.
- Sonra?
- Eğer, Başsavcı, "kararın düzeltilmesi" talebini uygun bulmazsa... Veya uygun bulur da, talep, Yargıtay'ca reddedilirse... İç hukuk yolları tamamen tıkanmış olur.
"Dış hukuk" ne diyecek?
"İç hukukta" yolun sonuna gelinince...
Türkiye ne yapacak?
- Evet Sayın Yılmaz, Apo'yu ne yapacaksınız?
- Sorun şurada... Dış hukuk yollarına Türkiye uyacak mı, uymayacak mı?
- Uyacak mı, uymayacak mı?
- Dışişleri de... Adalet Bakanlığı da "uymak zorundayız" diyor.
- Şart mıdır?
- İnsan Hakları Mahkemesi eğer "yürütmeyi durdurma" kararı verirse... Bizimkiler (Dışişleri ve Adalet Bakanlığı) "uymamız gerekir... Devlet olarak vecibemiz var" diyorlar.
- Dışişleri ve Adalet "bu görüşlerini" ne zaman söylediler.
- Geçen zirvede... Bir de Çarşamba gecesi yapılan son toplantıda.
- Toplantıya "bu bakanlar da" geldiler mi?
- Dışişleri değil de... İnsan Hakları'ndan sorumlu bakan geldi... Adalet Bakanı geldi.
İki müeyyide
- Mesut Bey, iki bakan "dış hukuka uymak zorundayız" diyorlar... Uymazsak ne olur?.. Zirvede, iki bakana "bu soru" soruldu mu?
- Sorulmaz olur mu hiç?
- Uymazsak ne olurmuş?
- Ölüm cezası açısından... Uymazsak... Hukuki bir müeyyidesi yok.
- Başka bir müeyyide?
- İki müeyyide var.
- Neler?
- Birincisi tazminat.
- İkincisi?
- Bizi, Avrupa Konseyi'nden ihraç edebilirler.
Zirvede karar
"İç hukuk" öyle diyor.
"Dış hukuk" böyle diyor.
İyi, hoş da...
- Mesut Bey, Apo'yu ne yapacaksınız?
- Hükümet olarak bir yol izlememiz lazım.
- Nasıl bir yol?
- Henüz bir karar yok.
- Neden yok?
- Daha vaktimiz var.
- Fazla bir vakit değil ki.
- Olsun... İç hukuk süreci bitmedi... Dış hukuk süreci de başlamadı.
- Salı gecesi zirvesinde... Bu konuda son olarak ne konuştunuz?
- Toplantıda üç lider kalınca... Şunu kararlaştırdık... Bu meseleyi değerlendirmek için zaman var... Bu zaman zarfında da... Hiçbirimiz, bağlayıcı açıklama yapmayalım.
Batı ne diyor?
- Mesut Bey, MHP'nin havası nasıl? Zirvede, Sayın Devlet Bahçeli ne dedi?
- Hiçbirimiz kendi görüşümüzü ortaya koymadık... Sadece, ilgililerden... İlgili bakanlardan bilgi aldık.
- Batı'da... Apo ile ilgili yorumlar hangi yönde?.. Almanya'ya gittiniz... Neler gördünüz?
- Yargılamanın adilliği konusunda Avrupa bir şey diyemiyor... Onların söylediği şu... Ölüm cezası çağdaş değil.
- Başka ne diyorlar?
- Avrupa Konseyi'nde... Ölüm cezası sadece iki ülkede var... Türkiye ve Ukrayna'da... Tek söyledikleri bu.
- Siz ne dediniz?
- Bizim hukukumuza göre idam cezası meşru... Ayrıca "kaldıracağız" diye bir taahhüdümüz de yok... Bunu biliyorlar... Kabul ediyorlar... Ama...
- Evet. Ama?
- Ama... Fehriye Erdal'ı... Alaattin Çakıcı'yı da "sizde idam cezası var" diye iade etmiyorlar... Unutma. Apo'yu da iade etmemişlerdi.
Meclisin havası
Liderler zirvesi "Çarşamba gecesi" yapıldı.
"Apo kararı" Perşembe sabahı açıklandı. Liderler, gece "uzun uzun" Apo konusunu konuştuklarına göre...
Kararı "önceden" biliyorlar mıydı?
- Mesut Bey, biliyor muydunuz?
- Hayır... Tahmin ediyorduk.
- Size bu konuda son soru... Apo'nun idamı Meclis'e gelirse... Ne çıkar?
- Kesinlikle onay çıkar... İnfaz çıkar.
Türkiye'nin rotası
- Mesut Bey, "Aralık programınız" nedir?
- 9 Aralık'ta Helsinki'de olacağım.
- Kiminle gideceksiniz?
- Devlet Bakanı İrtemçelik'le.
- Helsinki'den ne çıkar?
- Türkiye'nin adaylığı çıkar.
- Sonra?
- Türkiye de kendisine bir rota çizmiş olur.
Kabinede revizyon yok
Mesut Bey, kabinede bir revizyon gündeme gelebilir mi?
- Sebep yok ki.
- Gerçekten yok mu?
- Hayır, hayır, yok... Tabii bizim açımızdan konuşuyorum... Diğerlerinin... Kendi takdirleridir.
Baba, Ecevit'e ne dedi?
Karadenizli Mesut Yılmaz'a, Karadeniz'i anlattık. Fındık üreticisi "zorda."
Çay üreticisi "darda."
Karadeniz otoyolu "tatilde."
- Mesut Bey "Karadeniz'in hakkını, hukukunu" kim koruyacak?
- Sorma... Gerçekten sıkıntı var... Ama yarından itibaren ödeme başlayacak.
***
Ve bir ayrıntı...
Biz "Karadeniz'in hukukunu kim koruyacak" diye sorunca...
Mesut Bey "bir ara" güldü.
Dedik ki "neden güldünüz?"
Mesut Bey de dedi ki:
- Sayın Cumhurbaşkanı, Başbakan'a ne demiş, biliyor musun?
- Ne demiş?
- Demiş ki... Sayın Başbakan... Çay üreticisinin şu kadar alacağı var... Bekletmeyin... Ödeyin.
***
Mesut Yılmaz:
- Zor bir konumdayım. Hem hükümete ortağız. Hem de fındığın... Çayın... Birliklerin parasını vermiyoruz... Ama hepsi geçti sayılır... Yarından itibaren...
2000'in modası dar ceket
1999 zor bir yıl. Acılı, sancılı, iflaslı, zamlı bir yıl. Ya 2000 nasıl geçecek? Mesut Bey:
- Ekonomik bakımdan daha sıkıntılı geçecek.
- Neden?
- IMF ile anlaşma demek... Bir yük demek... Kemer sıkmak... Dar ceket giymek demek.
- 2000 yılı "kimi" üzecek?
- İşte bütün sorun burada... İstiyoruz ki, adil dağıtılsın... Sabit gelirliden ziyade... Yüksek gelirliden fedakârlık istensin.
- Yatırımlar ne olacak?
- En az etkilenecek şekilde bir yol izlenecek.
- Yükün "en fazlası" hangi sektöre?
- Aşırı rant elde edenlere.