kapat

20.11.1999
Anasayfa
Son Dakika
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Spor
S u p e r o n l i n e
Magazin
banners
Sabah İnternet
L E I T Z
Sofra
Bizim City
Sizinkiler
Para Durumu
Hava Durumu
Bayan Sabah
İstanbul
İşte İnsan
Astroloji
Reklam
Sarı Sayfalar
Arşiv
Hazırlayanlar
Sabah Künye
E-Posta

Teba
1 N U M A R A
Z D N e t  Türkiye
A T V
M i c r o s o f t
Win-Turkce US-Ascii
© Copyright 1999
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.


Zirvenin düşündürdüğü

İstanbul bu hafta AGİT zirvesine başkentlik etti. Zirve çerçevesinde ülkemizde bulunan devlet adamları -yağmur hariç- az da olsa bu esrarlı şehri tanıma imkanını buldular. Oysa İstanbullu'lar aynı yoğun günleri trafik çilesi çekerek geçirdiler. Bir de bunlara deprem telaşı eklenince, İstanbullu çok iyi günler geçirmedi desek yerinde olur.

Son haftanın tartışmasız favorisi Başkan Clinton ve ailesiydi. Başkan'ın -aleyhinde birkaç gösteri dışında- Türkiye'de ülkesinden daha çok sevildiği sonucuna bile varılabilirdi. Komşumuz Yunanistan ABD Başkanı'nı ağırlamakta mahçup düşerken, Türkiye onu baştacı etti. Medyamız Clinton'ın yürürken, otururken, Hillary'nin elini tutarken, Erkan bebeğe burnunu teslim ederken çekilmiş resimlerini çok sevdi.

Aslında Amerikan delegasyonunun 'tarzında' göze çarpan başka özellikler de vardı. Bu ülkeyi bir süper-güç haline getiren özellikler arasında planlı çalışma ve stratejik düşünme geliyor. Bazıları Başkan'ın beraberindeki güvenlik güçlerinin ülkemizde herşeye karışır bir tavırla işlerini yapmalarını ve özellikle gazetecileri belli şartlar içinde kabul etmelerini doğru bulmadı. Biz genelde alışmışız, bir devlet adamı basınla karşı karşıya geldiğinde 'akıncılar' mantığı uygulanır. Ağzından 'bir bakla çıkarttırmak' için adeta ablukaya alınır.

ABD görüşmeleriyle AGİT zirvesinin sonuçları enine boyuna incelenmeye, tartışılmaya devam edecek. Bu sonuçların ötesinde yerleşik davranış ve kültür farkından kaynaklanan bazı gözlemler de oldukça dikkat çekiciydi. Bir yandan, tüm ülkeler ortak kaygı ve kavgalar etrafında kenetlenebilirken, öte yandan aynı konunun taban tabana zıt algılandığı da göze çarptı. Bu çeşitlilik ve çokseslilik etkileyiciydi. Türkiye'nin ise zirve dolayısıyla bu çeşitliliği birleştirmeye katkıda bulunabilmesi gurur vericiydi.

Dünya giderek küresel bir düzene gidiyor. Eskiden bir ülke ve bölgeleri varken, şimdi ülkeler topluluğu ve ülkeler var. Artık ülkeler yarışıyor, mahalli yaklaşımlar ise -politik ve ekonomik anlamda- kifayetsiz kalıyor. Bir yandan da, dünya devletleri bazı ortak değerler çevresinde uzlaşmaya çalışıyorlar. Doğaya ve insana saygı, insan haklarının geliştirilmesi, zenginin fakire ülkelerarası yardımı gibi konular artık dünya kamuoyunda paylaşılıyor.

Dünya politikası bir yandan güçlü olanın güdümündeyken, öte yandan da haklı olanı gözetmeye çalışıyor. Bosna'da, Kosova'da olduğu gibi söylemler, acı gerçeklerin önünde ezilebiliyor. Yine de dünya kamuoyu 'doğruyu yakalama' ve 'haklının yanında olma' gibi etik arayışlarından vazgeçme lüksüne sahip değil.

AGİT bir yandan Bakü-Ceyhan'la Türkiye'ye ekonomik ve stratejik güç kazandırırken, öte yandan bizi insan hakları sicilimizi, sivil toplumun sesini yeniden değerlendirmeye itiyor. Sonuçta İstanbul ve Türkiye zirveden kârlı çıkarken, bizler de bugünlerin görüntülerini ve öğretilerini belleğimize yerleştiriyoruz.

Yazarlar sayfasina geri gitmek icin tiklayiniz.

Copyright © 1999, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır