Sesli düşünmek
Zirve bitti... Misafirler gitti... Şimdi yine döneceğiz kendi gündemimize... Ama bu arada bazı konuları "sesli düşünmekte" yarar var.
Clinton "ana muhalefetle" konuşmadı.
Hükümet ortağı "dördüncü partiyle" konuşmadı.
"Beşinciyle" konuşmadı.
Ama "sivil toplum örgütleriyle" konuştu.
Zira "sivil toplum" demokrasilerin "olmazsa olmaz" koşulu.
"Yükselen değer" boyutu.
Bizde ise...
Sivil toplum "en ihmal edilen konu."
***
Almanya'nın, Almanya dışında "103 Ticaret Odası" var.
Sonuncusu, Çin'de açıldı.
SPD'nin "arka bahçesi" Friedrich Ebert Vakfı'nın, Almanya dışında "şubeleri" var.
Bu şubelerde "1500 eleman" çalışıyor.
Alman sendikalarının birer ayağı, "Almanya dışında."
Bize gelince...
Yurtdışında "büyükelçilerimiz" var.
"Askeri ataşelerimiz" var.
Ama "sivil toplum örgütümüz" yok.
Ticaret odamız Münih'te şube açmıştı.
Kapattı.
Türk-İş'in Düsseldorf'ta bürosu vardı.
On yıl önce kapattı.
Sivil toplumsuz demokrasi olmaz.
Olursa da...
"Bizimki gibi" oluyor.
***
Zirve'de Baba konuştu.
"Globalleşme" dedi.
Clinton konuştu.
"Globalleşme" dedi.
Yeltsin konuştu.
"Globalleşme" dedi.
Sahi, globalleşme konusunda "kaç kitabımız" var, hiç düşündünüz mü?
Almanya'da 800'ün üzerinde kitap yazıldı.
Amerika'da 3000'in üzerinde.
İngiltere'de ise...
Türkiye'de ise...
"10'un altında."
Ve çoğu da tercüme.
"Kitapsız globalleşme" olur mu?
***
Bundan on yıl önce Almanya'da "özel üniversiteden" bahsedilemezdi.
Şu anda "12 özel üniversite" var.
Almanya'da "İngilizce eğitim veren" üniversiteden bahsedilemezdi.
Şimdi "dört üniversitede, öğretim İngilizce."
"Yabancı üniversitenin" adı anılamazdı.
Şimdi, Bremen'de "Amerikan Üniversitesi" kuruluyor.
Biz, koskoca Türkiye...
Üçbuçuk milyon insanı, Avrupa'da yaşayan Türkiye...
Neden Almanya'da bir "Türk Üniversitesi" kuramıyoruz.
Neyse...
Takipçisi olduğumuz bu konu için "üç kurum" bastırıyor da... (Çankaya, MGK ve Milli Eğitim.)
Biraz mesafe alınabiliyor.
***
Geçenlerde bir olay oldu.
Bir Alman kadın "askerlik yapmak istiyorum" diye tutturdu.
Alman devleti "olmaz" dedi:
- Kadınlar subay olabilirler... Ama askerlik yapmazlar.
(Bizdeki gibi.)
Kadın, mahkemeye gitti.
Mahkeme "davayı reddetti."
"İnatçı kadın" bunun üzerine Adalet Divanı'na başvurdu.
Ve üç hafta önce "yüce divan" karar verdi:
- Kadının askerlik yapmaması "eşitlik ilkesine" aykırıdır... Bu konudaki Alman yasasının değişmesi gerekir.
Almanya şimdi "yasa değişikliğine" hazırlanıyor.
"Yarın" Avrupa Birliği'ne girince...
"Böyle konularla... Davalarla... Kararlarla" karşılaşınca ne yapacağız?
***
Biraz da "bu konuları" konuşsak...
Böyle konuların "Clinton'ın jakuzisi ya da Ebru Şallı'nın bacağının çarpıklığı" kadar da mı önemi yok?