Şu depremi malzeme olarak kullananlardan bıktık, usandık... Dikkat edin, televizyonlarda ve diğer basın organlarında bir Allah'ın kulu da, "Şuraya şu kadar yardım edelim, buraya bu kadar yardım edelim..." demiyor. Hep evham, hep korku, hep "Ne zaman olacak?... Nasıl olacak?... Kaç şiddetinde olacak?... Nereler yıkılacak?..." teranesi sürüp, gidiyor.
Geçenlerde bir televizyon kanalında TPAO'nun son haritası yayınlandı ve onun üzerine ahkâmlar kesilmeye başlandı. Anlayamadım gitti. Bundan önce aylarca aynı ekranlarda, "Öncü mü, artçı mı?..." diye tartışılırken, son depremden sonra da, "İstanbul'u ne zaman vuracak?..." tartışmaları başladı. Yine aynı bilim adamları, yine aynı ekranlar, yine aynı senaryolar sürüp, gidiyor. Önüne gelen almış eline çomağı, karıştırıp, duruyor.
Tabii bu arada biçare vatandaşlarımızı korkutmak için fon müzikleri, denizin altında 10 sene evvel çekilmiş video görüntüleri, 8 sene evvel deniz altına inen ilk yerli denizaltının görüntüleri, deprem yıkıntıları yayınlanarak heyecan son haddine getiriliyor, ekran başındaki vatandaşlarımızın adeta aklı başından alınıyor...Bu yapılanların hangi meslek etiğine uygun olduğunu bilemiyorum. Ama yapılıyor, bal gibi yapılıyor, insanlarımızın yüreği ağzına getiriliyor. Buna deprem vezirganlığı denmez de ne denir?...
Size söyleyeyim, deniz dibinden verilen kamera görüntüleri ve Türkiye'de ilk defa yayınlanıyor denen sarı renkli cep deniz altısını ilk kullananlardan biriyim. O deniz dibi kamerası denilen de, kablo ile 1 kilometreye kadar indirilen robot kameradan başka bir şey değil. Ortada ne korkulacak bir şey var, ne de dehşetengiz bir olay...
Yani koskoca KANDİLLİ, MTA, TPAO gibi devlet kuruluşları bizi kandırmak için mi uğraşıyorlar?... Hayır, hiçbir zaman... Onlar eldeki verileri çıkarıyorlar, ilim adamları da bunu yorumluyor. Ama dünyanın hiçbir yerinde facialarla sona erecek olayların tartışmaları milyonlarca insanın gözünün önünde yapılmaz ve onlar kuşkuya, korkuya düşürülmez. Ben bunu bilir, bunu söylerim.
İşte son olarak TPAO'nun televizyonlarda yayınlanan fay haritası... Üzerinde günlerdir konuşuluyor. Biliyor musunuz, jeoloji yüksek mühendisi olan çok yakın bir kardeşime bunu sordum ve incelettim. Sonuç şu; "Fay kırıklarını gösteren bu haritadaki duruma göre, kötü bir şey yok... Kırıklar o kadar büyük dağılımlara uğramışlar ki, birikim namına bir şey görülmüyor. Çöküntüler tamamen yerini bulmuş, bu görünen faylarda kırılma olsa olsa 3-4 derecelik bir deprem yapar, ki o da Marmara'nın hem Kuzey, hem de Güney ve Doğu taraflarına hiçbir etki yapmaz."
Bu müjdeli haberi siz okuyucularımla paylaşmaktan mutluluk duyuyorum. İyi haberi benden aldınız. Bundan sonra olsa olsa çocukluğumuzdan beri bildiğimiz sarsıntılar olacak. Biz bunlara zaten alışığız... Tabii ki Allah beterinden saklasın... İyisi mi biz bunları bırakalım da, deprem bölgesine yardım gönderelim, yardım... TV'lerde korku değil, yardım kampanyaları düzenleyelim...