Gittiler...
Onlar gittiler.
Misafir Devlet büyükleri ülkelerine döndüler.
Şimdi kaldık yine biz bize.
Üç gün, üç gece bir başka âlem'de yaşıyor gibiydik.
Gülen yüzler, uygar davranışlar, renkli organizasyonlar, yarınlara dönük ışıklar, umutlar, müzakereler, imzalar... Ve tabii Türkiye'yi parlatan hoş sözler ve güzel görüntüler.
Sinirlerimiz dinlendi... Biraz moralimiz düzeldi. Gururumuz bile okşandı.
Ama AGİT bitti.
- Gittiler.
Ülkerine döndüler.
Şimdi biz de normal hayatımıza döneceğiz...
*
Peki, nerde kalmıştık diye, tekrar aynı yerden kavgaya mı devam edeceğiz?
Yine mi yolsuzluk haberleri?
Yine mi deprem tartışmaları?
Yine mi türban krizi?
Trafik kazası, tüp patlaması, cinayet, kan, kin, nefret husumet... Yine mi karşılıklı hakaret?
Böyle bir kâbus'a mecbur muyuz?
*
Biz bize kalınca, içimize hemen bir korku düşüyor.
Moralimize saplanan bu belayı, önce Ankara def'etmeli...
Siyaset, bu def'a yepyeni bir çehre'ye bürünmeli.
Mecliste bekleyen yasalardan başlayarak, ekonomik atılımları hızlandırarak, başta adalet olmak üzere bütün reformları tek tek sıraya koyarak, Ankara bize hiçbir şey eskisi gibi olmayacak mesajını vermeli... Türk insanı bu ufku görmeli, eliyle yakalamalı...
Evet...
- Onlar gittiler.
Biz bize kaldık.
Karanlıkta ıslık çalmayalım.
Korkmadan yürüyelim.
Şunu bir def'a deneyelim.
*
Üstelik Türk siyasetçileri, AGİT'ten moralli çıkmıştır.
Şimdi bu moral'in üstüne, Ankara'dan bir dizi şok icraat bekliyoruz.
Milleti heyecanlandıracak, yüzünü güldürecek, güvenini arttıracak harika işler yapılabilir... Toplumsal uzlaşma için en cesur adımlar şimdi atılabilir.
Belki de Cumhuriyet Tarihi'nin en şanslı devresini yakalayan Türkiye, önce kendisiyle barışık olduğunu kanıtlamalı...
Cumhurbaşkanı çok form'da gözüküyor... Gerekiyorsa o öncülük etmeli.
Yani, kabuk değiştirmek için bulunmaz bir fırsat.
*
Neden olmasın?
AGİT'te gördüğümüz 54 ülkenin liderlerinden daha az yetenekli değil bizim liderlerimiz...
Onların çoğundan daha kıymetli siyasetçilerimiz var.
Ufkumuz daha geniş.
Kavrama gücümüz daha hızlı.
Yurtseverlik mi? Bizimkilerde daha fazla...
Nedir öyleyse?
Elimizi kolumuzu bağlayan o gizli kuvvet nedir?
.....
Durmak zamanı değil.
- Onlar gittiler.
Kaldık biz bize.
Hayır. Kalmadık.
2 bin'e 40 gün kala, müthiş bir depar'a kalkmalıyız.
Ankara'dan çılgın gibi bir performans bekliyoruz. Atatürkçülük işte böyle olur.