kapat

20.11.1999
Anasayfa
Son Dakika
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Spor
S u p e r o n l i n e
Magazin
banners
Sabah İnternet
L E I T Z
Sofra
Bizim City
Sizinkiler
Para Durumu
Hava Durumu
Bayan Sabah
İstanbul
İşte İnsan
Astroloji
Reklam
Sarı Sayfalar
Arşiv
Hazırlayanlar
Sabah Künye
E-Posta

Teba
1 N U M A R A
Z D N e t  Türkiye
A T V
M i c r o s o f t
Win-Turkce US-Ascii
© Copyright 1999
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
Osman Boyner: Gün ağarmaya başladı
Altınyıldız'ın sahibi Osman Boyner, üretimin yarısını ihraç edecek bağlantılar kurmadan yapılacak yatırımların hüsran olacağını söyledi

Altınyıldız'ın patronu, yarım asırlık sanayici Osman Boyner, umutlu konuşuyor. "Karanlıktan çıkıyoruz" diyen Boyner, Türk ekonomisinin bir canlanma dönemine gireceğinden emin. Ama bazı uyarılar yapmadan da edemiyor. Yeni yatırımlardan önce, kapanan fabrikaların canlandırılması gerektiğini vurgulayan Boyner'in, özellikle vizyonsuz yatırım yapanlara bir uyarısı var: "Eğer üretimin yüzde 50'sini ihraç edecek bağlantılar kuramayacaklarsa bu işe hiç girmesinler" diyor.

Osman Boyner'le İstanbul Sanayi Odası'nda başlayan, ofisinde son bulan söyleşimiz şöyle:

* Ekonomideki olumlu hava yatırımların önünü açar mı?

Yatırımlar hiçbir zaman durmaz. Durduğunuz an geri gidiyorsunuz demektir. Biz şimdiye kadar önümüzü görmüyorduk. Bir hamle yapacaksak da, dörde, beşe parçalayarak yapıyorduk. Karanlıkta yürürken adımlarınızı çok dikkatli atarsınız. Işık varsa daha hızlı gidersiniz. Şimdi ortalık yavaş yavaş aydınlanmaya, gün ağarmaya başlıyor. Bu olumlu havayı hem siyasilerin hem iş aleminin çok iyi değerlendirmesi lazım. Türkiye iki yıldır kan kaybediyor. Kapasiteler yüzde 25'lere kadar düştü, onbinlerce kişi işsiz kaldı. Önce varolan yatırımları ayağa kaldırmamız, sosyal çalkantıları ortadan kaldırmak için işsizlere iş yaratmamız lazım. Milyarlarca dolarlık yatırım öylece yatıyor. Yarısı en çok yüzde 50 kapasite ile çalışıyor, geri kalanlar da kapalı. Tofaş bile üçte bir kapasite ile çalışıyor. Günah değil mi?

İHRACAT ŞART
Şimdi bu ılımlı havada, aklımızı başımıza alalım. İlk adım kapanan fabrikaları çalıştırmak olsun. Önce onları çalıştıralım. Çünkü, yeni yatırım dediğiniz zaman yeni bir servet, yeni bir para, yeni bir yük demektir. Evvela kapasiteyi üç vardiya çalışarak yüzde 80-90'lara çıkarmak için uğraşalım. İşsiz kalan onbinlerce insana iş yaratalım. İlla yeni yatırım demeyelim. Yeni yatırımlar çok pahalı. Bu kriz döneminde herkes elindekini yedi. Kimsede para kalmadı.

* Yeni yatırıma gireceklere ne tavsiye edersiniz?

Eğer yapacakları yatırımın sonucunda ürettiklerinin yüzde 50'sini ihraç edemeyeceklerse sonuç hüsran olur. Bugün artık globalleşmiş bir Türkiye'de yaşıyoruz. Rekabet sadece içerde yok. Dünya ile rekabettesiniz. Bu yüzden yapacağınız yatırımın yüzde 50'sini ihraç etme imkânınız yoksa sonu hüsrandır. Paranız da boşa gider, emekleriniz de.

Unutmayalım iç piyasada tüketim sıkışıklığı var. Tüketim sıkışıklığı parasızlıktan mı? Hayır. Bu devletin yanlış politikasından. Birisinin 10 milyar lirası varsa bakıyorsunuz bir yıl sonra hiçbir şey yapmadan 20 milyar lira olmuş. Risk yok. Bu para ekonomiye gitmiyor ki! Türkiye'de tedavüldeki paranın yüzde 96.5'ini devletin emdiği söyleniyor. Demek ki yüzde 3.5'u ile de ekonomi dönüyor. Olmaz böyle birşey! Başka bir ülkede böyle birşey olsa kimse ayakta kalamaz.

* Sanayici kriz içinde yaşamaya alıştı mı?

Türkiye'de işadamları her koşula hemen adapte oluyor. Dünyanın başka yerinde olsa çoktan batardık. 1994 krizinde hayat durmuştu. Ama herkes ihracata saldırdı, çok çabuk atlattık. Bu kadar çalkantı, bu kadar kriz dünyanın hiçbir yerinde yoktur. Benim Türkiye'ye güvenim tam. Ülkemizin önü çok açık. Yeter ki bu olumlu havayı iş alemi ve siyasiler iyi kullansın. Bütün mesele bu. AGİT Zirvesi boyunca bir falso vereceğiz diye ödüm koptu. Bu Türkiye lehine hayretler verecek mükemmel bir organizasyon. Herkes şüpheci. Diyorlar ki, 'Clinton niye bu kadar üstümüze düşüyor?'. Ne olursa olsun. Dünyada herşey menfaattir. Kimse birşeyi karşısındakinin kara kaşı kara gözü için yapmaz. Ama bu noktaya getirmek de bir meseledir. Demek ki bir yerde bu havayı yaratmaya muaffak olmuşuz.

Rahat yok
* Yönetimde eğilimler nasıl gelişiyor ve Türkiye buna ayak uydurabiliyor mu?

Artık bundan sonra ne siyasette ne iş aleminde rahat yok. Çünkü Türkiye globalleşti. Ve Türkiye bugün dünya ile hareket etmek mecburiyetinde. Hem siyasette hem ekonomide. AGİT Zirvesi'nde gördük. Koskoca Rusya, Clinton'a "Sen ne karışıyorsun benim içişlerime" dedi. Aldı ağzının payını, gitti. Siyasette "Sen ne karışıyorsun" yok. Dünya nasıl bir yolda gidiyorsa öyle gideceksin.

Ekonomik hayatta da öyle. "Ben yaparım, satarım" yok. Ben yapıp satana kadar adam gelip kapının önüne mağazasını dikiyor. Daha da iyisini satıyor. Efendim benim işçiliğim daha ucuz falan kalmadı. Unutun. Hindistan'da, Pakistan'da senin bir günde işçine verdiğin parayla adam bir ay çalışıyor. Bu yüzden, eğer yüzde 50'sini dışarı satma imkanınız yoksa kesinlikle yatırıma kalkışmayın.

'Evlilik işi kolay değil'
* Yabancılarla evliliğe neden olumlu bakmıyorsunuz?

Hiçbir ortaklığa "hayır" demiyoruz. Sadece Türkiye'den değil, dışardan da sürekli ortaklık teklifi alıyoruz. Ama adamla, iyi gitmeyen işini iyi etmek için niye ortak olayım?

Adam geliyor, "yarı yarıya bölüşelim" diyor. Yüzde 50-50 dediğiniz zaman işin hakimi siz değilsinizdir. Günün birinde adam piyasadan hisselerinizi toplarsa azınlıkta kalırsınız. Bu yüzden birleşme işi o kadar kolay değil. Üstelik halktan ortaklarımız da var. Sonra "Ben Boyner ismine güvendim. Beni bilmem hangi ülkenin adamına teslim ettiniz" demezler mi!

Bunu düşünmezseniz herşeyi yaparsınız. Ama bu kısacık ömürde kimsenin bedduasını almak istemem. Boyner Ailesi'nin adı, üç günlük beş günlük değil ki!

'Özal Türkiye'yi tersyüz etti'
* Türk özel sektörünün bugünkü duruma gelmesinde sizce hangi siyasetçinin en çok rolü oldu?

Bir dönem herşey yasaktı. Hiçbir şeye dokunulmazdı. Özal, Türkiye'yi tersyüz etti. Uykusundan uyandırdı. "Efendim, ahlaksızlığa da yol açtı" diyorlar. Her yapılan işin mahsurlu bir tarafı vardır. Koyarsın teraziye, hangisi ağır basıyor değerlendirirsin. Hepimizin kusuru var. Kimimizin yüzde 5, kimimizin yüzde 50. Ama Özal'ın yaptıklarına bakarsanız Türkiye'yi çok ileri götürmüştür. Bugün, 20 milyar dolar döviz rezervimiz var. Beğenmiyorlar. Unutmayın 250 milyon doları bile görmemişti Türkiye. O günlerden bu günlere geldik. Delice bir cesaret. Ama birisinin yapması gerekiyordu. Özal yaptı.

'Hükümeti takdir etmeli'
* Bugünkü hükümeti nasıl değerlendiriyorsunuz?

Hep kötüye kucak açmaya meyilliyiz. Bu koalisyon kurulduğu zaman herkes "Eyvah" derken, Türkiye'nin şansı olabilir demiştim. Öyle de oluyor. İlk defa Türkiye'de 350 milletvekilinin desteklediği bir hükümet kuruldu. Şöyle ya da böyle, "Bu bir şanstır" diye bakmak gerekiyor. Söylediklerinin yarısını yapsalar Türkiye'ye büyük hamle kazandırır. Tek parti hükümetinin bu kadar çoğunluğu olsa tehlikeli olabilirdi. Ama onlar birbirlerini kontrol ediyorlar. Bu yüzden kötü birşey olma ihtimali çok az. Nitekim Clinton da söyledi. Bu hükümeti takdir etmek lazım. Bugüne kadar çıkarılmayan onlarca yasayı çıkarttılar.


Copyright © 1999, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır