kapat

09.11.1999
Anasayfa
Son Dakika
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Spor
S u p e r o n l i n e
Magazin
banners
Sabah İnternet
L E I T Z
Sofra
Bizim City
Sizinkiler
Para Durumu
Hava Durumu
Bayan Sabah
İstanbul
İşte İnsan
Astroloji
Reklam
Sarı Sayfalar
Arşiv
Hazırlayanlar
Sabah Künye
E-Posta

Teba
1 N U M A R A
Z D N e t  Türkiye
A T V
M i c r o s o f t
Win-Turkce US-Ascii
© Copyright 1999
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.


Açık Radyo adlı radyov” karakter


Bir radyokolik olduğumu geçenlerde itiraf etmiştim ki, RTÜK bu bilgiyi hemen değerlendirdi ve üstüste radyoları kapatmaya başladı. İtiraf etmemeliydim!

Radyo dinlemek, radyo dinlemeyi sevmek ve bunlara bağımlı olmak da yine çocukluğumuza ve aile alışkanlıklarımıza bağlı bir durum elbette. (Ah Doktor ah! Yetişkinliğimizi parselleyen şu çocukluk yıllarımız işte...) Oturma odasının en saygın köşesine yerleşmiş mobilyalı, iri yarı AGA marka sayılan radyodan haberleri ve hava durumunu büyük bir ilgiyle dinleyen dünyanın en sevilen babası (Can Yücel'in babasından bile çok severim hayatta ben babamı!) ve ona aşık bir kız çocuğu... Tabii o kız çocuğunun televizyon denen mucizeyle ancak ortaokul yıllarında tanışacağı gerçeğinin de bu radyokolikliğe etkisini unutmamak gerekir.

Sonuçta artık yaşamının birer parçası olan kablolu TV kanalları özgürlüğü, internet ağları, e-posta keyifleri ve CD-rom, DVD sevdaları, hiçbiri radyo keyfimin önüne geçemedi. Hatta geçen ilkbaharda New York sokaklarında Shelley ile o özel icatların satıldığı dükkânı tırım tırım arayıp, pahalı sayılacak bir fiyata satın aldığım şey de bir duş radyosuydu... Shelley'nin tuhaflıklarıma gösterdiği muzip bakışlı hoşgörü ve elimizde duş radyosu, New York sokaklarında biz...

***

Şimdi, herkese uygun birkaç özel istasyonu olacak kadar çok ve renkli radyo zenginliğimiz var. Elbette eksikleri, yanlışları, özensizlikleriyle birlikte ama var işte... Benim şikayetlerimden biri hâlâ 24 saat yalnızca klasik Batı müziği yayımlamaya cesaret eden bir istasyon olmaması yolunda. Çeşit olunca, tercih etmek gibi bireysel sınavlardan geçmek de söz konusu tabii. Benim tercihlerimden biri (ne yazık ki) şimdilik yalnızca İstanbul'dan dinlenen ayrıksı, çocuk kalmayı başararak yetişkinler dünyasına kafa tutan, bu yüzden çok coşkulu, esprili, güler yüzlü bir radyo istasyonu. Adı: Açık Radyo, adresi: FM 94.9 Güler yüzlü ve incelikli. Küfrü, öfkesi, şiddeti ve nefreti incelikli. Kabalığın ve saldırganlığın özgünlük sayılarak acaip prim yaptığı yüzyılın son demlerinde, zekasını ve kültürünü sabır ve bilgelikle demleyebilen kaç kişi (lerin radyosu) kaldı Allah aşkına?

Karakteristik cıngılı Pembe Panter'den yaramaz bir name olan ve 'kâinatın bütün seslerine açık' olan bu radyo kişiliğime öyle uygun ki, ben bir radyo istasyonu olarak doğsaydım adımı 'Açık Radyo Uzuner' bile koyabilirlerdi... (Reklam yapmıyorum, radyonun bu yazıdan haberi yok.)

Açık Radyo özgün, kimseye benzemeyen, muhalif ama yapıcı, eleştirel fakat öneriler taşıyan, sanata, kültüre, bilime ve her yaşta genç, enerjik ve üreten insana saygı gösteren bir yayıncılık ideolojisine sahip. İnternet sitesinde yayımladığı manifestosunda, 'Eğlenemiyoruz, o halde sıkıcı, ortalamacı, kuru gürültücü ve kakafonik iletişim ortamında yeni bir radyo olsun diye kurulduk' diyorlar. 'Zeki, duyarlı ve nazik' ve 'demokratik, özgür ve kaliteli' olmak kriterlerini açıklarken 'çözüm üretmeyeceğiz' sözü vererek zihinleri karıştırma yöntemiyle açmayı sürdürüyorlar.

Bir radyo istasyonunun portresini çizerken elbette onun zaaflarından da söz etmek gerekecek. Şimdilik Açık Radyo'nun ancak 'Üç Silahşörler' ve Beatles zaafından söz edebiliriz, çünkü yerimiz dar!

***

New York'taki radyo günlerimde FM 96.3'ten yayın yapan New York Times'ın istasyonu WQXR, benim hemen pek çok radyov” gereksinmelerimi karşılarken, özellikle sabahları Ömer Madra ile (o sıralar Şerif Erol'un) karşılıklı itişe kakışa, gazete haberlerinin dibini oyup, delerek kapkara mizaha boyadıkları 'Açık Gazete' saatini özlediğim oluyordu. Memlekete döner dönmez karşılaştığım(ız) deprem felaketi ile devlet-hükümet felaketleri sırasında Açık Radyo gerçek bir sivil toplum örgüt koordinatörü gibi çalışarak bana bambaşka bir yüzünü daha gösterdi.

Kimbilir, beklenmedik zor olaylar sırasında bilmediğimiz bir yanımızı, filanca yaşımızda bile yeni keşfedişimiz gibi, Açık Radyo'nun kendi için de yeni bir özellikti bu direngen ve coşkulu aktivite.

***

Bana sorarsanız, fikirleri birbirine hiç benzemeyen, hatta çok aykırı bile düşen ama düşündüklerini özgürce ve yanyana söyleyebilme toleransına kavuşma özlemiyle yanan ve bu özlemin sık sık kan renkli sancılarını çeken ama bundan başka bir yolda yürümediğimizin de farkında olan Türkiyeli, zeki, duyarlı ve nazik insanların sesidir Açık Radyo. Kimbilir, hepimizin yaşam kalitemizin artmasını hakettiğimizi düşünen modern Doğu Akdenizli kimliğimizin bir radyo izdüşümüdür Açık Radyo. İstanbul'daysanız dinleyin, İstanbul dışındaysanız, buraya yolunuz düşünce dinleyin. Mutlaka sizi de yakalayacak, keyiflendirecek ya da düşünmeye tahrik edecek bir ezgi, bir sözcük takılacak dudaklarınızın kenarına... Tabii RTÜK'e asla ama asla takılmamasını dileyerek...


Copyright © 1999, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır