kapat

09.11.1999
Anasayfa
Son Dakika
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Spor
S u p e r o n l i n e
Magazin
banners
Sabah İnternet
L E I T Z
Sofra
Bizim City
Sizinkiler
Para Durumu
Hava Durumu
Bayan Sabah
İstanbul
İşte İnsan
Astroloji
Reklam
Sarı Sayfalar
Arşiv
Hazırlayanlar
Sabah Künye
E-Posta

Teba
1 N U M A R A
Z D N e t  Türkiye
A T V
M i c r o s o f t
Win-Turkce US-Ascii
© Copyright 1999
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
ALİ KIRCA(alikirca@sabah.com.tr )


Duvarsız on yıl

10 Kasım 1989 öğleden sonra; Federal Alman şansölyesi Helmut Kohl, ABD Başkanı George Bush'u telefonla aradı.

Aralarında şöyle bir konuşma geçti.

KOHL: "Berlin'den az önce geldim. Muazzam bir panayır gibiydi gördüklerim. Tam bir festival havası var. Sınır geçişleri tamamen açık.. Belli noktalarda, duvarı gerçekten yıkıyorlar... (Mecazi anlamda değil; gerçekten...)

Checkpoint Charlie'de binlerce insan iki yönde gidip geliyor. Çok dramatik bir olay.. Tarihi bir an.. Amerika olmadan bu mümkün olamazdı.. Amerikalılar'a söyle bunu."

BUSH: "Önce, Batı Almanya'nın bu işi başarıyla sonuçlandırmasındaki çabalarını takdirle karşılıyoruz. Bu noktada, insanlarımızın, problem yaratacak sert söylemlerden kaçınmaları için herkesi uyaracağım. Kendine iyi bak.. Bol şans.."

KOHL: "Sağol.. Barbara'ya selam söyle. Ona, Noel için sosis göndereceğimi söyle.."

O Noel gecesi, Beyaz Saray'ın sofrasında "Has Frankfurter sosisleri" var mıydı bilinmez; ama o yıl Berlin, Noel'i ve yılbaşını "tek ve birleşik" bir şehir olarak kutladı.

Bugün 9 Kasım 1999...

Tam on yıl önce bugün; 9 Kasım 1989 akşamı Berlin Duvarı yıkıldı..

"Duvar yıkılacak" denirken, Batılı müttefiklerin kastettiği elbette "siyasi ve diplomatik" anlamda bir yıkılmaydı..

Ama, Kohl'ün de ertesi gün, Berlin'den döner dönmez, Bush'a anlattığı gibi, Berlinliler duvarı "gerçekten" yıktılar..

Kimse, hayal bile edemezdi..

Ama, Avrupa'nın kırk yıllık kâbusu bir anda yerle bir olmuştu işte..

Aslında, her şey bir anda olup bitmemişti elbette..

Her şey dört yıl önce, Doğu Almanya'daki "büyük kriz" ve onu izleyen "özgürlük hareketi"yle başlamıştı.

Ancak, bu hareket; Doğu Blokundaki önceki "direniş"lere benzemiyordu.

"Doğu Alman"ların, Batı Almanlar'la birleşme kararlılığı, önlenemez bir noktadaydı.

68 Prag Baharı tekrarlanamazdı artık..

Böyle bir direnişi, "şiddetle ve tanıklarla" bastıracak tek güç olan Sovyetler Birliği'nin başında Mihail Gorbaçov vardı. Gorbaçov böyle bir müdahalenin, henüz başlattığı "Glasnost ve Perestroika"yı dinamitlemek olacağını biliyordu. Yeni bir dünya savaşı, o ölçüde olmasa da binlerce sivilin ölmesi sonucunu doğuracak kanlı bir vebali de göze alamazdı.

Nitekim, o günlerde Sovyet Generalleri dahil, en "sertlik" yanlısı unsurlar bile, müdahale fikrinden uzak durdular.

Gorbaçov; on yıl sonra şunları yazıyordu:

"Ne için savaşacaktık ki?..

Teorisyenlerinin hayal ettikleri komünizm, hiçbir yerde hayata geçirilememişti. Ne Doğu Avrupa'da, ne de Sovyetler Birliği'nde... Varolan Stalinist sosyalizmdi... Sistem, kendi kendini bitirdi ve kendi kıyametinde yitip gitti.."

ooo

Evet; hayal bile edilemezdi.

Çok değil; 15 yıl önce, Batı Berlin'e gidenlerin, mutlaka yaptıkları bir şey vardı: Trenle, 'checkpoint Charlie'den geçerek, bir günlüğüne Doğu Berlin'i ziyaret etmek..

İnsana ürküntü veren, silahlı Doğu Alman askerlerinin beklediği karanlık ve kör metro istasyonlarında hiç durmadan checkpoint Charlie'ye gelinir ve o ünlü kontrol noktasından Doğu'ya geçiş yapılırdı.

Batı Berlin'den gelenler için manzara şu olurdu:

Geride bırakılan; renkli, canlı ve yaşayan bir şehrin organizmasından; tozlu karanlık ve sessiz; 'yarı ölü' bir şehrin 'vaat etmeyen' sokaklarını arşınlama kırıklığı...

Kilometrelerce uzanan 'toplu konut adaleti' bile; hayata dair ışıklı neonların yerini alamazdı. Çünkü;

Ümit yoktu..

ooo

On yıl önce duvar yıkıldı. Batının ışıkları, şehrin doğusuna doğru yayıldı. Sorunlarıyla birlikte elbette.. Ama kimin umurunda...

Şimdi, 'tek Berlin' hayatla boğuşuyor. Hayat her gün mutluluk ve kederleriyle Brandenburg kapısından geçip duruyor, bir aşağı bir yukarı..

Ve bütün bunların sadece, on yıl önce olup bitmesine akıl sır ermiyor.

Batı Almanya diye bir şey mi vardı?..

Doğu Alman yüzücüler filan, sanki bir asır önce gibiydi her şey...

Bu yüzyılın başında ihtilaller yaşandı. Lakin, geriye birkaç siyah beyaz film karesi kaldı, o altüst oluşlardan.

Oysa; duvarın yıkılması, yani asrın son ihtilali, medyatik bir ihtilaldi.. TV'ların canlı yayınladığı...

Sadece on yıl önce.

ooo

Şimdi dünyanın 'duvarı' yok artık.

Ya bizim görünmez duvarlarımız?..

Dünya son on yılı bir asır gibi yaşarken; Türkiye'nin son on yılı, bir gün kadar kısa sürdü, yaşananların yoğunluğunda..

Her şey ne kadar aynı on yıl öncesiyle; duvarlar dimdik ayakta. Tek övünç kaynağımız; DSP-MHP'nin 'zoraki' nikâhı..

Aradaki duvar da duruyor sanki derinlerde bir yerde. Üstelik yeni duvarlar örülüyor her şafakta, yeni çatışma alanlarında..

Yıkılacağına...

Yazarlar sayfasina geri gitmek icin tiklayiniz.

Copyright © 1999, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır