İyi bir formül
Çaresiz bir krize, çare bulundu... İnşallah kimse çomak sokmaz.
......
Üniversite kapılarında biriken türbanlı kızlardan bir grup, bere, kar beresi, kalpak, kapüşon, şapka ve hatta kukuleta'ya yöneldiler.
Onlara da kimse engel olmadı... Üniversite kapısından içeri girebildiler.
Çıkışta da yine türbanlarını takıp normal hayatlarına döndüler.
İyi bir formül.
*
Bunun yaygınlaşması lazım ki, kriz kökünden çözülsün.
Ama genç kızlara, bir abi tavsiyesi:
- Lütfen aynı tip bere kullanmayın... Aynı renk de kullanmayın.
Yani, bir simgeyi terk ederken yerine bir başka simge getirmeyin.
O zaman YÖK de yumuşayacaktır.
Sorun bitecektir.
İki taraf samimi ise, bağcı dövülmeyecek, artık üzüm yenecektir. Haydi bakalım.
*
Buna Merve formülü falan diyerek ille de birilerini kızdırmayın.
Şapka, Merve'nin icadı değil... Çeşitli şapkalar, değişik tipte bereler, dünya'nın her tarafında var. Türkiye'de de var.
Neydi anlaşmazlık.
Bir taraf diyordu ki.
- Başımı açmam.
Öbür taraf da diyordu ki:
- Türbanı simge yaptırmam.
Tamam işte..
Şimdi iki tarafı da tatmin edebilecek, ortalama bir yol gözüktü:
a) Başını açmak istemeyen kızlar yine açmayacak, bere ve benzeri şeylerle örtecek.
b) Tek tip bere kullanılmayacağı için, ortada bir simge de kalmayacak.
En önemlisi...
Karşılıklı da hiçbir taviz verilmemiş olacak... Ne şiş yanacak, ne kebap.
*
Şimdi göreceğiz bakalım.
Kim samimi, kim değil.
Kızlarımızın derdi, sadece saçı kapatmak'sa, işte çaresi... Meselenin ruhu ve özü bozulmuyor.
Beri tarafta... Üniversitelerimizin derdi sırf simge'ye engel olmak'sa, işte yine çaresi... Ortada simge mimge kalmıyor.
Orası üniversite.
Şortla bile gelmek dünya standartlarına uygun olduğuna göre, kafamdaki aksesuar'a kim ne karışır.
Ama istismar etmemek kaydıyla...
i
Gerçi bu durumda devlet, şekilci bir konuma düşüyor...
Yani akıllıca bulunmuş bir yöntem karşısında çaresiz kalacaktır.
Ama ne yapalım ki, şekilci olmayı, zaten başlangıçta kabullendi devlet... Burası üniversitedir, herkes dilediği gibi gelir diyemedi... Diyenlere de kızdı... Hatta mim koydu. Her neyse...
Ben şimdi burada, kızlarımıza:
Aferin size, yasağı deldiniz demiyorum... Delmek, bir "hile unsuru" içerir... Öylesini alkışlamam.
Ben meseleye uzlaşmacı ve kalıcı bir formül olarak bakıyorum. Zarif bir çare diye görüyorum.
Onun için kızlarımızı ısrarla uyarıyorum: "Çare'yi sakın hile'ye döndürmeyin" demek istiyorum... Döndürenlere de izin vermeyin... Türkiye'yi gereksiz ama çok tehlikeli biçimde ikiye bölen bir konuyu, sonunda yine siz çözdüğünüze göre, takipçiliğini de siz üstlenmelisiniz...
Yoksa iş Ankara'ya ve hele o kafa'ya kalırsa, bu tür ihtilaflar, 3 bin yılında bile bitmez... Çünkü o zekâ, peruk'tan ötesini basmaz.