Her kadının kabusu.. Her erkeğin fantezisi..
Bilin bakalım ne?..
Eğer Seda Güler gibi bir feminist değilseniz, boşuna uğraşmayın, çözemezsiniz..
Erkeği düşman, erkeği sapık, erkeği bu dünyaya kadınlara hayatı zehir etmek için gönderilmiş bir zebani olarak düşünmediğiniz sürece, bilmeniz söz konusu değil..
Dün arka sayafada okuyanlar bilir ya yanıtı.. Tekrar edelim..
Tecavüz!.. Her kadının kabusu..
Niye?..
İstanbul sokaklarında 300 bin başıboş sokak köpeği dolaşıyor diye, kuduz kabusları mı görüyoruz geceleri rüyamızda..
Aklı başında bir kadın, durup dururken niye tecavüz kabusları görsün ki?..
Her erkeğin fantezisi.. Niye?..
Tecavüz aklı başında bir erkeğin niye fantezisi olsun ki?..
Seks, taraflar birbirlerini ne kadar iyi tanıyorsa, o kadar mükemmel olur..
Normali bu.. Seninle boğuşan biriyle sevişmeye kalkışmak da anormali..
Feministlere göre tüm erkekler, anormal yaratıklar oldukları için, hepimizde tecavüz fantezileri olduğunu sanıyorlar..
Belki de içlerinden geçen bu.. Gizli gizli tecavüze uğramak istiyorlar ve her erkeği tecavüzcü olarak hayal ediyorlar. Fantezi aslında bizim değil, onların..
Genelleme yapmak, insanı yanlışlara götürür, Seda..
Bugüne kadar.. Taa üniversite çağımdan beri, sırdaş derecesinde yakın olduğum kaç kız arkadaşım bana "Hıncal en büyük hayalim, tecavüze uğramak.. Ama iş sadece seksle kalmaz, başıma birşey gelir diye korkuyorum.. Hani biri çıksa böyle birşey ayarlasa da, benim haberim olmasa.. Adam tecavüz edip, bana zarar vermeden gitse.." dedi bilir misin?..
Şimdi bunları örnek österip "Bütün kadınlar tecavüz edilmek fantezisi ile yaşarlar" dersem, kendime önce kendim gülerim.. Sonra da Seda "Güler!.."
İtalyan Ağır Ceza Mahkemesi genç kızın açtığı "Tecavüz" davasını redderken ilginç ama bilimsel bir gerekçe açıkladı:
"Günümüzün deriye yapışık kadar dar blucinlerinin, bir arabanın arka koltuğunda, bir erkek tarafından çıkarılması, kızın yardımı olmadan mümkün değildir."
Dikkat buyurun "Kız karşı koymazsa, pantalon çıkmaz" demiyor mahkeme.. Daha ileri gidiyor.. "Kız yardım etmezse çıkmaz" diyor..
Yani olay açık..
Oğlanla arabanın arka koltuğuna yatacaksın.. Pantalonunu çıkaracaksın.. Sonra işler her nasılsa hoşuna gitmeyince "Vay bana tecavüz ettiler.."
Mahkeme "Yağma yok" diyor..
İtalyan Yüksek Mahkemesi geçen ay bu kararı onayladı.. Ve gürültüler koptu..
"Gürültüye gerek yok. Bir deney yapalım" demiş bizimkiler..
Dün arka sayfamızdaki haber, aklınıza asparagas getirmesin.
Bu ülkenin "Tecavüz" denince akla ilk gelen ismi, uzman ve de güçlü kuvvetli Coşkun Gogen, konu mankeni kızın blucinini çıkartmak için elinden geleni yapmış. Başarısı sadece üst düğmeyi çözebilmek. Üstelik kız, Coşkun'un yarısı kadar.. Üstelik bir otomobilin daracık değil, bir minibüsün geniş arkası..
Ve Coşkun'un açıklaması..
"Silah zoru yoksa, pantalonu çıkarıp cinsel birleşmeye girmek mümkün değil. Saldırının tahriki ile coşmuş bir erkek, fizyolojik olarak olarak da fazla dayanamaz zaten ve boşalır. O zaman da iş kendiliğinden biter.."
Şimdi Coşkun Gogen gibi güçlü kuvvetli ve tecavüzün ilmini yapmış bir adam, deniyor, başaramıyor ve "İmkansız" diyor.. "Tecavüzcü arka koltukta blucini, kız yardım etmezse çıkaramaz.."
İşte İtalyan Mahkemelerinin kararı..
İşte Türkiye'de yapılan deney!..
Eeeee!..
İMZA: Aslen düz bir çizginin zigzaglar çizmiş, dejenere olmuş haline dense de bugünlerde bir araba markası. Arabanın markası değil asıl önemli olan arkası. Zira arabanın bagajında neler zulalandığı belli değil. Arabayı üreten adamın zigzaglar çizmesi, karalara bulanması da ilginç bir tesadüf.. Tıpkı imzayı tanıtacak gün kalmamış gibi, 29 Ekim akşamını seçmesi gibi. Şu an imza diye tanıtılanın ise bir paraftan öteye geçip geçmeyeceği meçhul.
KÜFÜR: Bir yayın kuruluşunun çok reyting almasına, aynı zamanda RTÜK'ün kızıp o kuruluşu kapatmasına sebep olan sözcük dizisi. Bu dizi televizyonda oynarsa RTÜK devreye giriyor.
Eskiden cinayete sebep olup hayatlar karartan küfü artık televizyonları karartıyor.
DÜĞÜN: Bugünlerde iyi günde kötü günde hastalıkta ve sağlıkta hülle yapılması anlamına geliyor. Nikahta keramet vardır derler ama bu nikahın kerameti kendinden menkul. Aşk evliliği deniyor ama ne aşkı olduğundan söz edilmiyor. Bu sefer ki gelin kızımızın rüyası. Zetina dikiş makinası değil vatandaşlığa dönüş aşaması. Düğünün bir diğer ilginç yanı eşlerin birbirinin değil, halkın ve demokrasinin ayağına basmaya çalışmaları hiç şüphesiz.
KURŞUN: Adres sormayan yolu kendi bulan minik demir parçası.. İlk kurşunu atan gazeteci Hasan Tahsin'den bu yana işler biraz değişmiş. Kurşunları gazeteciler yemeye başlamış. Kurşun adres sormamış ama yol gösteren çok olmuş.
ÇETE: Bir zamanlar milleti kurtarmak için Kuvayı Milliye tarafından kurulan çeteler şimdilerde başka şeyleri kurtarmak adına kuruluyor ve T.C.'nin içinde yuvalanıp devleti tersyüz etmeye çalışıyor. Son yıllardaki tanımı vahşi bir şey ama içinde EVCİL unsurlar da taşımıyor değil hani..
SIFIR: Gündemimizde bir sıfır yok aslında tam yedi sıfır var. Bu sıfırlar ne anlama mı geliyor? Hiiççç!! Sadece tedavüle çıkan 10 milyonluk banknotlarla iyice sıfırlandı.. Sağına gelen son sıfırla paramızın solda sıfırlığı daha bir belirginleşti demek oluyor, hepsi o. Reklamda da dediği gibi, Aferin lira sıfır çürük.. Hem de tam yedi tane..
CADI: Bu kelimenin anlamı daha doğrusu kapsamı değişti. Artık cadı bir bayram çeşidi ülkemizde. Ancak yeni kutlanmaya başlandığı doğru değil. Başını Tansu bacının çektiği kimi hanım siyasetçilerle mecliste yıllardır kutlanıyor. Bu modanın son takipçileri de Merve-Nazlı ikilisi.
VALİ: Devlet derinleşip boyu geçmeye başlayınca valiler de değişiyor. Gerçi valinin tanımı hala aynı da bazılarının işlevi farklı. Valilik onlar için çocuk oyuncağı. Biraz EVCİLlik, biraz saklanbaç..."Elma dersem çık.. Zeytin dersem çıkma" Bu konuda ayrıca yazı yazmak lazım aslında. Hatta roman. Adı da Valim o kadar YEŞİL'di ki.