Cumhuriyet tarihinin belki de en kritik 62 günü için geri sayıyoruz.
62 gün sonra -12 Aralık'ta- Helsinki Zirvesi'nde, Türkiye'nin Avrupa Birliği'ne tam üye adaylığının açıklanması bekleniyor.
76 yıllık çabayla yakalanan gelişmiş medeniyetler seviyesini 62 günlük sürede boşa çıkarmak için her türlü oyun tezgahlanacaktır.
62 gün sonra ses hızını geçeceğiz!
Bütün bu gürültüler geride kalacak...
Ama ses hızına yaklaştıkça bir uçak ne derece sallanıyorsa, pilotu ne derece basınç altında kalıyorsa, Türkiye de o derece sallanacak, basınç altında kalacak.
Ele ele vermeye, korkmamaya ve sıkı tutunmaya ihtiyacımız var.
Bizim özelliğimiz yabancı tehdit karşısında tek yumruk olmak.
El oğlu da aptal değil elbette...
"Arkasında ben varım" diye bas bas bağırmıyor!
Biliyor ki Türkler'in hakkından Türkler gelir, bütün dertleri bizi içeride kapıştırmak.
Peki neden böylesine kritik bir döneme girdik, neden huzurumuz kaçsın isteniyor?
Bugüne kadar kendimiz bile "Türkiye, Doğu ile Batı arasında bir köprüdür" diyorduk.
"Doğu'dan Batı'ya yürürken Batı, Türkiye'ye girince başlar,
Batı'dan Doğu'ya yürürken Doğu, Türkiye'ye girince başlar" diyorduk.
12 Aralık sonrası Türkiye -istediğiniz yönünden girin istediğiniz yönünden çıkın- Batı olacak, her şeyiyle...
O zaman İran, Irak, Suriye... Avrupa Birliği'yle sınırdaş olacak.
Bir İslam Cumhuriyeti, dünyanın en büyük demokratik topluluğu ile sınırdaş olacak.
Bir diktatörlük, dünyanın en büyük demokratik topluluğu ile sınırdaş olacak.
Bir krallık, dünyanın en büyük demokratik topluluğu ile sınırdaş olacak.
İnsanların komşusunun evindeki kablolu televizyonu kıskandığı yörede, o ülkelerin vatandaşları "Biz neden Türkiye gibi olamadık" diye düşünmezler mi?
Bir bize bakıp bir kendilerine bakıp iç geçirmezler mi?
Siz o ülkelerin yöneticisi olsanız, "Bizim vatandaşlar iç geçirip bizim sistemi sorgulayacağına, şu Türkler'in başına bir taş düşse de onlar iç geçirseler... Avrupa Birliği bizim sınıra dayanmasa" demez misiniz?
Türkiye'nin Avrupa Birliği'ne girmesi, Berlin duvarının yıkılmasından daha önemli bir olay...
Berlin duvarı yıkıldı, Sovyetler Birliği çöktü!
Demokrasi, totaliter sistemler için en tehlikeli virüs...
Adamlar -kendi sistemleri içinde son derece haklı ve mantıklı olarak- bu virüs kapılarına dayansın istemiyor.
Biliyor ki bunu engellemek için 62 çok kritik günü var.
Çünkü bu 62 gün, "Avrupalı bir Türkiye" şeklinde sonuçlanırsa artık kritik süre kendisi için geri saymaya başlayacak!
Hadi yüzümüzü öte yana dönelim, dost ve kardeş Yunanistan'a bakalım...
Avrupa Topluluğu doğal olarak Yunanistan'la birlikte hareket ediyor, biz de aynı Topluluğun üyesi olduğumuzda Topluluk üyesi ülkeler taraf olmaktan çıkacaklar. Mecburen her iki tarafı da dinleyecekler.
Denilebilir ki...
"Kardeşim bütün komşularınızla ilişkilerinizde bir gariplik olduğuna göre siz biraz garipsiniz".
Evet öyleyiz...
Biz mücadeleciyiz!
Bütün dünya el ele verdi bizi haritadan silmek istedi, silemedi.
Bugün zaten o bayramı kutluyoruz.
En kötü halimizdeyken, küllerimizden tekrar doğduk.
76 yıldır çok çelme yedik ama hep ayakta kaldık, hep yürüdük!
Son 62 gün kalmış...
Her şeyi yapacaklar!
Ama...
Geçmiş olsun!
Bağışıklık sistemimiz gelişti, bizi birbirimize düşüremezsiniz...
Şimdi siz düşünün!